English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ B ] / Bir rüya

Bir rüya translate Portuguese

3,412 parallel translation
Bu bir rüya diyorum.
Vê, é um sonho, é claro.
Bu bir rüya, değil mi?
Isto é um sonho, não é?
Öyleki, Huxley'de kalan bir rock yıldızından 200 bin dolar çalan başka birisiyle evlendiğini gördüğüm çılgın bir rüya gördüm.
Sonhei que estavas casada com alguém que roubou 200.000 dólares, de um astro do rock - hospedado no Huxley.
- Bir rüya gördüm.
- Estava a sonhar.
Öylesine bir rüya öyleyse.
Então, foi um sonho parvo.
Vücudumdaki uyuşturucuyu atarken bir rüya gördüm ve gerçek gibiydi.
Tive um sonho quando estava a desintoxicar, e parecia real.
Bir rüya gördüm.
Tive um sonho.
Daha önce böyle uyandığım bir rüya görmemiştim. Sahi mi?
Nunca tive um sonho em que acordasse assim antes.
"A" hiç gerçek gibi hissettiren bir rüya görmedim, ve "B" bana bu kadar fazla yatak odası ayrıntısı anlatma.
"A," quero dizer que nunca tive um sonho que parecesse tão real. E "B," nunca mais me dês tantos detalhes sobre ti na cama.
Biri hakkında bir rüya gördüm.
Eu tive um sonho... sobre alguém.
Uyan. Kabus görüyorsun, bu sadece bir rüya.
Acorde, está a ter um pesadelo, Mr.
Dün gece bir rüya gördüm.
Tive um sonho na noite passada.
Tuhaf bir rüya gördüm.
Tive um sonho estranho.
Güldük ve ağladık. Geleceğimizden bir rüya,
Nós tivemos risos e lágrimas e um sonho de futuro.
Dün gece bir rüya gördüm.
Tive um sonho ontem à noite.
- Sonra dün gece sosislilerle ilgili bir rüya gördüm.
- Ontem sonhei com um cachorro quente.
Onunki boş bir rüya, ve boş rüyaların asla gerçek olmamak gibi nahoş bir gelenekleri vardır.
Ele tem um e normalmente não resultam em nada.
Bunun bir rüya olduğunu düşündüm ama sonra Werner aniden gitti.
Pensei que era apenas um sonho, mas depois... O Werner desapareceu de repente.
Çünkü onunla ilgili bir rüya gördüm, tamam mı?
Porque ontem sonhei com ele, está bem?
Ya Şerif Mills çok garip bir rüya görüyor ya da Sioux Falls Hastanesi'nde bir şey insanları yiyor.
Bem, ou a Xerife Mills está a ter uma pedrada financiada pelo Obama, ou algo anda a comer pessoas no Hospital Sioux Falls General.
Deja vu oldum, ya da... Çok gerçekçi bir rüya gördüm.
Estou a ter um déjà vu ou é um sonho muito real?
- Bu bir rüya olmalı.
Isto deve ser um sonho.
Hemen buraya dönmeli yoksa "iyi olmak" onun için bir rüya olacak.
Ele tem de voltar já, senão, sinceramente, pode ser o fim dele.
Bunun da bir rüya olduğunu varsayıyorum.
Vou acreditar que seja mais um.
Aman tanrım, bunun bir rüya olduğunu söyleyin lütfen.
Oh, querido senhor, por favor me diga que isso é um sonho.
Sadece kötü bir rüya gördün.
- Tiveste um pesadelo. - Pois tiveste.
O geceyi hatırlıyorum ama bir rüya gibi.
Lembro-me daquela noite, mas é como se fosse um sonho.
Kötü bir rüya gördüm.
Tive um pesadelo.
Bir rüya.
Um sonho.
Bu bir rüya değil.
NÃO É UM SONHO.
Uyanamadığı bir rüya gibi.
- do qual não consigo acorda.
- Çok gerçekçi bir rüya gördüm.
- Tive o sonho mais intenso.
Baygınken bir rüya gördüm ve seriyi nasıl iki ya da üç kitap daha uzatabileceğimi buldum.
Tive um sonho quando estava anestesiada e descobri como prolongar a série por mais dois ou três livros. Por isso...
Ama, biliyorsun Bir rüya gördüm.
Mas sabe de uma coisa? Eu tive um sonho.
Senin babacan ve aşırı koruyucu, Olmadığın bir rüya, Ve istediğim kayıtları Getirdiğin bir rüya.
Tive um sonho onde não estava sendo extremamente paternal e superprotetor e que me dava os registros que pedi.
Hâlâ da rüya gibi bir hayatı var.
E ainda anda por aí, a viver o sonho.
Sadece bir rüya olacak
Mas não morrerei
Bir sürü rüya gördüm.
Sonho muito.
Bu bir rüya mı?
Isto é um sonho?
Rüya değil. Bir kabus.
Não é um sonho, é um pesadelo.
Rüya gibi bir şey.
É esse o sonho.
- Zaten rüya gibi bir yaşamın vardı.
Já tens uma vida de sonho.
Bu bir rüya olmalı.
- Isto só pode ser um sonho.
- Rüya gibi bir erkek. - Sana soran olmadı, Patrice!
Ninguém te perguntou nada, Patrice!
Kötü bir rüya?
Pesadelo?
Bu bir rüya.
É um sonho.
Gerçekle rüya arasında çok ince bir perde var, Kemp.
Há uma fina fronteira, Kemp, entre o sonho e a realidade.
Rüya kızını buldun, onu otele götür. Bir de orada götür.
Encontraste a tua mulher de sonho, leva-a para o hotel e factura.
Uyanık halde rüya görmek gibi bir şey olduğunu söylemişti.
Disse que era como ver os sonhos de dia.
"Uyumak. Bir ihtimal rüya görmek için."
"Dormir, talvez sonhar".
... mışıl mışıl rüya görmeden önce gizemli bir olayı çözmeye kalkışmışlar.
... a tentar resolver um mistério qualquer antes de ir para a caminha.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]