Hastasın sen translate Portuguese
854 parallel translation
Hastasın sen!
Estás maluca!
- Şey, hastasın sen. Sen hiç bir kızla beraber oldun mu?
Já tiveste uma namorada?
Çok hastasın sen.
- Estiveste muito doente. - Quanto tempo?
- Hastasın sen.
- Estás com febre?
Hastasın sen!
Você é doente!
Hastasın sen!
É doente!
Hastasın sen, Putz.
Tu és tarado, Putz.
Hastasın sen.
Mallow. Você é doente.
Hastasın sen, Cavanaugh.
Cavanaugh, tu só visto.
Sen hastasın.
Estás doente. - Eu estou bem.
Ben 10.000 kız içinden seçim yapmak için yırtınıyorum, sen de hapşırık uzmanı, sinir hastası bir kızılı seçiyorsun.
Estafo-me a ver 10 mil raparigas, e, das 10 mil... escolhes uma ruiva nervosa, especialista em espirros.
- Sen hastasın.
- Estás doente.
Sen hastasın John.
Estás doente, John.
Hasta bir insanı cezalandıramazlar. Sen hastasın.
Não podem fazer nada a um homem doente e é isso que és.
Sen hastasın.
Estás doente.
Canım, sen hastasın.
- Minha querida, está doente.
- Hayır, Artık değil çünkü sen yaşlı, sakat ve hastasın.
Porque você é velho, aleijado e doente!
Sen hastasın. 184. maddeye göre seni görevinden alıyorum.
O senhor é doente. Ao abrigo do artigo 184 vou substituí-lo.
Sen hastasın, dostum.
É o que sente esse miúdo.
Sen hastasın. Ondan hoşlanmıyorum. Tanrılık oynama, sırf elinde bir tüfek olduğu için.
Se esse revólver fosse de verdade e eu não tivesse uma arma ele também seria como um Deus.
Sen hastasın, kafadan hasta.
Você está doente - da cabeça.
Sen ağır hastasın, unuttun mu?
Esteve muito doente, lembra-se?
- Sen hastasın.
- Está doente.
Sen hastasın.
Estás doente?
Oliver, sen gerçekten hastasın.
- Oliver, está completamente doente.
Sen hastasın, Sophia.
Está doente, Sofia.
Sen de mi tetik hastasısın?
Não andarás a brincar com a espingarda?
Sen hastasın. Kes!
Tu estás doente.
Sen hastasın!
Ela começou-se a rir.
üstad Hirate, sen hastasın.
Mestre Hirate, estás doente.
Sen hastasın.
Você é patético.
Hayır sen hastasın.
Não, está doente,
Bak, sen hastasın.
Ben, olha.
... 103? - Sen hastasın.
- Estás histérica.
Sen hastasın.
Você está doente.
Sen hastasın.
Estais doente.
- Ama sen hastasın!
Esta delirando.
Sen hastasın!
És doente!
Hastasın sen.
Não preciso de você.
Ayrıca, Pauline, sen... sen hastasın.
E Pauline, você... Está doente.
Conrad, bunun bir reenkarnasyon vakası olduğunu ima ediyorsan, sen ondan da hastasın.
Conrad, se está sugerindo que pode ser um caso de reencarnação... está mais doente que ela.
Sığır ve domuz eti. - Sen hastasın, oğlum!
Sim, com carne de boi, de porco.
Evlat, sen gerçekten hastasın.
Estás mesmo doente.
Sen hastasın!
Tu estás doente!
O sinir krizi geçiriyor ve sen hastasın.
Ele está a ter uma depressão, e tu sentes-te mal.
Ve sen de kafadan hastasın!
Tu estás doente da cabeça.
Sen hastasın. Dinlenmen gerek.
Precisas de descansar.
Sen hastasın. Ona bir doktor çağırın. Ona doktor getirin.
Tragam um médico, está doente.
Çıldırmışsın, sen hastasın yolculuk etmekten ve çalışmaktan yorulmuşsun, dinlenmen gerek.
Você ficou louco! É um doente! Está cansado de viagens, negócios.
Oh, sen hastasın...
Oh, estás doente...
Sen kafadan hastasın Rosen!
És realmente doentio, Rosen.
señor 97
senor 39
señorita 20
senorita 19
señora 23
seni çok seviyorum 321
seni seviyorum 4697
senatör 298
senator 30
seni çok özledim 187
senor 39
señorita 20
senorita 19
señora 23
seni çok seviyorum 321
seni seviyorum 4697
senatör 298
senator 30
seni çok özledim 187
sense 26
senpai 28
seni 1182
sensei 83
seni görmek istiyorum 81
sen nasılsın 397
sentinel 21
senin adın nedir 33
seni istiyorum 270
senden çok hoşlanıyorum 54
senpai 28
seni 1182
sensei 83
seni görmek istiyorum 81
sen nasılsın 397
sentinel 21
senin adın nedir 33
seni istiyorum 270
senden çok hoşlanıyorum 54
senin adın ne 311
senden hoşlanıyorum 151
seni anlamıyorum 181
senin 814
seni seviyorum baba 42
seninle 184
sence 570
sen benimsin 132
seninle olmak istiyorum 35
seni gördüğüme sevindim 550
senden hoşlanıyorum 151
seni anlamıyorum 181
senin 814
seni seviyorum baba 42
seninle 184
sence 570
sen benimsin 132
seninle olmak istiyorum 35
seni gördüğüme sevindim 550