Düşününce translate Portuguese
1,971 parallel translation
Utanılacak bir şey yok. Ben hep ağlarım. Annemi düşününce, ya da kedi yavrularını.
Não precisas de ter vergonha, eu choro muitas vezes, quando penso na minha avó, ou quando penso em gatinhos, ou na minha avó a dar beijinhos aos gatinhos...
Polisler İç İşleri ile çalışmaktan pek memnun olmazlar, biliyorum fakat olanları düşününce, elimizdeki tek çare bu.
Sei que os polícias não gostam de parcerias com os Assuntos Internos, mas, considerando o que aconteceu, é a nossa única maneira.
Aslında üzerinde düşününce, pek de ilginç gelmiyor bana.
Por acaso, se pensar nisso, não me parece nada curioso.
Evet. Düşününce, ihtiyacım olmadığına karar verdim.
Pensei nisso e percebi que nem preciso delas.
Ama şimdi düşününce "Ki" motor çalıştırmak için mükemmel bir kelime çünkü kilit açmakta birebir mesela kalbimin kilidini.
Excepto agora que penso nisso "Ki" é como uma palavra perfeita para iniciar o motor porque é, tu sabes, usada para desbloquear coisa como o meu coração.
Biraz düşününce keşke hiç yapmasaydık dedim.
Estive a pensar e... talvez não devêssemos ter feito aquilo.
Tüm bunları düşününce sor kendine, gerçekten olabilecek en kötü şey ne olabilir?
Portanto pensa nisso tudo e pergunta-te, a sério, qual é a pior coisa que poderia acontecer?
Ben tereyağını düşününce aklıma aile gelir.
Quando penso em manteiga penso em família.
Şaşırtıcı derecede alçakgönüllü olduğunu söyledi, ki ne kadar uzun olduğunu düşününce ironik geliyor.
Ela disse que ele era surpreendentemente modesto, o que é irónico, tendo em conta a altura que ele tem.
Hayır, şimdi düşününce... Şimdi düşününce her şey çok daha çetrefilli geliyor gözüme.
Não, penso penso que as coisas estão além de complicadas, na verdade.
Çok normal ve kolay geliyor şimdi. Ne kadar karşı geldiğimi düşününce biraz aptal gibi hissediyorum.
Tudo parece fácil e normal agora, me sinto tonto quando penso em como resisti.
- Uluslararası kötü bir adamı bulma konusundaki kahramanlığı düşününce çok etkileyici olur.
Para não falar do estatuto de herói ao capturar este supervilão internacional! Seria impressionante!
Aksi takdirde işten şutlanacak. Borçlarını düşününce hiç de iyi olmaz.
Caso contrário, vai para o olho da rua, o que é mau, tendo em conta as dívidas que tem.
Yani düşününce aslında bir şey kaybetmiyorum. Bu şişeyi uzun yıllardır saklıyordum, bu özel güne kısmetmiş.
Já pensei nisso, Eu não vou perder... esta garrafa que guardei por muitos anos, mas nunca poderia abri-la.
Gerçi Viyana'daki o küçük daireyi düşününce...
Mesmo assim, creio que comparado àquele pequeno apartamento em Viena...
Bugün ardında bıraktığın ceset sayısını düşününce, onu yanımızda tutmak en güvenlisi olur dedik.
Achei que, com o número de mortos que hoje deixou atrás de si, a devíamos manter connosco, por segurança.
Düşününce, meğer kötü bir fikirmiş.
Em retrospectiva, isto foi uma má ideia.
Bakın... Annemle ilgili duygusal bir an yaşadığımı düşününce hepinizin çok sevineceğini biliyorum ama yaşamadım.
Sei que ficariam felizes se pensassem que tinha tido um momento emocional sobre a minha mãe, mas não tive.
Çok düşününce beynim zonkluyor.
Quando me ralo dói-me o cérebro.
Evet, düşününce gerçekten aptalca bir özel gün.
É um feriado muito idiota se se começar a pensar sobre isso.
Gelecek olan milyarları düşününce...
- E com biliões em jogo...
Aileyi bir araya getirme çaban beni çok etkiledi. Özellikle de Lionel'i bu dünyada öldürenin Lex olduğunu düşününce.
Estou admirado que estejas tão empenhado nesta reunião de família, tendo em conta de que neste mundo foi o Lex que enviou o Lionel para a sua morte.
O duruma geri dönmeyi düşününce...
- Só de pensar em voltar a isso, eu...
Amaçsız mastürbasyonun için harcadığın onca zamanı düşününce sadece bir seferlik olsun, cinsel organını gerçekten bir şey başarmak için kullanmayı düşünmelisin!
Dado o tempo que perdes a abusar de ti próprio, podias considerar, desta vez, usar os teus genitais para conseguir alguma coisa!
Bunu düşününce bu onunla yaptığımız son konuşmaydı.
Sabe, agora que penso nisso, essa foi a última conversa que tivemos. Ele...
Düşününce mantıklı Walter.
Faz sentido, Walter.
Aslında, şimdi bir daha düşününce, partiyi taşımanın bir yolu var.
Agora que penso nisso, há uma forma de transferir a festa.
Şimdi size bakarken neredeyse ölmüş olduğumu düşününce...
Só a ideia de quase ter recusado cuidar de vocês...
Şefin hakkında söylediklerini düşününce birkaç güvenlikçiyle ilgilenmek çocuk oyuncağı olur sanmıştım.
Só estou a falar, mas da maneira que o chefe fala sobre ti penso que lidar com alguns seguranças do governo seria fácil.
