Dışarıda mı translate Portuguese
4,351 parallel translation
Diğer askerler dışarıda mı?
Há soldados lá fora?
- Dışarıda mı? Dalga mı geçiyorsun?
Estás a foder-me?
Dışarıda mı uyudun?
Dormiste cá fora?
Biliyorum. Yazmakla meşguldüm : ( Dışarıda mısın?
Tenho estado muito ocupado com o roteiro.
Munch, dışarıda mısın?
Munch, estás aí fora?
Sınıftaki çalışmalarımız dışında dışarıda hiç büyü kullanmadım.
Eu, realmente, nunca trabalhei fora de uma sala de aulas antes.
- Dışarıda konuşalım. Hayhay.
- Podemos conversar lá fora.
Dışarıda özgür olacağımızı mı düşünüyorsun?
Achas que seremos livres, lá fora?
Dışarıda arkanı kollayacağımı biliyorsun değil mi?
Sabes que te dou cobertura, lá fora, não? - Lá fora?
- Hayatım, dışarıda tabak kaldı mı?
- Querido, há mais pratos lá fora?
Dışarıda ne kadar çok insan seks kaseti yapıyor, haberiniz var mı?
Fazem ideia da quantidade de pessoas por aí que fazem vídeos de sexo?
Evet, Ocak ayında dışarıda 3 kuruş için götüm donmuş vaziyette durmaktan çok hoşlanırım.
Pois e eu adoro ficar ao ar livre em Janeiro a gelar o rabo por uns tostões.
Evi terk ettiğimde, babamın yüreğine iniyordu neredeyse. "New York sırtını Tanrıya dönmüş bir yerdir." "Dışarıda çok dikkatli olmalısın, küçük hanım."
O meu pai ia tendo um enfarte quando saí de casa, disse, "Nova Iorque virou as costas a Deus e é bom que a menina tenho muito cuidado".
Dışarıda herşey iyi olucak mı?
Aquilo fica bem assim?
Ama uçarken ki çok uçarım.. .. önümdeki koltuğun ya da katlanır masaya bakmak yerine.. .. dışarı bakmayı tercih ederim, çünkü o gün, bu gün olabilir.
Mas, quando voo, e faço isso muito,... gosto de olhar pela janela e não pela cadeira da frente ou uma bandeja fechada, porque o dia pode ser hoje.
Dışarıda tanışmam gereken biri var mı?
Agora, há alguém a quem nos gostarias de apresentar?
Hayır, sadece sen "başka bir ödül daha kazandın" dediğinde ben de senin dışarıda birisiyle konuştuğunu sandım.
Não, mas tu disseste : - "Ganhaste outro prémio." - Bem, o...
O eşekle bana on dakika ver, İçindeki herşeyi dışarı çıkarırım.
Dá-me dez minutos com aquele burro e ele vai cagar mais do que as calças.
Ne oldu? Dışarıda biraz kar mı yağmış?
Há um pouco de neve lá fora?
Dışarıda neler oluyor bir bakalım.
Vamos verificar como estão as coisas lá fora.
Sana ondan bahsetmem gerekirdi, ve geçen akşam bahsetmeyi düşündüğüm anlar olmadı değil, ve düşündüğümü yapmalıydım da. ... ama geçen geceki diğer zamanlarda dünyada başka insanların olduğunu bile unuttum. Biliyorum aptalca geliyor çünkü arkadaşları bana sanki çüküm dışarı çıkmış gibi bakıyorlar.
Eu deveria ter contado e tiveram vezes na noite passada que eu gostava e devia ter contado, mas tiveram outras vezes que eu esqueci que outras pessoas existiam e isto parece ridiculo porque os teus amigos estão me a olhar como se meu pénis estivesse para fora.
Daha çok bilgi için dışarıda ona yapılması gereken testler aradım.
Eu teria que fazer mais testes para descobrir.
Dışarıda benim sağlayamayacağım ne var?
Que há lá fora Que eu não te possa dar?
