Gözlüğüm translate Portuguese
157 parallel translation
Pilot gözlüğüm yok. Jerry, gitmek zorundasın. Bizi bekliyor.
Umajovem amiga dela vai visitá-la e parece-me que há qualquer coisa no ar.
- Gözlüğüm nerede?
- Os meus óculos?
- Gözlüğüm!
- Os óculos!
Gözlüğüm, lütfen.
Os meus óculos, por favor.
Arkada kuyumcu gözlüğüm var, onlara bakmamın bir sakıncası var mı?
Eu tenho uma lupa de joalheiro nos fundos. Importa-se se eu der uma olhadela com ela?
Gözlüğüm yok mu?
Mas, querida, e tu?
Gözlüğüm!
Os meus óculos!
Gözlüğüm olmadan göremiyorum... ve onu onlardan geri almalıyım.
Não vejo nada sem os meus óculos, e tenho que os ter de volta.
Gözlüğüm.
Os meus óculos.
Sadece gözlüğüm kırılmış.
Só os óculos que quebraram.
- Gözlüğüm olmadan göremem ki.
- Não enxergo sem meus óculos.
Gözlüğüm yok.
Estou sem os meus óculos.
- Gözlüğüm!
- Meus óculos, meus óculos!
Gözlüğüm nerede?
- "Vacilão"!
Birisi beni itmiş itince de gözlüğüm düşüp kırılmıştı.
alguém me empurrou meus óculos cairam e se quebraram.
Suikastçıyı gördüğümde gözlüğüm gözümdeydi, onu çok net hatırlıyorum.
Mas quando vi o assassino eu ainda estava usando o óculos, tenho certeza disso.
- Gözlüğünüz, lütfen. Gözlüğüm mü?
O seu relógio.
Ama gözlüğüm olmadan hiçbir şey göremiyorum.
- Sem óculos não vejo nada!
Bunlar benim gözlüğüm. İyi okuyabilirim.
Leio muito bem com estes.
Şimdi de gözlüğüm düştü. Hiçbir şey göremiyorum.
Deixei cair os óculos e sem eles não vejo!
Gözlüğüm yanımda değil.
Não trouxe os óculos.
Gözlüğüm....
Os meus óculos...
- Gözlüğüm olmadan araba kullanamam!
- Não posso guiar sem eles!
Sadece tek bir gözlüğüm var.
Só tenho uns.
Güneş gözlüğüm, içinden hiçbir şey göremiyorum.
Não vejo nada com eles.
- Lensi siktir et, bana gözlüğüm lazım. - Kenara çekil.
Que se lixe a lente, eu preciso é dos meus óculos.
Bazen vizörüm ( gözlüğüm ) tekrarlanan desenler yakalıyor ama.
Às vezes meu visor capta ressonâncias de matéria e energia.
Odamdaki masanın üstünde gözlüğüm var.
Rapaz! Vai buscar os meus óculos ao meu quarto.
- Güneş gözlüğüm nerede? Muhteşem.
Onde estão os meus óculos de sol?
Bu gece görüş gözlüğüm.
Estes são os óculos de infravermelhos.
Gözlüğüm.
Dos meus óculos.
Gözlüğüm lâzım. Gözlüğe gerek yok.
Não precisas de óculos.
Gözlüğüm. Gözlüğüm.
Os meus óculos.
Az daha yakalamıştım, ama gözlüğüm kaydı.
Eu apanhei-a, mas os meus óculos escorregaram.
Nerede benim diğer gözlüğüm?
Onde estão os meus outros óculos?
O da değilse güneş gözlüğüm.
Se não é a camisola, são os óculos de sol.
Gözlüğüm parçalandı. Ben- -
- Meus óculos quebraram, perdi...
Bilirsin, hırs yaptıran bir müzik. Beni kalem açarken, kitap okurken, yazarken, gözlüğüm yamulmuş halde kitap yığını üstünde sızmışken gösteren bir montaj. Montajda gözlüğüm olacak.
Sabes, música de inspiração, uma montagem, eu a afiar os lápis, a ler, a escrever, a adormecer num monte de livros, com óculos partidos - na montagem tenho óculos.
- Benim şanslı gözlüğüm.
- São os meus óculos da sorte.
Şanslı gözlüğüm yüzünden olmalı.
Deve ser por dos óculos da sorte.
Şanslı gözlüğüm yüzünden olmalı.
- Outra casa de banho?
Hayır, gitme. Gözlüğüm olmadan itfaiyecileri arkalardan goremem.
Não consigo ver os bombeiros giros là detrás sem os óculos.
Bütün gözlüğüm sayesinde!
Graças aos óculos Omni.
Benim gözlüğüm, lütfen.
Por favor.
Tek gözlüğüm oydu.
Eram o meu único par.
Gözlüğüm...
Os meus óculos...
Gözlüğüm lütfen.
Os meus óculos.
- Kahretsin Seth, başka gözlüğüm yok!
São o meu único par, porra!
- O benim gözlüğüm.
- Eles sao meus!
Gözlüğüm kırıldı.
Parti os óculos.
- Benim şanslı gözlüğüm.
Devo dizer que estou a gostar de passar este dia convosco.