Ama buraya gelmek için harcadığımız zamanı ve katlandığımız çabayı düşününce daha yakından görmeye karar veriyoruz.
Mas depois de investir tanto tempo e do esforço para virmos cá, decidimos seguir em frente.
Amacını düşününce, pek de yüksek değilmiş.
Ou seja, nada.
Ayrıca, onun bana yaptıklarını düşününce ona çok daha kötüsünü yapmalıydım!
E, vendo bem o que aquela cabra me fez, devia ter sido muito pior com ela.
Spencer, arka bahçende uyuduğunu düşününce burada nasıl uyuyabiliyorsun?
Spencer, como é que consegues dormir a saber que ele vive no teu jardim?
- Çünkü iyice bir düşününce borcumu illegal yollardan kazanılmış kumar parasıyla ödemek bilemiyorum, bana yanlış geliyor.
Porque no final de contas, pagar as minhas dívidas com... ganhos de jogos ilícitos... Não sei. Parece errado.
T.K. Oh'nun topu gönderdiği yeri düşününce turnuvayı kazanabileceğini biliyor.
Ele sabe que devido ao erro do TKO, pode ganhar o torneio.
Çok sevdiğini biliyorum geçirdiğin zor günleri de düşününce.
Bem, sei que é o teu favorito, e tendo em conta os dias difíceis que tens tido...
Sanırım, biraz olabilir bu hayatta sahip olduğum şeyleri düşününce hepsi hepsi bir heybeye sığar.
Bem, pode ser isso, considerando que tudo o que tenho neste mundo caberia em dois alforjes.
İşte düşününce... T-A-N-R-I, K-Ö-P-E-K.
Pensa bem - Deus ( G-O-D ), Cão ( D-O-G ).
Radon'a o şekilde vurmamalıydım. Ama şimdi düşününce, alanıma girmişti.
Não devia ter derrubado o Radon como fiz, mas agora que pensei nisso, ele estava na minha área.
O zaman çocuktum. Ama açıkçası düşününce hayatımda ailenin her bireyi ile gerçek, samimi ve hakiki bir bağ kurduğum tek anın o olay olduğunu görüyorum.
Sei que eu era pequeno quando aconteceu, mas... francamente, quando eu penso nisso... deve ter sido o único momento na minha vida inteira... em que me senti realmente conectado... a cada membro da família.
Sadece... düşününce midemi kaldırıyor.
Só que pensar nisso dá-me vontade de vomitar.
Aslında tüm olanları düşününce biraz korktum.
Na verdade estou bastante bem, considerando tudo.
Şimdi tekrar düşününce "evet, aralarında bir şeyler varmış", diyorum.
Quando pensas no passado, dizes : "Algo aconteceu."
Düşününce çok üzücü, anlamsız.
É muito triste agora, pensar naquilo. É inútil.
Ama Rodrigo'nun sert bakışlarını düşününce ya da daha kötüsü soğuk bir şekilde beni aldırmayışını...
Só de pensar no olhar de Rodrigo, ou pior, sua fria indiferença.
Ama düşününce bu benim en büyük hatam olurdu.
Agora eu acho que esse foi o meu grande erro.
Onlarca insanın evrimleştiğini düşününce herhâlde eskiden herkesin gözü önünde çiftleşiyorlardı.
Quando se considera a evolução humana, se calhar faziam sexo em público.
30 ya da 40 yıl ceza alacağını düşününce belki de o kadar güzel bir fikir değildi.
Vais ter 30 a 40 anos para pensares que talvez isso não tenha sido boa ideia.
Ve onun daha önce yaptıklarına minnettar olduğunuzu düşününce- -
E dado o seu... apreço pelo que ele fez antes, pensei que...
O hâlimizi düşününce, unutması zor bir başarı.
Uma façanha difícil, quando tão apreciada por todos.
Arka tarafında bir numara var ve bunun bir adres veya telefon numarasının bir bölümü olduğunu düşündüm. Ama şu geniş açı olayını düşününce
Do outro lado tem um número, que julguei ser uma morada ou parte de um número de telefone, mas a visão abrangente pôs-me a pensar, e então...
düşündüm 122
düşünüyorum 297
düşünüyorsun 44
düşün 451
düşünün 108
düşüneceğim 105
düşünmüyorum 81
düşünceler 16
düşünmek 24
düşünmedim 36
düşünüyorum 297
düşünüyorsun 44
düşün 451
düşünün 108
düşüneceğim 105
düşünmüyorum 81
düşünceler 16
düşünmek 24
düşünmedim 36
düşünemiyorum 69
düşünceli 20
düşünme 63
düşünürüm 38
düşünüyor 23
düşüneyim 58
düşünmeliyim 39
düşünmem lazım 60
düşünüyordum 129
düşünüyorum ki 20
düşünceli 20
düşünme 63
düşünürüm 38
düşünüyor 23
düşüneyim 58
düşünmeliyim 39
düşünmem lazım 60
düşünüyordum 129
düşünüyorum ki 20
düşünüyor musun 27
düşünsenize 76
düşünsene 342
düşünüyorum da 210
düşündüm de 330
düşündüğüm gibi 49
düşün bunu 33
düşündüm ki 259
düşün bakalım 35
düşünebiliyor musunuz 47
düşünsenize 76
düşünsene 342
düşünüyorum da 210
düşündüm de 330
düşündüğüm gibi 49
düşün bunu 33
düşündüm ki 259
düşün bakalım 35
düşünebiliyor musunuz 47