Durdular translate Portuguese
433 parallel translation
NEHRİN GAZABINA UĞRAYAN ARABALARI ONARMAK VE YENİDEN GÜÇ KAZANMAK İÇİN DURDULAR
CASTIGADA PELO RIO, A CASTIGADA CARAVANA SE DETEM PARA REPARAR DANOS E REFAZER AS FORÇAS.
Üzerinde çok bol durdular.
Ficam bem em ti.
300 yıldan beri kardeşlerimiz, diğerlerinin kıskançlığından ötürü, bir yerden diğerine... bir ülkeden diğerine gezip durdular.
Durante 300 anos os nossos irmãos andaram de lugar em lugar, de país em país... por causa da inveja dos outros.
Durdular, orada öylece durup izlediler.
Mas ficaram ali parados! A observar.
Sen ayrılırken ki hallerinde kalmaları için çok uğraştım ama benden uzak durdular.
Tentei abrandá-los. Mantê-los como quando foste embora, mas eles já não são nenhumas crianças.
Kısa bir süre sonra da durdular. Ama dinlenmek için değil.
Pararam pouco tempo depois, mas não para isso.
Yıllar sonra paralı askerlerden kurulu ordusu ile zorba geri döndüğünde aynı yurttaşlar ona şehrin kapılarını açmakla kalmadılar hükümet üyelerini idam ederken onun yanında durdular.
Quando regressou, anos mais tarde, com um exército de mercenários, os mesmos cidadãos, não só lhe abriram os portões, como ficaram ao seu lado enquanto executava os Membros do Governo.
Ateş edip, yapacaklarını söyleyip durdular.
Foram atirando e gritando o que vão fazer na próxima vez
- Uslu durdular mı?
- Elas têm-se portado bem?
Memnuniyetlerini bildirmek için borulara vurup durdular.
Batem na parede para mostrar o quanto gostam de mim.
Konvoylar yollarını kaybetti, durdular, sonra yine başladılar, bombalandılar, sonunda geldiler.
Os comboios transviam-se, param, e voltam ao seu caminho, são bombardeados, e finalmente chegam.
Bütün gün gevezelik edip durdular.
Eles ficam aí sentados falando.
Son kez bana yeni banknotlar vermiştin. Bütün gece birbirlerine yapıştı durdular.
A última vez que me deu das novas, colavam-se umas às outras.
Belkide zorunlu olarak durdular.
Devem estar barricados algures ao longo do caminho.
Durdular.
Pararam.
Su kenarında bir kır lokantasında durdular.
Pararam perto de um café à beira rio.
Ama kral ve baronlar, yanlarında daha fazla kalmam için beni sıkıştırıp durdular.
O rei ordena que os barões devem ficar afastados.
Neden durdular?
Adendorff, porque pararam?
- Neden durdular?
- Por que pararam?
Sol akciğerin dış sınırında durdular.
Eles pararam nos limites externos do pulmão esquerdo.
Almanlar Saint-Denis ve Duniere'de polis karakollarını silâhsızlândırdılar. Protesto olarak tüm polis güçleri görevlerini durdular ama Polis Şube Müdürü onlara emirlerini geri almalarını söyledi.
Os alemãs desarmaram as esquadras da policia de Saint-Denis e Duniere. mas o comissário de polícia ordenou que voltassem para seus postos.
- Bence durdular.
- Acho que eles pararam.
Durdular, efendim.
Estão imóveis, Sr. Spock.
Demek istiyorum ki, Fransa'ya yığınak yaptılar ve durdular.
Quero dizer, eles embrenham-se em França e depois param.
Telefon etmek için durdular, çünkü beni ne yapacaklarını bilmiyorlardı.
Pararam para telefonar, porque não sabiam o que fazer comigo.
Sana söylüyorum, şu uçaklar 1.5 saattir bulutlara birşeyler atıp durdular.
Os aviões borrifam... as nuvens duas vezes por dia.
Bir yıl boyunca küstah tavırlarla aylak aylak bira içip durdular.
Ficaram por aí um ano inteiro a beber cerveja com um ar ordinário.
Onu görmeliydin. İnsanlar alkışlayıp durdular.
As pessoas não se cansavam de aplaudir.
Benimle bir iki kelime konuşmak için durdular, ve sadece merak ettiğim için başka kiminle konuşmak istediğini görmek istedim ve senin olduğun ortaya çıktı.
Tenho curiosidade de saber com quem mais ele falou. Roger deve-lhe dinheiro.
Diğer filmler ayn soruyu tekrarlayıp durdular, Bernard Miles başta olmak üzere Boutling kardeşlerin bu büyük zahmeti gibi.
Outros filmes abordavam a mesma questão, tal como este dos Irmãos Boulting, com Bernard Miles.
- Neden durdular? - Trenler sinyal noktalarında durur.
Aprendam uma coisa, o comboio tem que parar nos pontos com sinais.
- İlk nerede durdular?
Onde foi a primeira paragem?
Hükümet ajanları doluştu, soru sorup durdular.
Há agentes do governo por todo o lado, a fazer perguntas.
Ondan kurtulmam gerekti çünkü devamlı düşüp durdular.
Tive de a deitar fora, passava o tempo a cair.
Değiştirmeler bizim yerimize vurulup durdular da ondan!
É porque os reforços levam tiros, em vez de nós.
Neden durdular?
Porque é que eles pararam?
Bayanlar ve baylar... 141 yıl benim gibi eski askerler bu günde burada durdular ve Amerika'nın en iyi gençlerine başlangıcın anlamını anlattılar.
Senhoras e senhores, desde há 141 anos, velhos soldados como eu estiveram aqui neste dia para dizer aos melhores jovens da América o significado da palavra "início".
Tanrıya şükür, durdular.
Já acabaram, graças a Deus.
Durdular.
Eles pararam
Durdular.
Eles pararam.
Bahane uydurup durdular.
Mandaram-me foi passear...
Ve de durdular.
E eles pararam.
Sanki orada yokmuşum gibi konuşup durdular.
Eles falaram por cima de mim como se eu não estivesse lá.
- Arabayı durdular.
Pararam. Diego foi comprar flores.
- Bilemiyorum Milletin çoğu Johnn'u istiyordu Bana uyuşturucu falan atıp durdular.
Bem, isto eu não sei. A maioria das pessoas chamavam por John... e atiraram drogas em cima de mim.
Geldiğimden beri beni hırpalayıp durdular.
Chatearam-me desde que aqui cheguei.
Haziranda göz kırparak durdular.
- Pararam de piscar em Junho. - Claro.
Durdular.
Eles pararam!
Çıplak. Dans ediyorlardı. Daha sonra durdular.
Nus, dançando... e então eles pararam e fizeram amor... mesmo na pista de dança.
Bütün beyazlar, bugün Patty'de oturman hakkında tartışıp durdular.
Todos os brancos estão comentando sobre você ter se sentado na Patty hoje.
- Durdular.
- Pararam.
durdu 87
durdur 139
durduk 23
durdum 42
durdurun 141
durdur onu 200
durduramıyorum 35
durdurun onu 231
durdurun şunu 91
durdur onları 66
durdur 139
durduk 23
durdum 42
durdurun 141
durdur onu 200
durduramıyorum 35
durdurun onu 231
durdurun şunu 91
durdur onları 66