Ihtiyacım olan translate Portuguese
6,539 parallel translation
Tek ihtiyacım olan müzik işindeki birkaç elemanla tanışmak.
Apenas preciso de me encontrar com gente do ramo da música.
Tek ihtiyacım olan şey, hikâyenin sonu.
Tudo o que preciso é de um desfecho.
Böylece ihtiyacım olan özgürlüğe kavuşmuştum.
Isso deu-me a liberdade que precisava.
Hayır, ihtiyacım olan son şey nutuk dinlemek.
Não preciso de um sermão neste momento.
Birkaç memur. Tek ihtiyacım olan bu. Bir de takip -
Só precisamos de uns agentes e vigilância...
En son ihtiyacım olan aklını yitirmiş bir başka kadın.
Não quero outra mulher louca por aqui.
Tek ihtiyacım olan graham krakeri, çikolata, lokum, çubuk, ateş...
Só preciso de chocolate, biscoitos Graham, marshmallows, espetos, fogo...
En azından benim ihtiyacım olan şeye.
Não no que eu quero.
Irak Ulusal Muhafızları'na sorgucu olarak katıldığımda ihtiyacım olan her şeye sahiptim.
Quando entrei para a Guarda Nacional Iraquiana como interrogador, tinha tudo o que precisava.
Tam da ihtiyacım olan şey bu.
- Exactamente do que preciso.
Evet, gerçekten ihtiyacım olan 15 Dolar için.
- Que me fazem falta.
Benim ihtiyacım olan şeyi söyledin.
- Disseste "farei o necessário".
Tek ihtiyacım olan giriş şifresi tünellerde farelerim var.
Só preciso dos códigos de entrada. Conheço um dos tipos do túnel. Só confiam em Scarbacks.
İhtiyacım olan her şeye sahibim.
Tenho tudo aquilo que preciso.
İhtiyacım olan zamanı onun büyümesiyle harcadım.
Passei tempo suficiente com ela enquanto crescia.
Daha da iyisi, ihtiyacımız olan güzel bir içki içmek.
Melhor ainda, o que precisamos é de uma bebida adequada.
İhtiyacımız olan onda var mı?
Ele tem o que precisamos?
İhtiyacı olan kimse, alabilirdi tamam mı?
Qualquer um que precisasse dele, não podia tê-lo roubado.
İhtiyacımız olan tek şey bir şişe Applejack.
Só falta uma garrafa de uísque.
İhtiyacın olan her şey hazır mı Efendi Bruce?
Tem tudo o que precisa, menino Bruce?
Umarım ihtiyacın olan şeyi bulursun, dikkatli ol.
" Espero que encontres o que queres. Tem cuidado.
Endişelerinizi anlıyorum ama savaş başlatmak ihtiyacımız olan en son şey.
Entendo as vossas preocupações, mas não precisamos de uma guerra.
İhtiyacım olan itirafı aldım zaten.
Chefe Dooley, queria fazer uma confissão. Já tenho a confissão que preciso.
İhtiyacım olanı alamadım.
Não consegui o que queria.
- İhtiyacınız olan bir şey var mı?
Há... Há alguma coisa de que precise?
Çekirdek ihtiyacımız olan güce yanıt veremiyor.
O reactor não pode continuar com a nossa acção de energia.
İhtiyacım olan tek şey inanç.
Eu só preciso ter fé.
İhtiyacımız olan her şeyi aldık.
Temos tudo o que precisamos.
İhtiyacınız olan her şey tamam mı?
Tem tudo o que precisa?
Etrafımda olan şeylerin mantıklı gelmesine ihtiyacım vardı.
Tinha de dar um sentido ao que aconteceu.
- Bu eşyaları, cumartesi sabahı, tamı tamına ihtiyacın olan miktarda mı aldın?
Comprou isto no sábado de manhã, a quantidade certa, o que precisava?
Yakmak için tek ihtiyacım olan bu.
É só o que preciso para cauterizá-la.
İhtiyacımız olanı aldık.
Temos tudo o que precisamos.
İhtiyacımız olan şey beş kişi daha ve 4 günümüz kaldı.
Precisamos de mais cinco pessoas e só temos quatro dias.
Tek ihtiyacımız olan, saçı eşleştirmek için mini minnacık bir DNA örneği...
Tudo aquilo que precisamos é uma pequena, minúscula amostra de DNA
- İhtiyacın olanı aldın mı John?
- Tens o que precisas, John?
Ona en çok ihtiyacı olan insanlara yardım etmeyecekse bir kahraman ne işe yarar?
De que serve um herói se não ajuda as pessoas que mais precisam dele?
Üç gün boyunca serviste olan bendim çünkü öyle çakmıştı ki doktora ihtiyacım vardı.
Fui eu que fui para reparar, nesses três dias, porque ele foi tão bruto, que precisei de um médico.
Tek ihtiyacımız olan...
Só precisamos...
Onunla beraber teknede olan kişiler hakkında daha fazla bilgiye ihtiyacımız var.
Precisamos de mais informações sobre as pessoas que estavam no barco com ela.
Bana ihtiyacı olan olursa birkaç e-postayla ilgileniyor olacağım.
Estarei a responder aos meus e-mails se alguém precisar de mim.
- İhtiyacım olan kana fazlasıyla sahibim. - Kan kaybı...
- A perda de sangue...
İhtiyacımız olan şeyi aldık. Başka bir şey değil.
Já temos o que viemos buscar, mais nada.
Dürüst olalım asıl ihtiyacın olan para, değil mi?
Já que, sejamos honestos, do que precisas é de dinheiro, não é?
Onu bulalım. Ve DNA'sını alalım. İhtiyacımız olan şey bu!
Se o encontrarmos, recolhemos ADN e é tudo o que precisamos.
Eğer aradığımızı burada bulursak, ikimiz de ihtiyacımız olanı alabiliriz.
Se encontrarmos a biologia aqui, teremos ambos o que queremos.
Biliyorsunuz, ben köpek ya da neyse işte öldürmeye varım, bu eve gidip ihtiyacımız olan şeyi almaya kesinlikle varım, ama cinayet işlemeye kesinlikle yokum.
Sabes, eu... Não estou com disposição para matar um cão, ou algo, e não me apetece nada ir para aquela casa buscar o que precisamos, mas não estou numa de matar alguém.
- Son günlerde hayatımızda olan bitenler yüzünden bir tatile ihtiyacımız var dedim.
- Bem, achei que, com tudo o que se tem passado, na nossa vida, ultimamente, precisávamos de uma pausa.
Kuyu kazmaya başlamaları için bugün Reno'ya bir ekip yollarsak Nevada Çölünü aşmak için ihtiyacımız olan su hazır olur.
Água. Hoje enviámos uma equipa para Reno, para que começassem a escavar poços, e assim teremos toda a água que precisarmos para sobreviver ao deserto do Nevada.
Nicklas'ın, ihtiyacı olan tüm sevgiyi ve bakımı aldığından emin olacağına söz ver.
Promete-me que o Nicklas terá todo o amor e atenção necessários.
İhtiyacım olanı anlıyor o.
Ele sabe aquilo que preciso.