Belki sen translate Portuguese
4,480 parallel translation
Belki sen öldüremezsin ama ben öldürebilirim.
Talvez tu não possas... mas eu posso.
Milhouse, muhtemelen bu sana ezikçe gelecek okuldan sonra doğa yürüyüşüne çıkacağım. Düşündüm de belki sen de...
Milhouse, provavelmente vais achar isto uma seca, mas vou dar um passeio pelo campo depois da escola, e achei que talvez
Belki sen ikna ettin onu bu işe, .. belki de kendi tercihiydi.
Talvez o tenha convencido a fazê-lo, talvez tenha sido iniciativa dele.
Ya da belki sen bensin.
Ou talvez... você seja eu.
- Belki sen boyunu aşıyorsundur.
- Não, tu é que estás.
Belki sen de denemelisin.
Talvez devesses tentar.
Belki sen ve erkek arkadaşın bir şans daha yakalarsınız.
Talvez tu e o teu namorado tenham outra hipótese.
Ben de düşündüm ki, belki sen benim yerime geçebilirsin.
Estava a pensar que sabes, que me substituísses.
Belki sen öyle sanıyorsundur?
Foi impressão tua? Porquê?
Ufak çaplı bir piknik düzenliyorum, belki sen de katılmak istersin diye düşündüm.
Vou fazer-lhe um piquenique e talvez queiras vir connosco.
Belki sen kaçırıldığına inanmıyor olabilirsin ama o inanıyor.
Pode não acreditar que ele foi abduzido, mas ele acredita.
- Belki sen de HIV pozitifsindir.
- Talvez tu tenhas SIDA. - O quê?
Ben bir çözüm yolu bulamadım. Belki sen bulursun.
Não tenho nenhuma solução Pensei que poderias ter.
Belki sen onu açarsın diye umuyordum.
Espero que consigas falar com ele.
Belki sen giyersin.
Talvez te interesse.
- Belki sen bizden daha başarılı olursun.
Talvez descubram mais do que nós.
Belki sen, bizden daha başarılı olursun.
Talvez vocês consigam mais do que nós.
Belki sen biliyorsundur diye geldim.
Estava á espera que soubesses.
Belki sen de denemelisin.
Talvez devesses experimentar!
Belki sen söylemelisin.
Talvez devesses.
Belki sen ve Toby, Wilden'ın katilini bulmaya çok yakınsınızdır.
Talvez tu e o Toby estejam demasiado próximos do assassino do Wilden.
Onun hakkında birçok sorum var, belki sen cevaplarını biliyorsundur.
Tenho várias perguntas, e você pode ter as respostas.
Birkaç kar küresi bulundu, belki sen onları kurtarabilirsin.
Encontrei alguns globos de neve, se calhar podes consertá-los.
Bu operasyon titizlikle, sessiz, radarın altında kalarak yapılmalı, bu yüzden belki sen bir kişi seçersin.
Esta operação precisa de ser exacta, tranquila, abaixo do radar, por isso podes escolher uma pessoa.
Belki sen ve ben bir gün orada çalışabiliriz.
Quem sabe um dia trabalharemos lá, juntos?
Düşünüyordum da belki de bu sefer sen gelmemelisin?
Eu estive a pensar... - Talvez não devas ir.
Belki de sen burada kalmalısın, ha?
- Se calhar devias ficar aqui.
Belki söylemedim, ama... Sen benim her şeyimsin.
Talvez não te tenha dito, mas... tu és tudo para mim.
Seni sevdiğimi söyledim çünkü sana efendilik bağıyla bağlıydım ve şimdi bağlı olmadığım için onların hiçbirinin gerçek olmadığını biliyorum ama eğer sen hâlâ gerçek olduğunu düşünüyorsan yani belki de duyguları konusunda yardıma ihtiyacı olan kişi sensindir. Ben değil.
Disse que te amava porque tinha um laço de patrono a ti, e agora que não estou, sei que nada disso foi real, mas se ainda pensas que foi... talvez sejas tu que precisa de ajuda com as tuas emoções,
Pekâlâ, belki de sen ve Tess'ten başlamalısın.
Talvez devas começar por ti e pela Tess.
Belki de bu hap senin üzerinde daha çok işe yarar. Çünkü, sen dostum, tam-kapasite biyolojik başkalaşım içindesin.
Talvez o comprimido funcione melhor em ti porque tu, meu amigo, estás numa metamorfose biológica.
Doğa üstü hiçbir şey beni öldüremez o yüzden eğer bombayı patlatan sen olursan belki ölmem.
Não posso ser morto por nada sobrenatural, por isso, se calhar, se fores tu a detonar a bomba, não morrerei.
