Düşünsenize translate Portuguese
456 parallel translation
Düşünsenize, bu araba önümüzdeki 6 ay boyunca sizin eviniz olacak.
Esta carroça vai ser sua casa durante seis meses.
Düşünsenize, bunca zaman koridorun öbür tarafında oturuyormuşsunuz.
Quem diria que sempre viveu no outro lado do corredor.
Bir düşünsenize.
Vejam bem.
- Düşünsenize.
- Pensem nisso.
Bunun gibi bir otelde yataklar nasıl olur düşünsenize.
Imaginam como serão as camas num hotel assim?
Düşünsenize, hayatımın önemli bir bölümü düdükler arasında geçmiş.
Imagine, uma parte importante da vida desperdiçada entre apitos.
Düşünsenize, milli güvenliğimiz için ne büyük tehlike!
Seria um perigo para a segurança da nação.
Bunun kocamın başına geldiğini düşünsenize.
Poderia lhe ocorrer a meu marido.
Yaptıklarını bir düşünsenize.
Olha o que ele já a levou a fazer.
Düşünsenize, ödeneğimi almaya bile arabayla giderdim.
Até de carro ia para levantar o meu cheque de ordenado.
Bir de beni düşünsenize, yedi yabancı!
Então imagine-me a mim, uma estrangeira.
Düşünsenize.
Imagine...
Resmimin çekildiğini düşünsenize.
Tirarem-me uma fotografia... onde já se viu.
Bir düşünsenize, herkes çıplak gibi göründü.
Agora que penso, já reparei que anda toda a gente "despida".
Ama içerideki o adamı düşünsenize, yedi koca gün!
Mas aquele camarada lá dentro... sete dias!
Beni bir düşünsenize, İngiliz kılıçları ve kalkanlarıyla onca insanın arasında.
Imagine eu, de todos os homens, entre a espada Britânica e o escudo Britânico.
Düşünsenize ; emekli aylığı köpeğini beslemeye bile yetmiyor.
A aposentadoria dele não dá nem para manter o cão.
İşin komik tarafı, bunu birde benim söylediğimi düşünsenize.
E à diversão, digamos assim.
Kurtarabileceğiniz hayatları bir düşünsenize.
- Teriam podido salvar vidas.
O şartlarda böyle bir iş yapmaya zorlandığınızı düşünsenize.
Imaginem serem obrigados a construir aquilo nas condições em que estão.
Düşünsenize bir şişe parfümün karşılığında 12 muz geliyor.
Sabia que um vidro de perfume equivale a 12 bananas?
Her gün birinin ayı öldürmek için çaba sarf ettiğini düşünsenize...
Imagina se todos os dias, | um homem tentasse matar a lua.
Bir düşünsenize, beni...
Imaginem, logo eu!
Nora'nın, kör kadını hayalet sandığı anda elinde silah olduğunu bir düşünsenize.
Suponhamos que a Nora tinha uma arma... quando confundiu a senhora cega com um fantasma.
Okulu vurduklarını düşünsenize?
Olhem se cair uma sobre a escola!
Düşünsenize! Her şeyi gözden geçirdiğimi sanıyordum.
- Achei que tinha dado volta a tudo.
Düşünsenize, istediğim bir şeyi tekrar yapabileceğim.
Imagine, voltar a poder fazer uma coisa que me dà prazer.
Kızıl, sarı, ne güzel olurdu düşünsenize.
Imagine só que satisfação.
Siz söyleyin ya benim gibi kızlar olmasaydı? Nasıl olurdu bir düşünsenize!
Se todas as raparigas como eu desaparecessem, imagina o que aconteceria...
Olabilecekleri düşünsenize, hiçbir şeyiniz olmayabilirdi.
Pense nas coisas que poderia ter de prescindir.
Bir düşünsenize.
Estão cientes disso?
Düşünsenize, 12 metrelik buğdaylar, sığır büyüklüğünde koyunlar.
Imaginem, trigo com 12 metros de altura e ovelhas do tamanho de vacas.
Düşünsenize daha ona bile başlayamadık.
