English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ B ] / Bu hariç

Bu hariç translate Portuguese

656 parallel translation
Bu hariç. O da benim değil.
Excepto este, que não é meu.
Son üç ayda, bu hariç iki kez kötü şans yaşadık.
Tivemos azar duas vezes em três meses, sem contar com esta.
Bu hariç hepsini.
Bem, todos à excepçäo deste.
Bu hariç.
Todos, exceto este.
İşte geldik. Kesinlikle ışıktan uzak, bu hariç.
Pronto, completamente escura, à excepção disto.
- Her konuda. Bu hariç.
- Para qualquer coisa, menos isso.
Bu hariç.
Com tudo menos isto.
Hepsi sattılar, bu hariç.
Veja. Todos eles as compraram excepto essa.
Bu hariç.
Excepto este.
Bu kısım hariç.
Excepto nisto.
Bu çabaların sonucunda 132 dakikalık ses kaydının tamamı ve görüntülerin 7 dakikası hariç hepsi bulundu.
Como resultado desses esforços, localizou-se uma faixa sonora de 132 minutos, faltando apenas sete minutos.
- Ben hariç herkes bu işe bulaşmış.
A Scotland Yard trata disso. Todos menos eu.
Bu hiç dert değil, tek bir kısmı hariç, sen.
- Não há problema, excepto... uma pequena parte disto : Tu.
Senin krallığına... bağlılık yemini edeceğim... artık krallığımızdaki her şey senin... bu halı hariç, onu kendime saklıyorum.
E agora, faço uma homenagem, pois você é rei. E tudo no nosso reino é seu, excepto aquele tapete, que eu guardo comigo.
Bu sabaha dek siyasetten 1-2 sene çekilecek kalacak kadar hastalandığını bildirmezse... Pazartesi günü, kendi gazeteleri hariç tüm gazeteler vereceğim hikayeyi basacaklar.
Se até amanhã ele não "adoecer" e decidir se retirar por um ano... na segunda, todos os jornais trarão a história que eu darei.
Bu geceki parti için süslendi entarisi hariç.
ela está vestida para a festa desta noite.
Bu şehirdeki hemen hemen her şeyi benim yönettiğimi de biliyorsun. Bailey İnşaat ve Kredi Birliği hariç.
Sabe tão bem como eu, que eu giro praticamente tudo nesta cidade excepto a Construções Empréstimos dos Bailey.
Şimdi bu odadan çıkmayacaksın. Öğle ve akşam yemeği zamanın hariç. Ta ki sen baban ile bana biraz huzur vermeye karar verene dek.
Vais ficar no quarto, sem almoçar nem jantar até desistires e nos dares um pouco de paz.
Winchester'lı insanlar bu silahları üretirken on veya yirmi bin silahtan biri hariç hepsi kusursuz olur.
Parece que quando as pessoas de Winchester fabricam estas espingardas, de vez em quanto, talvez uma em cada 10 mil ou 20 mil... sai realmente perfeita.
Bu silaha sahip olabilecek başka kimseyi düşünemiyorum, ben hariç. Sağ ol. Teşekkürler.
Não gostava de ver mais ninguém com essa espingarda a não ser eu próprio.
Bu, sorumsuzca hareket etme özgürlüğü hariç, herhangi bir özgürlükten vazgeçmek anlamına gelmez.
Isto não significa abdicar de qualquer liberdade, excepto da liberdade de agir irresponsavelmente.
Büyükelçinin bu olaydan haberi yok, ne de bir başkasının iş ortaklarım ve siz hariç.
Ninguém tem conhecimento dele excepto os meus associados no negócio e você.
Bu mavi, pembe, sarı ve gri yeşil hariç her şey.
É azul, rosa, amarelo, cinzento. Qualquer coisa menos verde.
Unutmayın, bu cinayet suçlamasıyla ilgisi hariç..... sanığın Madam Grandfort'la ilişkisi hakkındaki görüşleriniz esasında..... sanığı yargılamanız söz konusu olamaz.
Lembrem-se também de que não estão a julgar o arguido com base na opinião que têm sobre a relacão dele com a Sra. Grandfort, excepto no que diz respeito à acusação de homicídio.
Aman, kuracak olursan da dikkat et, ahbap. Bu işi kim yaparsa gizli yapmalı, bir kişi hariç.
Digo-te, que, a não ser um só, quem com ela tiver trato melhor fará que o faça secretamente.
Bu özel klistron frekans modülatörü hariç.
Excepto este modulador especial de frequência klystron.
Belki bu karakteristik kemer formu hariç.
Excepto, talvez, na forma deste arco característico.
Kendisine şövalyelik yaptırılan bu gemide, belki siz hariç, Ahab'ın tekmeleyemeyeceği hiç kimse yoktur.
