Başka ne translate Portuguese
11,007 parallel translation
- Başka ne biliyorsunuz?
- Que mais há sobre ele?
Orada başka ne görüyorsun?
O que mais vês aí?
- Başka ne olacaktı ki?
- Pelo que mais seria?
Bir avukatı, anlaşma ayarlamaktan başka ne için getirtirsin ki?
Para quê trazer um advogado, senão para fazer um acordo?
Ölüm uykularından uyandığımızda, geriye kaygılardan başka ne kalır? "
Pois quando livres do tumulto da existência... "
- Bu adamla ilgili başka ne biliyoruz Duke?
- O que mais é que sabemos sobre este tipo, Duke?
- Başka ne var, Sherlock?
O que mais, Sherlock?
Başka ne var?
E há mais o quê?
Schultz ve Garrigan'ın göğüs kameralarını inceleyelim, bakalım başka ne bulacağız.
Temos que ver as câmeras deles, ver se encontramos mais alguma coisa.
Dondurucunda başka ne tür deliller saklıyorsun?
Qual é o protocolo da cadeia de provas
Benim "elimizde başka ne var?" dediğim kadar.
nbsp Tantas quanto eu tenha que dizer, "certo, então que mais temos?"
Ama başka ne seçeneğimiz var ki?
Mas que escolha é que temos?
Başka ne diye sürekli temizlik yapasın ki?
Por que razão andas sempre a limpar?
Kasada başka ne saklıyorsun?
O que mais tens aí escondido?
Başka ne olabilir?
O que mais?
Başka ne yapabilirdim?
O que mais podia ter feito?
Başımızın ne kadar belada olduğunu biliyordun. Başka ne yapabilirdim?
- O que mais podia ter feito?
Daha başka ne yapmam gerekiyor?
Vou fazer o quê?
Başka ne yapabiliriz?
O que mais podemos fazer?
Ben de hoşlanmıyorum ama başka ne seçeneğimiz var ki?
Nem eu. Mas que outra opção temos?
Başka ne diyeyim ki?
O que querem mais?
- Başka ne biliyorsun?
- Sabes mais o quê?
Tamam. Başka ne hatırlıyorsun?
Não, a receita está aí dentro!
Göze göz ve başka ne varsa.
- Olho por olho e todas essas coisas. - Assim mesmo.
Dün gece başka ne oldu Casey?
Que mais é que aconteceu ontem, Casey?
Başka ne sürprizlerin var?
Que outras surpresas estás a esconder?
Jedi avladıklarını biliyoruz, daha başka ne görevleri varmış?
Sabemos que caçam Jedi's, então o que mais é que perseguem?
Bana söylemediğin daha başka ne var?
Que mais não me contaste?
Başka seni ne tutuyor ki burada?
O que mais te prende aqui?
Kiz ne arkadaslarina ne de akrabalarina derdini acabiliyordu ee baska kim kaldi?
Não podia contar nem aos amigos nem à família.
Baska ne gordunuz?
- Há cerca de quatro anos.
İnsanları durdurmaya çalışıyorum ve ne yaptıklarını görüyorum. Yaptıkları şeyler yüzünden ben de başka şeyler yapmak zorunda kaldım.
Estou tentar convencer as pessoas a parar e a verem aquilo que estão a fazer, e, para isso, irei precisar de fazer algumas coisas difíceis.
- Ne? Başka bir damarı yırtmış olmalı.
- Ele deve ter rasgado outro vaso sanguíneo.
O korsan Exley'e ne tür bir bilgi verdiyse Exley de başka birine söylemiş olabilir.
É de loucos. - É um bom argumento, acho eu.
Ama başka bir kavgaya karışırsam ne yapacağım oldukça açıktı.
Mas ficou claro que eu saberia o que fazer se entrasse num conflito.
O korsan Exley'e ne tür bir bilgi verdiyse Exley de başka birine söylemiş olabilir.
O que quer que o pirata tenha dito ao Exley, pode ter dito a mais alguém.
Kahvaltıya gidip, cidden başka bir şey konuşmaya ne dersin?
Que tal tomarmos o pequeno almoço e conversarmos sobre qualquer outra coisa?
Onu tutukladılar ama ne ilginçtir ki Paul Wilkerman'ın tırnaklarının altında başka birinin DNA'sı bulundu.
Prenderam-no, mas curiosamente, encontraram o ADN de outra pessoa debaixo das unhas do Paul Wilkerman.
Eğer Kai böyle... Bunun için başka kelime yok, böyle aptal bir şey yapsa ne hissederdin?
Não há outra palavra para isto, do que "estúpido", como é que ias sentir-te?
Başka ne yapacaksın ki?
E o que podes fazer?
Biraz rahat bırakmanı istiyordum hep ama ne zaman başka tarafa baksam sen oradasın.
Estou sempre a pedir-te espaço, e sempre que me volto, aqui estás tu.
Yapacağım şeyi yapmaktan ne kadar nefret de etsem bana başka seçenek bırakmadılar.
Odeio o que irei fazer, mas não me deixaram escolha.
Ne olur başka şüphelilerin de olduğunu söyleyin.
Por favor, digam que esses não são os únicos potenciais suspeitos que têm.
Ne ne yapıyorsun ya? Başka seçeneğim yok.
- Não tenho outra opção.
- Başka ne var?
O que mais?
O zaman başka bir şey bulalım. Şuna ne dersin?
Então vamos encontrar outra saída, que tal ali?
Eğer Naz'ın yerine başkası gelirse ben başka bir yere gönderilebilirim. Elimde aynı imkânlar olmayabilir ve daha da önemlisi yeni patronun NZT'ye olan yaklaşımının ne olduğunu bilemezsiniz ya da kimlerin alacağını.
Se a Naz for substituída, eu posso ser transferido, posso não ter o mesmo acesso que tinha, e o mais importante, é que não sabem a disposição que o novo chefe terá pelo NZT, ou das pessoas que a tomam.
Ne zamandan beri başka bir adamı nasıl ayartacağından veya kendinden başka biri için endişeleniyormuş?
Desde quando ela se preocupa com alguma coisa além si própria e em como sair com o próximo tipo?
Başka kim ve ne kadar yakındalar.
- Quem mais e onde estão?
Başka bir şey yazmıyor, Bay Scrooge, ne isim ne adres var.
Ainda que é criado sozinho, mr scrooge, não ao lado de um nome ou um estabelecimento.
- Başka ne hoş olurdu biliyor musun?
Sabes o que mais seria bem-vindo?