Bir ceset translate Portuguese
3,208 parallel translation
Park korucusu görünmüyor,... ama, yerde bir ceset var.
O guarda florestal não está à vista, mas, há um corpo no chão.
Üst kat tuvaletteyken yarı giyinik bir ceset bulunmuş.
Corpo encontrado parcialmente vestido, andar de cima numa casa-de-banho.
Bir ceset vardı.
Havia um corpo.
Bir ceset vardı, Sebastian.
Havia um corpo, Sebastian.
Kuzey Hollanda morgunda, Kazada yanmış bir ceset var. Kimliği belirsiz.
Há um corpo na morgue de North Holland, uma mulher que não foi identificada, vítima de um acidente, carbonizada para além de qualquer identificação.
- Ormanda bir ceset mi?
Um conhecido drogado local.
Patronun kapımın önüne bir ceset bıraktı.
Sei. O teu chefe deixou um cadáver à minha porta.
Bir ceset gibi
- Tipo um cadáver.
Spencer ormandayken bir ceset gördüğünü söyledi
Emily, a Spencer disse que viu um cadáver na floresta.
Ve işe ihtiyacı var. Orman bekçileri bir ceset buldu.
Os guardas florestais encontraram um corpo.
- Bu gece bir ceset daha bulmuşlar.
- Encontraram um corpo esta noite. - Onde?
Rachel, bir ceset gordum. O sendin.
Rachel, eu vi um corpo... eras tu.
Şimdi söylediler, Astro Comics'de bir ceset bulmuşlar. - Abbadon?
Alerta para uma morte na Astro Comics.
Onlar çıkartıldı, ve daha hafif bir ceset oldu.
Uma vez removidos, ficamos significativamente mais leves.
Eğer içi dışına çıkarılmış, bağırsakları, ağaçtan sallanan bir ceset bulduğunda DNS'yle falan uğraşma. Benim cesedim olacak.
Se encontrares um corpo virado do avesso, com intestinos pendurados nas árvores, não te preocupes com o ADN, vai ser o meu.
Neden birisi bir ceset çalmak istesin?
Porque é que alguém ia roubar um cadáver?
Ayrıca, elimde listende adı geçmeyen ve aynı bu kurban gibi, yakın mesafeden oyuk uçlu mermi ile başından vurulmuş bir ceset daha var.
Mas agora tenho um segundo cadáver que não estava na tua lista e que foi morto da mesma forma que o primeiro. À queima-roupa, e com um tiro na cabeça depois de cair no chão.
Bir ceset bulduklarını söyledin.
Disseste que encontraram um corpo.
Orada bir ceset yatsa bile adamın iyi olduğuna ve maraton koşmaya hazır olduğuna yemin eder bunlar.
Eles podem ter lá um cadáver guardado, e estão a dizer que ele está vivo, que pode correr uma meia-maratona.
Sabaha kadar havuzda bir ceset olduğunun fark edilmediğine inanmakta zorlanıyorum.
Acho difícil acreditar que só de manhã é que se soube que havia ali um corpo.
Leş gibi kokan, şişmiş, smokin giymiş bir ceset.
Um cadáver, inchado e malcheiroso a vestir um casaco fino.
Bir ceset var.
Temos um corpo.
Eve bir ceset getirirken görülmüşsün.
Foste visto a carregar um corpo para dentro desta casa.
Burada bir ceset daha var.
- Temos aqui outro corpo.
Bir sanat galerisinde yakından vurularak öldürülen bir ceset bulundu.
Encontraram um corpo numa galeria de arte com um tiro à queima roupa.
Şimdilik, sadece tek bir ceset var.
Por enquanto, há apenas um cadáver.
Sadece bir ceset vardı.
Bem, foi apenas um corpo.
Bir ceset bulduklarını söyledin.
Disseste que só encontraram um corpo.
Bu sabah bir ceset bulduk.
Encontrámos um corpo, esta manhã.
Size şaheser bir ceset bıraktım ve siz hala tamamen anlayamadınız.
Deixei-lhe um corpo que é uma obra-prima e ainda não o entendeu.
- Bir ara buraya bizi bekleyen bir ceset olmadiginda da gelmeliyim.