Pensava nisso, ainda não dissémos isso.
Serbest ve normal bir ortamda neler yapabilir, düşünsenize.
Imaginem o que faria, num ambiente aberto e normal.
Düşünsenize Madam Vavilova, biri geliyor ve diyor ki :
você crê, senhora Vavílova, que alguém me diz :
İki erkek. Düşünsenize!
Dois homens, imaginem!
Düşünsenize, dostum! 111 yaşından fazla olmam gerekirdi!
Pense um pouco.
Dün sabah buraya geldiğimde yaşadığım şaşkınlığı düşünsenize.
A única coisa, foi que foi um trabalho de amador. Se fosse eu, teria ficado com o dinheiro que ele trazia.
Siz olduğunuza o kadar memnun oldum ki. Düşünsenize, dünyadaki tüm yaşIı beyefendiler arasında bir başkası da olabilirdi.
Quando penso em todos os cavalheiros idosos que existem no mundo, poderia ser qualquer um.
Düşünsenize, onu deliliğinden vazgeçirmek ne büyük beceriklilik olurdu.
Pense no intento que precisará para dissuadi-lo.
Düşünsenize bir Churchill yazı masası bir Stalin masası ya da Kennedy'nin sallanan sandalyesi.
Acha que haveria uma escrivaninha Churchill... uma mesa Stalin ou uma cadeira de balanço Kennedy!
Benim yolcularımı, benim hattımda sorguya çektiklerini düşünsenize.
Interrogar meus passageiros em minha linha?
İçinde olabilecek tıbbi bilgileri bir düşünsenize!
Pensa em toda a informação médica que terá.
Birden duyup, konuşup ve görürse nasıl bir şok olur, düşünsenize!
, Penso que ele se isolou devido a um choque, Ele pode súbitamente voltar a ouvir e a ver.
Farazi bir Bakan'ın Anglo Amerikan botunu sallayıp durduğunu düşünsenize?
caso um hipotético Ministro abanasse o barco Anglo-Americano, não seria?
Düşünsenize, bu keşifler herkesin faydası için olmasaydı dünyamız ne kadar farklı olurdu?
Imaginem como o nosso mundo seria diferente se estas descobertas, tivessem sido usadas para benefício de todos.
Yarın burada olacak. Bir düşünsenize Profesör.
Imagine, Professor.
Düşünsenize.
Imaginem.
Etkisini düşünsenize! İtfaiyeciler geliyor, peki başlarında kim var?
Entram os bombeiros!
Düşünsenize...
Aquelas duas mulheres lutanto nas arribas.
Adımı bir düşünsenize, Bayan Saunders.
E pense só no meu nome.
düşündüm 122
düşünüyorum 297
düşünüyorsun 44
düşün 451
düşünün 108
düşüneceğim 105
düşünmüyorum 81
düşünceler 16
düşünmek 24
düşünmedim 36
düşünüyorum 297
düşünüyorsun 44
düşün 451
düşünün 108
düşüneceğim 105
düşünmüyorum 81
düşünceler 16
düşünmek 24
düşünmedim 36
düşünemiyorum 69
düşünceli 20
düşünme 63
düşünürüm 38
düşünüyor 23
düşüneyim 58
düşünmeliyim 39
düşünmem lazım 60
düşününce 41
düşünüyordum 129
düşünceli 20
düşünme 63
düşünürüm 38
düşünüyor 23
düşüneyim 58
düşünmeliyim 39
düşünmem lazım 60
düşününce 41
düşünüyordum 129
düşünüyorum ki 20
düşünüyor musun 27
düşünsene 342
düşünüyorum da 210
düşündüm de 330
düşündüğüm gibi 49
düşün bunu 33
düşündüm ki 259
düşün bakalım 35
düşünebiliyor musunuz 47
düşünüyor musun 27
düşünsene 342
düşünüyorum da 210
düşündüm de 330
düşündüğüm gibi 49
düşün bunu 33
düşündüm ki 259
düşün bakalım 35
düşünebiliyor musunuz 47