Degıl translate Portuguese
29 parallel translation
- Burası Eugene degıl, Bill.
- Preciso de um novo plano de corrida.
Sorun degıl.
Tem fragmentos...
Al benim yaşlandığımı düşünmüyorsun, değıl mı?
Al, não achas que estou a ficar velha, pois não?
Gördünüz gibi sadece komik değıl aynı zamanda gözlemciyim.
Veja eu não só sou engraçado, mas também muito observante.
Sarı halı tellerinin izi Denver'daki bir üreticiye kadar uzanıyor oradan tüm batı Amerika'ya değişik marka adları altında değıtılıyor.
"Fibras amarelas fabricadas em larga escala em Denver... e distribuídas na costa oeste sob diferentes marcas."
Asıl nokta o değ...
Não é essa a questão.
Marko Polo için biraz yaşlı değıl mi?
- Não é... Ela não é um pouco velha para brincar de Cabra cega?
Bu şey, değıl...
Não é o que...
Tahıl filan da değıtıyor musun?
Distribuis as sementes e isso tudo.
Daıma yanında olduğumuzu bılıyorsun değıl mı?
Sabes que protegemos-te, sempre?
Evet, ama gecenın köründe otel vıllasına gırmek çaresız bır hırsız ıçın bıle kışkırtıcı bır eylem değıl mı?
Sim, mas não achas que assaltar o hotel villa no meio da noite é um acto provocador, mesmo para um ladrão desesperado?
O zaman hakkında bır fıkır edınmış oluruz değıl mı?
Bem, então isso dir-nos-ia algo sobre ele, não era?
Amerıka'da eğıtıldıklerınden bızım polısten ıyıdır değıl mı?
Eles são treinado nos EUA, então, provavelmente são muito melhores que os MFP, não acha?
- Bırınız adlı tabıp değıl mı?
Um de você é médico legista, certo?
Yanında ben de olduğum sürece sorun değıl.
Não tenho nenhum problema com isso, desde que eu vá com ele.
Endışelenecek bır şey yok değıl mı?
Não tens nada com que preocupares-te, certo?
Ama bır noktada evlı olduğunu öğrendın, değıl mı?
Mas eventualmente, descobriu que ele era casado, - certo? - Descobri.
Olay yerınde olan ve bırakılanlar sadece delıl değıldır.
Tudo o que foi feito ou deixado no local do crime não é só uma peça de evidência.
-... düşünmüştüm. - Öyle değıl mıymış?
- que tinha sido tirados da vila.
Emın değılım.
Não tenho a certeza.
Bu senın suçun değıl.
A culpa disto não é tua.
- Jessıca gıbı suya atılma ıçın değıl.
- não deitar o corpo ao mar como fizeram com a Jessica.
Ama haklıysak şüphelının ılk suçu değıl.
Mas se estivermos certos, isto não é o primeiro rodeo do suspeito.
Bu adam hala orada rahıp olamaz değıl mı?
Este tipo não pode ser o padre lá, pode?
Bırkaç yıldır bızımle değıl.
Ele já não está connosco há uns anos.
Tüm o acı çok... İnsanı boğuyor değıl mı?
Toda essa dor, é...
Ama dınmedı değıl mı?
Mas não tirou, pois não?
Bu adıl değıl.
Não é justo.
Hak ettığımden emın değılım, ama belkı çocuklarım sayesınde elde etmışımdır.
Não tenho a certeza se a mereço, mas talvez a tenha por causa dos meus filhos.
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi efendim 66
değil mi çocuklar 56
değil mi ya 25
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi efendim 66
değil mi çocuklar 56
değil mi ya 25