Devia aparecer quando não houvesse um cadáver para reconhecer.
Şerif Thomas Sworn tarafından ağır yaralanmıştı. Fakat henüz bir ceset bulunamadı.
Foi ferida, talvez fatalmente, pelo xerife Thomas Sworn, mas o corpo ainda não foi encontrado.
Rus ajanları tarafından bir ceset torbasına atıp gizli bir NASA hapishanesine götürüldüğünü düşünüyorlar.
"Raptado pelo KGB... levado para uma prisão secreta da NASA".
18. katta bir ceset var. Cinayet.
Temos um corpo no 18º andar.
Bir ceset daha bulmuşlar.
Encontraram outro corpo.
Dürüst olmak gerekirse, hâlâ ceset çıktılarının bir açıklamasını bekliyorum.
Estou à espera de uma explicação para as folhas que imprimiste.
Ceset bir şeye takılmış olmalı ki yüzeye geri çıkmadı.
O corpo deve ter ficado preso em alguma coisa porque não voltou à superfície.
Litchfield'dan ceset torbasında bir iskelet olarak ayrılacaksın.
Vais sair de Litchfield como um esqueleto dentro de um saco mortuário.
O kadar çok gaz çeken biri olsaydı ortada gösterecek bir de ceset olurdu.
Se alguém daqui tivesse cheirado assim tanto freon então devíamos ter um cadáver para o comprovar.
O ateşli otostopçuya zaten sinirlenmiş olan karısı 502 00 : 21 : 57,638 - - 00 : 21 : 59,105 onu tekrar görür, ve kızı ölümüne döverler, sonra da uygun bir yere gömerler. Peki orda yatan diğer 6 ceset nerden cıktı?
A mulher, já estava fula com a boazona a pedir boleia, vê-a novamente, e espanca-a até à morte e despeja-a convenientemente onde já estão mais seis outros corpos?
Billy ceset kıyıya vurur diye korkmuş, kalanları alması için bir ortak bulmuş, ve kimsenin bakmayacağı bir yere attırtmış.
O Billy tinha medo de o corpo aparecer na praia, então ele arranjou um cúmplice para levar o corpo e largá-lo onde jamais o procurariam.
Az önce ilk defa ceset gördü ve tam bir salak gibi davranıyor.
Acabou de ver o seu 1º cadáver e ainda age como um idiota.
8 tane bağlantısız kurbanımız var, şehrin her yanına dağılmış 8 ceset, ve bunlardan cinsel taciz ve bir çemberi mi çıkardın?
Temos oito vítimas desconexas, oito corpos por toda a cidade, e disso o que consegues é abuso sexual e um círculo?
Üzerine ceset atılmış bir yatakta yatmak ister miydin sen?
Preferias dormir num colchão onde esteve um cadáver?
Sanırım fıçıdaki kimliği belirsiz ceset hakkında bir ipucu bulduk.
Acho que temos uma pista do desconhecido do barril.
Ceset atmak için iyi bir uçurum burası.
Porque não aqui? É um bom penhasco para o atirar.
Taşınamayacak kadar ağır bir çuvalın içindeki ceset gibi.
Carregou o corpo em algum tipo de saco.
Ceset bir otelin yanındaki çöp bidonunda bulunmuş, kimliği yok.
O corpo foi encontrado numa lixeira de um hotel... sem identificação.
Bir başka sabah ve bir başka ceset.
Outra manhã, outro corpo.
Bir çiftlik yakınlarında üç ceset bulduğumuzu duymuşsunuzdur.
Deve ter ouvido dizer que encontramos 3 corpos numa quinta aqui perto.
Bu ceset biyolojik bir tehlike. Bu yüzden tam korumaya ihtiyacımız var.
Este corpo é tecnicamente um perigo químico, então precisamos de total protecção.
ceset 52
ceset yok 21
cesetler 23
ceset nerede 34
bir çocuk gibi 16
bir çocuk 115
bir cevap istiyorum 17
bir canavar 53
bir çift 25
bir cinayet 23
ceset yok 21
cesetler 23
ceset nerede 34
bir çocuk gibi 16
bir çocuk 115
bir cevap istiyorum 17
bir canavar 53
bir çift 25
bir cinayet 23