Ve Foxtrot takımında bile oynasa hayatımın hiçbir anında biriyle dışarıya çıkmam!
E em algum momento da minha vida vou estar num lugar onde toquem foxtrot! - Fecha a porta. Esconde isso, meu.
Seninle dışarıda değil, burada iki saniyeye ihtiyacım var.
Preciso de dois segundos contigo num lugar que não seja aquele.
İzninle dışarı biraz hava bırakacağım.
Dá-me licença para libertar algum ar.
Ve 18 yıl sonra, işte karşımızda, dışarıda, sanki hiç olmamış gibi.
Ao sol, como se nada tivesse acontecido.
O gördüğün kutsal su değil, onun teri, Joe. Kasabadan dışarıya kıçına tekmeyi basardım.
Eu teria corrido com ele para fora da cidade.
Bugün dışarı çıkarsam kafamı biraz dağıtırsam kafamdaki sesin de gideceğini sanmıştım.
Pensei que se passasse o dia fora de casa que poderia aliviar esse som da minha cabeça, e que acabaria por parar.
Dışarıda hazırım.
Estou pronto cá fora.
Sanırım ben dışarıda beklesem iyi olacak.
Acho que vou ficar aqui fora.
Bu dojo'ya adımını attığında, başka her şeyi dışarıda bırakacaksın.
Quando se pisa neste dojo tens que deixar tudo lá fora.
Sanırım dışarıda bir mezar taşı vardı...
Acho que há uma pedra memorial aqui.
- Kullanmak için, dışarıda fazla olmayacağım,
Não vou ficar solto tempo suficiente para usá-lo.
Ama dışarı çıktığında senin de bana yardım etmen gerekecek.
Mas depois vou precisar da tua ajuda lá fora.
Çocuklar dışarıda dans mı ediyorsunuz siz
Os meus filhos estão a dançar aí fora?
Normalde Meghan şimdiye burada olurdu ama bizim becerikli Meghan'ımız dışarıda araştırma yapıyor.
Bem, normalmente, a Meghan já está cá a esta hora. Mas conhecendo a Meghan, está no terreno a fazer pesquisa.
Eğer dışarıda beklerseniz bu tanıtımdan sonra size katıIırım.
Se quiser esperar lá fora, vou ter consigo depois da visita.
Anladın mı Pop? Dışarıda şarkılarımızı bu tür çıkar işleriyle çaldırabiliriz.
Sabes, é assim que fazemos com que passem o nosso disco.
Tatlım, ne buldun dışarıda?
- Ei, o que encontras-te lá fora para nós?
Yani şu anda olduğu gibi başka zaman da sizinle dışarı çıkmaz mı?
Quer dizer, não sai à rua consigo, noutros momentos para além deste?
Yalvarırım beni dışarıda tutma.
Não me ponha de parte, imploro-lhe.
Markette dışarıda dağıtılacak yiyecek satmıyorum. İş adamıyım ben.
Não vendo alimentos aqui dentro para dá-los lá fora, eu sou comerciante.
Dışarıda yardımına ihtiyacım var.
Preciso de ajuda lá fora, certo?
Arabamı dışarıda çalışıyor halde bıraktım eğer kapatmak istersen.
Eu deixei o carro a trabalhar se quiseres fugir.
Sana dışarıda ihtiyacım var.
Eu preciso de ti lá fora.
Dışarıda, evin önünde buluşalım, tamam mı?
Vou ter contigo lá fora, em frente a casa, está bem?
Dışarıda konuşalım.
Vamos conversar lá fora.
Kaptan Lilywhite veya dışarıda onu dinleyen aptallar yüzünden geri adım atmayacağım.
Não voltarei atrás por causa do Lilywhite ou dos idiotas lá fora, a ouvi-lo.
Dışarıda normal şeyler yapıyor olman lazım.
Devias estar lá fora, a fazer coisas normais.
Dışarıda beyzbol oynaman, yüzme havuzuna gitmen normal bir şeyler yapman lazım.
Devias andar por aí... Não sei. A jogar basebol, a nadar no lago...