Gözlük translate Portuguese
1,109 parallel translation
Farlı gözlük?
Óculos lanterna?
- Hakeme gözlük lâzım.
O árbitro precisa de óculos. Muito bem, Brad.
- Bir gözlük al.
- Compre uns óculos.
Yeni gözlük almışsın. İyi gözüküyor.
Tens óculos novos, ficam-te bem.
Affedersin ama bu gözlük Dr. McCoy'un doğum günü hediyesi değil miydi?
Não era o presente de aniversário do Dr. McCoy?
Yürürken özel gözlük gerekiyor gibi gözüküyor.
Parece que ele precisa de classes especiais da andar.
Gözlük lazım.
Precisamos aqui de óculos.
İmparator gözlük takamaz.
Um Imperador não usa óculos.
Eğer Majesteleri gözlük kullanmazsa Johnston... kör olabilir.
Se Sua Majestade não usar óculos, Johnston, pode perder a vista.
Eğer İmparator gözlük takmayacaksa ben istifa edeceğim.
Se o Imperador não tiver os óculos, demito-me.
Gözlük teferruat.
Os óculos são um pormenor.
Sadece gözlük
Apenas os óculos.
Sonradan anlattığına göre, teyzem gözlük kullanmak zorunda olduğuna çok kızmış. ve gözlüğe ihtiyacı olduğunu hissettirmemek için epey çaba harcamış.
Bem, foi esta a história que ela contou mais tarde... e ela estava envergonhada por ter de usar óculos... e tentava esconder o facto de que precisava deles.
O zaman gözlük takman gerekiyor anne.
Mãe, estás a precisar de óculos.
Kalın çerçeveli gözlük takmış, şişko adamların bana, yeni Dead albümünü beğendin mi diye sormalarından bıktım!
Achas que gosto de gordos com óculos redondos a perguntarem se gosto do novo álbum dos Grateful Dead?
Yani gözlük.
Óculos.
Çünkü, mes amis, ( arkadaşlarım ), gözleri bozuk olmadığı halde, şişedibi gözlük takan bir adamla karşı karşıyaydım.
Porque eu estava na presença de um homem com uma visão regular e com óculos muito graduados.
Ve böyle bir gözlük normal gören bir adamı neredeyse kör hale getirir.
Esses óculos tornariam alguém com uma visão normal praticamente cego.
Güzel gözlük.
Bem sim, é bom na mesma
Gözlük takan genç bir kız.
Viu uma rapariga com uma criança?
Gözlük sana daha çok yakışıyor.
Penso que os óculos lhe ficam melhor.
" Bazen çocukların gözlük, süt, giyecek alacak paraları olmazdı.
" Ás vezes as crianças não tinham coisas como óculos, leite ou roupas,
" Hiç caka satmadan ya da etrafa sezdirmeden, gözlük ya da sütü...
" Sem grande aparato ou publicidade, os óculos, o leite...
Gümüş renkli bir gözlük ve pahalı bir şapka takıyordu.
Usava oculos de sol prateados e um chapéu todo pintas.
İkinci nokta, önemli bir gerçek. Mösyö Inglethorp, garip kıyafetler giyiyor, siyah bir sakalı var ve gözlük takıyor.
O segundo ponto é o facto importante de o Sr. Inglethorp usar roupas peculiares, barba preta e óculos.
Hey, dostum, gözlük ile ne yapacaksın?
Ei, meu, que têm os óculos?
Bir tane gözlük.
Um par de óculos de aro.
- Evet. - Tâbii. - Gözlük takan birine vurmazsın, değil mi?
- Não me bares com óculos, pois não?
Körler genelde siyah gözlük takmazlar mı?
Escute, as pessoas cegas não usam óculos escuros?
- Belki sana gözlük gerekiyordur.
- Acho que precisas de óculos.
Amerika'daki insanlar gece gündüz gözlük takarlar.
As pessoas na América usam óculos escuros dia e noite.
Hayır Bart, Dünya barışı. - X ışınlı gözlük.
Não, Bart... paz na Terra.
- X ışınlı gözlük. - X ışınlı gözlük.
- Óculos raios-x.
- Bay Tipton, gözlük kullanıyor musunuz?
- Sr. Tipton, o senhor usa óculos?
- Ne zamandır gözlük kullanıyorsunuz?
- Há quanto tempo usa óculos?
- Belki size daha kalın bir gözlük lazım.
- Talvez precise de outra. - Oh, não.
Daha kalın gözlük alsam iyi olur diye düşünüyorum.
Acho que preciso de óculos mais graduados.
Gözlük al kendine.
Compra uns óculos.
Gözlük!
- Óculos.
Uzun boylu, kambur, ve gözlük takıyor.
É alto, anda curvado, e usa óculos.
Teşekkür bilmez. Sanki bir ördeğe gözlük hediye ediyorsunuz.
É o mesmo que dar pérolas a porcos.
Yüz tüyleri, gözlük, kilo farkı.
Barbas, óculos, mudança de peso.
- TV izlerken gözlük takman şart mı?
- Você precisa usar seus óculos na TV?
Gözlük.
Óculos de proteção.
Lensler için hazırsın. Eğer istersen. Ya da gözlük.
Está pronta para lentes, se quiser usá-las.
Gözlük takmaya 10 yaşında başladım.
Quando tinha 10 anos, usava óculos.
Gözlük mü?
óculos?
Gözlük düsük seviyede delta dalgasi yayiyor.
Sou parte de um projeto secreto da NSIA. Não me chamo Alpha Webster.
Peki gözlük nerede?
- Mas e os óculos?
Gözlük mü?
- Óculos?
Şey nerede, gözlüğün. Gözlük takıyordun, değil mi?
Onde estão os seus óculos?