English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ B ] / Bak ben

Bak ben translate Portuguese

10,881 parallel translation
Bak ben gerçekten gitmek istiyorum!
- Quero mesmo que vás!
Ben dönene kadar bunu burada bırakayım da bakıver.
Deixo-te isto aqui um minuto para veres.
Bak anlıyorum. Ben de babayım.
Eu entendo, sou pai.
Hayır, Stan ve ben defalarca aynı anda ateş ettik. Hile yaptığımda bile sonuç rastgele oluştu. Bakın.
Não, o Stan e eu disparámos ao mesmo tempo várias vezes e mesmo quando eu fazia batota, os resultados eram aleatórios.
- Evet, tekrar bak aptal herif. - Ben aktif 80 modem görüyorum.
Verifica de novo, estou a ver 80 modems ligados.
Bak, ben babamı seviyorum ama onu boşver olur mu?
Eu adoro o meu pai, mas ele que se lixe!
Bak, Owen buraya geldiğinde, hala yaşıyor olursak, lütfen konuşmayı ben yapayım.
Olha, quando o Owen chegar, se estivermos vivas, por favor, deixa-me ser eu a falar.
Bak Kathy, ben...
Sabes, Kathy, eu...
Bak, ben de eşek yüküyle yük var?
Olha, eu tenho... Eu também tenho bastante "bagagem", sabes?
Bak dostum, senden farklı büyüdüm ben, tamam mı?
Ouve, meu, não fui criado como tu, está bem?
Bak, Wes'le çıkmaya başladıktan birkaç ay sonra, Bir gece onun hakkında konuşmak için Ben'e gittim.
Pouco depois de ter começado a namorar o Wes, procurei o Ben, uma noite, para falar sobre ele.
Neyse, bak, Umarım Margaux bu intikamdan vazgeçmenin zamanının geldiğini anlar. Ben...
Espero que a Margaux perceba que chegou a hora de deixar a vingança.
- Kendine Coho kralı dedin. Bak, dinle. Ben Coho kralı falan değilim.
Está bem, não sou o rei prateado.
Bak, ben ayrılmak istemiyorum.
Não quero acabar.
Bak, ben de haftalardır birileri tatlıların kaymaklarını alıyor ama hiç kanıt yok elimde.
Acho que há semanas que andam a mexer nas sobremesas, mas nunca poderei prová-lo.
Haftada bir yemeği ben yapacağım. Herkes bebek bakımı için gönüllü oldu.
Eu faço o jantar uma vez por semana, os outros oferecem-se para ser babysitter.
- Bakın ne diyeceğim. - Ben evde kalıp gaf banyosu yapacağım ya.
Vou ficar em casa e tomar um banho de falhanços.
- Bak, evrak işlerini ben yaptım.
- Eu tratei da papelada.
Söylediklerine bakılırsa bu ben değilim.
- Presumo que não seja eu.
Bak, senin aksine ben geçmişimden kaçmaya çalışmıyorum.
Ao contrário de ti, não ando a tentar fugir do meu passado.
Bak Chanel, ben psikoloji öğrencisiyim o yüzden bunu senin anlayabileceğin şekilde anlatacağım.
Olha, Chanel, sou aluno de psicologia, por isso vou dizer-te isto em palavras que tu possas entender.
Bak, ben beş para etmez biriyle çıkamam Chanel.
Escuta... Não posso namorar com uma pessoa sem valor, Chanel.
Bak plan şöyle, kavga edeceğiz seninle ve ben kadanı...
Nós vamos começar a discutir eu vou enfiar a tua cabeça
Ben sadece sıkılmıştım, ve buraya gelip, İki Numaranın ölmüş bedenine bakmak istedim, ve, bak sen, burda değildi.
Eu estava entediada, por isso vim até aqui para ver o corpo congelado da número dois, e eis que ela não está aqui.
Bak, Mandy, ben bir hazine sandığıyım, ve hazineye ulaşmanız için, anahtar lazım.
Sabes, Mandy, sou um cofre, e para entrarem neste cofre precisam de uma chave.
Bak, ben onun arkadaşıyım.
Olha, sou amiga dele.
Bakıcı sözcüğüne itiraz ediyorum çünkü ben bir bebek değilim.
