Hareket translate Portuguese
24,924 parallel translation
Akıllıca bir hareket.
- Esperta.
Bunun için minnettarım ama verdiğin söze güvenerek hareket edemem.
Obrigada. Mas não posso contar com isso.
Gelecek daima hareket halindedir ve sürekli değişir ama aynı zamanda kaçınılmazdır.
O futuro está sempre em movimento, sempre a alterar, mas também é inevitável.
Sanırım Ford, ofise duyurmakla meşgul. Ama bence bir kadının fikrine başvurmak daha mantıklı bir hareket.
Descobri que o Ford andava a espalhar pela empresa por isso achei boa ideia pedir uma opinião feminina.
Piyanoyu düşüncenle hareket ettimeye çalış.
Tente mover o piano com a sua mente.
Hareket etme.
Não te mexas.
Karıncalar düz yolda hareket ederler.
As formigas movimentam-se num linha recta.
-... eşyaları hareket ettirten ne?
O que faz um bebé lobisomem mover as coisas assim?
Sonra eşyalar hareket etmeye başladı.
Depois coisas começaram a mover-se.
Göremediği hâlde odanın diğer ucundaki şeyleri nasıl hareket ettiriyor?
Como é que ele move coisas que não consegue ver pelo quarto?
Telekinezi yalnızca hareket ettirdiğin şeyi görürsen işe yarar.
Telecinese apenas funciona se conseguires ver o que vais mover.
Göremediği eşyaları hareket ettirdiğini söylemiştin.
Disseste que ele conseguia mover coisas que não via.
Ben deniz hareket başkanı.
Daqui é o Comandante.
Kaptan Meylan da hareket başkanı ile birlikte.
O Capitão Meylan está... - com o Comandante.
Amerika'yı eski haline getirmek için Michener'in Amerika'nın kaldırabileceğinden daha hızlı hareket ettiğini biliyordun.
Isto é algo bom. Sabia que o Michener estava a avançar muito rapidamente, que a América não estava suficientemente saudável para recuperar a velha glória.
Sen kendi ahlakî değerlerine göre hareket ediyorsun, ben de benimkilere göre.
- Eu tenho os meus princípios.
Hayatımda hiç hareket yok.
- Está bom para mim. Não se passa nada comigo.
Hareket edemiyorum.
Não consigo mexer-me.
Hareket haline geçti.
O pin começou a deslocar-se.
- Bilmiyorum. Adam hala ülkedeymiş gibi hareket edeceğiz. Arabası adli analiz için Londra'ya getiriliyor.
O carro está a ser rebocado para Londres para uma análise forense, mas a Polícia local encontrou isto no porta-luvas.
Bu aşağılık bir hareket Crowley.
Sabes, isto é uma jogada parva, Crowley.
Bu işte açız ve hızlı hareket etmemiz gerek.
Estamos sedentas, queremos agir depressa.
Sadece etraftaki elektrikli aletleri hareket ettiriyor.
É só mover vários caixotes eletrônicos.
Yani hareket halinde olduğunu biliyoruz.
Sabemos que está a mover-se.
John, hareket etme.
John, não te mexas.
- Çıkarma ekibi hareket halinde.
A equipa de resgate está a caminho.
Oh, şimdi mi hareket ettin?
Agora é que se mexeu?
Herkes için en akıllıca hareket aşılanmaktır.
O melhor para todos é serem vacinados.
Sana ihanet ettiğimi, nedensiz hareket ettiğimi düşündüğün için üzgünüm.
Eu sinto muito que tu sintas... que eu te traí... que eu agi sem uma causa.
Hareket etme!
Não se mexa!
- Sakın hareket etme!
- Você deu-me um tiro!
Bu tam Colt Bennett'in kitabına uygun bir hareket.
É uma jogada à Colt Bennett.
Sinaloa'nın çiçeği burnunda valisi Epifanio Vargas, kabinesiyle acil bir toplantı yaptıktan sonra orduya hareket için resmi onayı verdi.
O novo Governador eleito de Sinaloa, Epifanio Vargas, convocou uma reunião de emergência do gabinete para autorizar ações militares.
Fakat onları hiç bu kadar hızlı hareket ettiklerini görmemiştim.
Só que nunca os vi a moverem-se tão depressa!
Yani, gaz hızlı hareket eder, ama şanslı bir zamanlama da yapmış olabiliriz.
Quer dizer, o gás tem uma acção rápida, mas... o "timing" pode ter sido uma sorte.
Hareket halindeki arabadan ateş açıldığını mı söylüyorsun?
Acha que o carro ia a passar?
Hareket halinde değil de, park edilmiş halde.
Não ia bem a passar. Parou mesmo.
Hem ucuza satıp hem de ona hareket çekmiş olacaktım.
Estragava-lhe o negócio e fazia-lhe um manguito ao mesmo tempo.
- Akıllıca hareket dostum.
- Bem jogado.
Burada hâlâ hareket edebiliyormuş.
Aqui, ele ainda se mexia.
Kobra ekibi su altından hareket edip Henan koydayken gemiye çıkacak.
A Equipa "Cobra" mergulhará e abordará o "Henan" quando este estiver parado após a sua patrulha na baía.
Teröristler belirli medya çalışanlarıyla birlikte hareket ediyor ve hükümetin içinde ajanları var. Ama bugüne dek, ne kadar derinde olduklarını bilmiyorduk.
Os terroristas estavam a trabalhar com determinados membros da comunicação social e com agente no interior do próprio governo, mas, até hoje, não sabíamos a gravidade destas ramificações.
Hadi, hareket edin beyler!
Outra vez, rapazes, mais uma vez.
Hareket halindeyim.
Estou em andamento.
Onların bütün gece birlikte hareket ettiklerini varsaydık.
Supusemos todos que os três estiveram juntos a noite inteira.
Ancak polis Rajvir Singh'in nüfuzu ile hareket edip müvekkilim Minal Arora'nın şikayetini görmezden gelerek kendisine karşı Rajvir Singh'in şikayeti üzerine bir iddianame hazırlamıştır.
Mas a Polícia coagida sob a influência de Rajvir Singh, ignorou a queixa da minha cliente Minal Arora e emitiu um relatório contra ela com base na queixa de Rajvir Sing.
Sarah cesurca bir hareket olduğunu söyledi.
A Sarah disse que foi corajoso.
Şimdi, Sly'a göre kasırga şu anda burada ve bize doğru hareket ediyor.
Segundo o Sly, o tornado está actualmente aqui, e está a vir até nós.
Kamyon bozuldu. Galiba o hareket buna fazla geldi.
Penso que foi demais para ela.
Sakın unutma, en önemlisi yavaş hareket etmek.
Wilson.
Hiç hareket de görmedim.
Não tenho visto movimentos.