Não há um só homem a bordo, excepto você talvez que não preferisse ser punido por ele, do que ser feito cavaleiro, pela rainha de Inglaterra.
Bu adam hariç içindeki herkes de.
Todos os que estavam nela... Excepto este homem.
Bu duruşmada, Frederick Manion hariç herkes yargılanıyor.
Todos neste tribunal estão a ser julgados, menos o Frederick Manion.
Bu kız hariç.
Menos com a garota.
- Mahkemenin bilgilenmesi açısından, sözcüklere dökülmesi edebe aykırı suçlamalar için tüm saygılarımla... tanıklığı gereken bu genç hanımefendiyi tanık olarak çağırırken, mahkemenizin suçlamaları okuduğunu bilmekle birlikte onları hariç tutup, sanığa yüklenen suçlamalarda dikkatinizi çeken Savaş suçları ile ilgili 92.ci maddenin dikkate alınmasını talep ediyorum.
Desde que a corte reconhece a natureza delicada das acusações. Gostava de sugerir que em referência à jovem senhora... de quem a presença é necessária como uma testemunha, que a corte omita a leitura das acusações e de especificações em detalhe... e cite simplesmente o acusado como culpado... por violação do 92º artigo de guerra em ambas as acusações.
Bu kat ve yukarıdaki hariç,.. ... ki onu da güvenlik nedeniyle kapattık. Diğerleri olağan şekilde hizmet veriyor.
Exceptuando este andar e o de cima, que vedámos por segurança, o resto funciona normalmente.
Siz hariç bayan, bu olayın dışındasınız. Tamam.
Isso mesmo, sem querer ofender a senhora cada um que se amanhe!
Ama kimse bu cehennem çukuruna adım atmaz. Sen ve ben hariç.
Mas ninguém põe os pés neste inferno, excepto tu e eu.
Personelin hepsi bu. Bay Bell hariç. Beden öğretmenimizdir.
estão todos exceto Sr. Bell o nosso professor de Educação Física.
BU HARİÇ.
SEM INCLUIR AQUELA.
Anlık dalgalanmalar hariç, bu gezegenin manyetik alanı yok.
Não me digam que agora é o céu que está avariado.
BU SINIRIN ÖTESİNE, YETKİLİLER HARİÇ KİMSE GEÇEMEZ
NÃO É PERMITIDA A PASSAGEM A PESSOAS NÃO AUTORIZADAS
Kaynak olarak yabancı olarak gözüküyor sadece... onunla bulunan materyal hariç. Bu da bize göre bir kaplama veya dağıtım sistemi olabilir.
Parecia ser alienígena na sua origem, excepto... excepto pelo material encontrado juntamente com ele, que pensamos que possa ser uma cápsula ou um sistema de entrega.
Lazar'ın, bu dünyada, eş hariç her şeyi var.
Lazar tem tudo neste mundo... menos uma noiva.
Etrafımdaki her şey, küçük, değersiz... bu olta hariç.
Ao meu redor tudo é pequeno, lamentável... menos esta vara de pescar.
Biri hariç tüm ana kapılar kapalı. Bu kapı Sonora'ya açılıyor.
Estão fechadas todas as portas principais menos uma.
Yumuşayan ve balçığa dönen bu yollarda motorsikletler hareket edemiyordu. Tanklar hariç hiçbir şey gidemiyordu.
Por conseguinte, em Outubro, começava a fase terrível da lama, as estradas ficavam completamente empapadas, tornando-se impróprias para qualquer veículo, exceto tanques.
Evet bu iki koltuk hariç.
Sem as cadeiras.
Her yerde unutulacak, Cannes'daki bu küçük kilise hariç.
Ela será esquecida em todo lugar... menos nessa pequena igreja em Cannes...
- Bu hafta hariç, neredeyse 3.000.
- Com a demora, são quase 3 mil.
Sanırım bu hepsi için geçerliydi. Belki, oldukça sefil yaratıklar gibi bakan Hess ve Ribbentrop hariç. Ve bir de Göring, hayli göze çarpan bir kişilikti.
Acho que isso se aplicava a todos, menos a Hess e a Ribbentrop que estavam muito taciturnos e Goering que tinha uma personalidade notável.
Bu görevde bana yardım edecek yetişmiş personelim yoktu. Çeşitli ülkelerden gelmiş, aklındaki tek düşüncesi geri dönüp üç ya da dört yıl önce kaldığı yerden devam etmek olan bazı profesyonel insan ilişkileri görevlileri hariç.
Não tinha pessoal qualificado, nem formado para me ajudar, tirando os oficiais de ligação dos vários países em questão que queriam voltar e reatar o que haviam deixado há 3 anos.
Bu gece hariç.
Excepto hoje à noite.
Bu yemekler Pazar günü hariç her gün servis ediliyor. Pazar günü kapalılar.
É repugnante todos os dias, excepto aos Domingos, porque fecha.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]