Bununla mı translate Portuguese
3,510 parallel translation
Kendini bununla mı savunacaksın?
É essa a história que queres contar?
Bununla mı birlikte oldun?
Andaste metido com aquilo?
O şeyi bununla mı vurmak istiyorsun?
Vai atirar com isto?
Beni bununla mı mahkûm edeceksiniz?
- Quer condenar-me com isso?
Ağızdan ağıza, bununla mı yapacağım?
Queres dizer que tenho que usar a minha boca...
- Biz bununla mı karşıya geçeceğiz?
- Nós vamos atravessar nisto?
Bak adamım, bununla yüzleşmen gerekecek. Ablan tam bir oyunbozan.
Tens de admitir, a tua irmã continua uma desmancha-prazeres.
Bırakalım da o bununla meşgul olsun, olur mu?
Vamos deixá-lo preocupados, certo?
Bununla refahım ne kadar iyi yerine geldi
Isso reaviva a minha felicidade.
Kocamı yalnız mı bırakayım? Bununla tek başına mı yüzleşsin?
E deixar meu marido enfrentar isso sozinho?
Ama bununla kendimi affettirmeye çalışacağım.
Mas esta... é a minha maneira de te compensar.
- Ne yapacağım ben bununla?
- O que faço com isto?
Bununla nasıl başa çıkacağım?
Como o faria?
Bununla birlikte, olabileceğini düşündüğünüz için olmadı mı bu?
Mas não é também porque acreditaram que era possível?
- Bununla ne yapacağım?
- Quem sou eu para usar isto?
Düşündüm de baloya kadar bununla iyi vakit geçiririz, önce prova yaparız, sonra sahneleriz. Böylece seçkin ve güzide oyun yazarımızı onurlandırırız.
E pensei que poderia ser algo para passar o tempo até o baile, poderíamos ensaiá-la e apresentá-la para a nossa ilustre e distinta autora.
Beyler, bütün gün bununla uğraştığınızı biliyorum. Ama hâlâ ihtiyacımız olan şeyi bulamadık.
Meus senhores, sei que passaram o dia todo nisto, mas ainda não encontrámos o que precisamos.
Bütün sabah bununla uğraştım.
A minha manhã foi por causa disto.
Başka bir Alison Finn olayına izin vermeyip bununla savaşacağım.
Não vou deixar que aconteça outra Alison Finn, por isso, desta vez vou lutar!
Linda, bununla harikalar yaratacağım.
Linda, eu vou fazer coisas tão fantásticas com ela.
Sanırım savaşın bununla çok ilgisi var.
Suponho que a guerra teve muito a ver com isso.
Bununla yaşamak zorundayım.
Tenho que viver com isso.
Tamam mı? Bununla ilgili hiçbir şey bilmiyorum.
Não tive nada a ver com isto.
Bir süredir onlarla konuşmadım yani öyleyse bununla ilgili olmadıklarına eminim... -... bunu kastettiysen.
Bem, não tenho falado com eles há muito tempo, sabes, assim assim que sabes, seguramente que não tiveram nada a ver com isso a que tu te referes.
Eğer bununla ilgili bir problemin olursa, Washington'u aramaktan çekinmem, ve onlara gerekçelerimi sunmaktan dolayı mutluluk duyacağım.
E se tiver algum problema com isso... sinta-se livre para ligar para Washington... e ficarei feliz em mostrar a eles minhas razões.
Bununla ilgili bir şeyler yapmak zorundayım.
Vou ter de fazer alguma coisa com isto.
Sadece başına bununla biraz masaj yapacağım.
Vou só massajar-lhe a cabeça um bocadinho.
Bir şey ve sonsuza kadar beni bununla suçlayacak mısın?
A única coisa e agora vais-me culpar para sempre?
Sanırım bununla idare edeceğiz.
Acho que vou ter que o fazer.
- Seninkindense bununla yatarım.
- Desculpa, mas preferia comer aquela do que a tua.
İster inan ister inanma ama hayatımda gerçek arkadaşlarımın ve sevgililerimin olduğu bir dönemdeyim. ... ciddi ilişkilerim yok ama bununla bir problemim de yok.
Estou numa fase, Fred, creias ou não, onde tenho amigos e namorados... não namorados sérios, mas isso é fixe para mim.
Belki de bununla kaçmak için bir delik kazarım.
Talvez possa usá-la para escavar um túnel para fugir.
İncittin beni. Duygularımı incittin. Bununla yüzleşebilirim çünkü artık olgun kız kıyafetleri giyiyorum.
Magoaste-me, mas sei lidar com isso, porque sou adulta.
Bununla her şeyi filme alacağım.
Vou filmar tudo com isto.
Bununla ne yapardım biliyor musun? Bununla ne yaparım biliyor musun?
Sabes o que eu fazia com isto?
Bununla 18 litrelik nem gidericinin yarısını alırdım.
Com isto comprava metade de um desumidificador de 18 litros.
Bu benim olayım. Ben bununla biliniyorum, anlatabildim mi?
É a minha cena, sou conhecida por isso.
- Bununla oraya varmayacaktım ama.
- Não era aí que eu queria chegar.
Bununla başa çıkamam demiyorum. Tamam mı?
Não estou a dizer que não consigo lidar com isto, certo?
Anladım ki bizden önce gelenlerden öğrenmemiz gerekenler olsa da bununla birlikte kendi yolumuzu da çizmek zorundayız.
Compreendi finalmente que devemos aprender com os nossos antepassados. E também devemos escrever o nosso próprio caminho.
Avatar Wan olduğun zamanlarda aydınlığın ruhu Raava'yı ikiniz bir oluncaya dek bununla taşımıştın.
Quando eras a Avatar Wan, usaste-o para transportar o Espírito de Luz, Raava. Até que os dois se tornaram um.
Bununla ilgili bir sorunun var mı?
Isto será um problema para ti?
Mona, bununla bir bağlantımız olduğunu düşünmüyorsun değil mi?
Mona... Não achas que tivemos alguma coisa a ver com aquilo, pois não?
Bununla sabah uğraşırım artık.
Tenho de acordar de manhã para resolver isto.
Ancak artık bununla yaşamak zorundayım.
Mas agora vou ter de viver com isso.
Bununla da kalmadım.
E não apenas isso.
Kabukları dikkate almazsak, bununla ilgili başka kanıtınız var mıdır?
Tem alguma prova disso, além das conchas?
Bu benim özel karışımım, bununla gurur duyuyorum.
É a minha mistura especial, aquela de que mais me orgulho. - Adoro.
Ayda 600 dolar, bununla karıma nasıl bakarım?
Isso são 600 por mês, como posso mantê-la viva com isso?
- Bununla nasıl zevk alacağım?
- Qual é o meu gozo?
Tatlım, neden sürekli bununla uğraşıyorsun?
- Porquê continuas a fazer isto?