Ceset yok translate Portuguese
373 parallel translation
Ceset yok. Kanıt yok.
Não há corpo, não há provas.
Ceset yok, giysi yok, yüzük yok, bir şey yok!
Não há o menor vestígio de um corpo, uma peça de roupa, um anel, nada.
İçinde ceset yok.
Não há nenhum corpo.
Henüz elimizde ceset yok.
Ainda nem sequer temos cadáveres.
- Bir cinayet yok ki, çünkü ceset yok.
- Não há homicídio se não há corpo.
Kamyonu bulduk ama ceset yok. Tekrar ediyorum.
Está aqui o camião, mas não o corpo.
Burada ceset yok.
Está queimado.
Ceset yok, polis yok, gürültü yok.
Sem corpo, sem polícia, sem barulho.
Başka ceset yok, efendim.
O outro corpo não está aqui, Senhor.
- Ceset yok.
Não há nenhum corpo.
Ceset yok.
- Nenhum corpo.
Elinizde ceset yok!
Não tem nenhum corpo.
Öncelikle, ortada ceset yok. İkincisi, kendimize kimsenin karşı çıkamayacağı bir rahip bulduk.
Primeiro, não há corpo, e segundo, ninguém vai duvidar da palavra de um sacerdote.
Neyse Tanriya sükür, bu kez ceset yok.
Bom aqui näo há cadáveres, graças a Deus.
İçinde ceset yok.
Não temos corpo nenhum, ali.
Ceset yoksa, dava da yok mahkümiyet de,
Sem corpo, sem processo, sem condenação.
- Rapor ya da ceset yok.
- Não há relatório nem corpo.
Ateş etmek yok, ceset yok.
Nem tiros, nem cadáveres.
Cinayet delilleri var ama ceset yok.
Havia indícios de crime, mas não havia corpo.
- Ceset nerede? - Ceset yok.
- Onde está o corpo?
Ceset yoksa, suç da yok.
Sem corpo não há crime.
Burada gördüğüm şey, zorla girilmiş ama bir şey çalınmamış bir depo silahlı çatışma ama silah yok, bir sürü kan var ama ceset yok kıyafetlerini çıkarmayı seven ve uzaylılardan bahseden bir FBI ajanı.
Por isso, estou perante um assalto a um armazém em que nada foi roubado, um tiroteio sem armas, muito sangue, mas não há cadáveres, e um agente do FBI que gosta de se despir e falar de extraterrestres.
Ceset yok. Mezar yok. Kanıt yok.
Nem cadáveres, nem tumbas, nem testemunhas.
Ceset yok edildi ama ruhu esir kaldı.
O corpo é destruído, mas a alma possuída prevalece.
Kan izi yok ip yok, ceset yok.
Não há marcas de sangue... nem cordas, nem corpos.
Dört kayıp askerimiz var, Yüzbaşı, be hiçbir ceset yok.
Há quatro soldados desaparecidos, e nenhum corpo, Capitão.
Ceset yok.
Não há nenhum corpo.
Tamam, henüz ceset yok etme rozetimi kazanmadığımı itiraf ediyorum.
Está bem, talvez eu não tenha ganho o meu emblema por atirar corpos no rio.
.. iki saniye sonra yerde iki ceset ve aralarında o yok!
Não há ninguém melhor de Berlim a São Francisco. Há seis anos que andam atrás dele e ainda não o apanharam.
Bir kez daha... iltifat ederseniz akıllı bir ceset olacağım. Doğa gibisi yok.
Outro estalo desses... e terá um cadáver entre as suas mãos.
Ve çölde bulunmuş bir ceset de yok.
E ninguém encontrou um corpo no deserto.
Doğal afet izi yok, ama çok sayıda gömülmemiş ceset mevcut.
Não há indícios de desastre natural, mas há vastos números de cadáveres por enterrar.
Ama ortada ceset yok. Hala kaçtığına dair bahse girdim onunla.
- Bom, e a cerveja?
Limanda ceset bulunmasında hiçbir anormallik yok.
Nada anormal acerca de um corpo no porto.
Mükemmel bir solex'e sahip olmak yerine elimizde işe yaramayan ceset var ve hiç ipucu yok.
Em vez de um solex, ficámos com um cadáver inútil e sem pistas.
Hiç çürümüş ceset göresim yok.
Não quero ver um cadáver apodrecido.
Gösterecek hiçbir şeyim yok, ortada ceset bile yok.
Não tenho nada aqui que indique que houvesse sequer um corpo.
Ortada bir ceset bile yok.
Não há nenhum corpo. Nenhum "corpus delicti".
Ortada fazlasıyla ceset var zaten. Onun için unutmayın, kan yok.
Já houve muitos cadáveres, lembrem-se, não quero mais sangue.
Buraya iki ceset gömmüş ve sizin haberiniz yok, ha?
Como enterraram dois cadáveres no jardim sem que soubesse?
Burada ceset ya da başka bir bok yok çavuş ama kullanabileceğin parmakların var, işte bu gerçek.
Eu sei que não caiu no teste do sargento, mas se você usar os dedos... fica bem mais fácil.
Yok, ama yeni bir ceset bulduk.
Não, mas encontrámos um corpo perto do riacho do ferro-velho.
Hey, burada beş ceset yok muydu?
Não eram 5 corpos?
İçinde ceset falan yok. Şaka yapıyor.
- Não há corpo nenhum, está a brincar.
- Telefon yok, fidye notu yok ve bir ceset de bulamadık.
Não houve nenhum telefonema, nem pedido de resgate.
Elimizde kanıt yok. - 5 ceset dışında.
- Só cinco homens mortos.
Ceset hala yok.
Já encontraram o corpo?
Ve bir de insanımsı ceset, fakat Teğmen Kim'den iz yok.
Ela é maravilhosa acerca de tolerar as minhas piores maneiras.
Bu mezar sadece dekorasyon.Ceset yok
Não restou nada.
Bak, ceset falan yok. Başka araç da görülmemiş.
Ouça, não há corpo nenhum.
- Demek ceset falan yok.
- Quer dizer que não há cadáver.
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yoksa ben 17
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yoksa ben 17
yok mu 410
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok canım 523
yok birşey 158
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok canım 523
yok birşey 158
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yoktu 131
yok musun 43
yok et 47
yoksa ne 75
yok yahu 26
yok etmek 16
yoksa o 24
yoksa seni öldürürüm 37
yok hayır 73
yok efendim 65
yok musun 43
yok et 47
yoksa ne 75
yok yahu 26
yok etmek 16
yoksa o 24
yoksa seni öldürürüm 37
yok hayır 73
yok efendim 65