Ve bunun yerine, nedene doğru koşmak yerine, ölüm ihtimalinin olması yerine, bu senin belki bekar olmanın daha iyi olmanı anlaman yerine, Sen katillerin, kalp şeklinde kurşunlar attığına mı karar verdin? Baloncuk ve şekerden yapılmış senin erkek arkadaşın
Ao contrário de seres sensata, ao contrário de com a possibilidade de morreres, decidires que é melhor ficares solteira, preferes acreditar que os assassinos usam balas em forma de coração, feitas de bolhas e chocolate?
Kim o zaman peki? Belki de sen.
Quem então?
Belki de sen yeteri kadar sormadığın içindir.
E tu não fazes perguntas suficientes.
Belki bu sefer dayağı sen yersin.
Talvez desta sejas tu a levar uma surra.
Belki, sen ve ben bir saha bulup şöyle biraz karşılıklı oynarız?
Talvez encontremos uma campo para jogar um contra o outro?
Belki ama eğer sen olmasaydın, elektrikli sandalyede kızarıyor olacaktım şimdi.
Talvez, mas se não fosse por si estava em frente à cadeira elétrica.
Ve bu da olacak, belki de, Dr. Sweets'in sen ile Dr. Brennan arasındaki yazdığı her şeyi okumuşumdur.
E isso também acontecerá, talvez, porque já li tudo o que Sweets escreveu sobre ti e a Dra. Brennan.
Belki o gerçeklikte, sen uyuyorsun.
Talvez naquela realidade, estejas tu a dormir.
Belki sansıma sen ilk olmazsın.
Não se trata de oportunidade, creio eu.
- Ama bunu sen söylersen ve tabii ben söyleyeceğim, Sonya söyleyecek ama sen söylersen belki yükünün birazını orada bırakabilirsin.
- Mas se for lá testemunhar... eu vou testemunhar, a Sonya vai testemunhar, mas se você testemunhar... talvez encontre alguma paz de espírito.
Moe belki dışarıdan çirkin görünebilir ama sen, özünde bir canavarsın.
O Moe pode ser feio por fora, mas por dentro, tu é que és o verdadeiro monstro.
Sen istemiyorsan ben gidebilirim belki.
Se tu não queres, eu podia.
Yani, sadece düşünüyorum. Eğer sen burada mutlu olabiliyorsan belki ben de olabilirim.
Quer dizer, só estou a pensar se tu podes ser feliz aqui, talvez, também eu o possa ser.
Bu yüzden sen belki de yamamaya çalışmalısın.
- Talvez devas tentar o adesivo.
Programa güven, Michael. Belki ne keşfettiğimizi görünce sen bile şaşırırsın.
Podes ficar surpreendido com o que descobrirmos.
Sen belki benim gibi değilsin, ancak sen yapacak... hey!
Podes não gostar de mim agora, mas vais.
Belki buradan çıktığımda bir gün eve döndüğümde onunla sen de tanışabilirsin.
Talvez um dia, quando eu estiver fora disto e regressar a casa, talvez o possas conhecer.
Belki o zaman suç ortağı olan sen olursun benim yerime.
podias ser cúmplice de assassínio e não eu.
Belki de Rothman sana işkenceyle söylettirdi ve sen itiraf edemiyorsun.
Talvez o Rothman te tenha arrancado a informação, e tu apenas não o queiras admitir.
señor 97
senor 39
señorita 20
senorita 19
señora 23
seni çok seviyorum 321
seni seviyorum 4697
senatör 298
senator 30
seni çok özledim 187
senor 39
señorita 20
senorita 19
señora 23
seni çok seviyorum 321
seni seviyorum 4697
senatör 298
senator 30
seni çok özledim 187
sense 26
senpai 28
seni 1182
sensei 83
seni görmek istiyorum 81
sen nasılsın 397
sentinel 21
senin adın nedir 33
seni istiyorum 270
senden çok hoşlanıyorum 54
senpai 28
seni 1182
sensei 83
seni görmek istiyorum 81
sen nasılsın 397
sentinel 21
senin adın nedir 33
seni istiyorum 270
senden çok hoşlanıyorum 54
senin adın ne 311
senden hoşlanıyorum 151
seni anlamıyorum 181
senin 814
seni seviyorum baba 42
seninle 184
sence 570
sen benimsin 132
seninle olmak istiyorum 35
seni gördüğüme sevindim 550
senden hoşlanıyorum 151
seni anlamıyorum 181
senin 814
seni seviyorum baba 42
seninle 184
sence 570
sen benimsin 132
seninle olmak istiyorum 35
seni gördüğüme sevindim 550