Eu protesto com o termo "tomar conta", não sou um bebé.
Hey, ben bakıcıyım.
Olá, sou o Manny.
Lanet olsun, bakın. Ben Vegas'tan eve gitmeye çalışıyordum.
Raios, olha, só estava a tentar voltar de Las Vegas.
Bir başkası ise İtalyan bir spor arabasına bakıp "Neden ben de almayayım?" dedi ve aldı.
Outra alma vê um carrão italiano e pensa : "Porque não posso ter?"
Bak, Moe ben bara göz kulak olurum.
Ei, Moe, eu tomo conta do bar.
Onun çaresine bak, yoksa ben yaparım.
Trate dela, ou trato eu.
Bak, ben de canavarı görmek istemiyorum, yine de, bu senin abinin cenazesi.
Eu também não quero ver a sogra monstruosa, mas trata-se do funeral do teu irmão.
Bak Neil, şöyle desem çok ağır olurdu "Kim milyonuncu defa sevişecek, ben oluyorum ya da kim ilk defa bekaretini kaybedecek, sen oluyorsun."
Seria muito evidente se dissesse : "Apostamos para ver quem faz sexo pela milionésima vez, eu, e / ou perde a virgindade pela primeira vez, tu."
Beni gördüğüne sevinmiş gibi yapıyorsun, saçımı bozuyorsun bana sigara içtiriyorsun sonra ben "Takılalım mı?" deyince "olmaz, eşyalarımı boşaltmalıyım" diyorsun ama bir bakıyorum Yaron'lasın.
Finges estar feliz por me veres, despenteias-me, fazes-me fumar e, quando digo : "Vamos passear?", tu recusas, pois tens de desfazer as malas. Mas, depois, encontro-te aqui com o Yaron?
Pekâlâ, bak. Ben Falcon ve bu büyüleyici adam da Hawkeye.
Está bem, eu sou o Falcão, e este rapaz elegante é o Gavião Arqueiro.
Bakın, CJ ile bana bakması gerekenler sadece yine ben ve CJ.
As únicas pessoas que ficaram para tratar do CJ e de mim são o CJ e eu.
- Bak, ben...
- Olha...
Bak dostum, ben...
Olha, meu, eu...
Ama ben açıkça söylüyorum bana bak. Ve sen aynı bunun gibi olmalısın. Ve daha sonra ben bir şey söyleyeceğim.
Eu digo para olhares para mim, tu deves ficar espantado e depois eu digo alguma coisa.
Bak, ben seni anlıyorum. Neler hissettiğini.
Eu entendo, sei como isso é.
Bak, fark ettin mi bilmiyorum ama ben de öyle biri değilim.
Olha, caso não tenhas reparado, eu também não sou.
Bakın, kimsenin ben ve Juliette konusunda tuhaf hissetmesini istemiyorum.
Não quero... que fiquem estranhos por causa da Juliette e por mim.
Bakın, bunun ciddi bir iş olduğunu biliyorum ama ben bir şey görmedim.
Sei que isto é sério, mas não vi nada.
Booth ve yayıncım, hayranlarımı artırmaya yarayacağını söyledi. Ben de çevrimiçi sosyal yaşam ve ilişkileri nasıl yok ettiğine dair antropolojik bir... -... bakış açısı yakalamak istiyorum.
- O Booth e a minha editora acham que isso estimularia a minha base de fãs e espero ganhar uma visão antropológica sobre o comportamento sociológico on-line e como está a destruir as relações interpessoais.
- Bak Archer. Ben sana araştırmamdan bahsettim.
Ouve, Archer, já te contei sobre a minha pesquisa.
Bakın, ben o insanları oldurdum ama yine de bana erken emeklilik verdiler ve emekli maasımı da.
- Matei aquelas pessoas. E deram-me aposentadoria, deixaram-me ficar com a pensão.
Bakın siz söylediniz, ben değil.
Palavras suas, não minhas.
Bak, ben çok ağırım. Ayakta duracak halin yok.
Olha, sou um peso morto.
Sen gidip etrafa bir bak, ben de düşündüğüm yerde mi bir bakayım.
Verifica nos terrenos. Eu vejo se ele está na oficina.
Bakın ben...
Eu...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]