Iki kart translate Portuguese
353 parallel translation
Bana iki kart ver.
- Dê-me duas cartas.
Pekala, Manny, bana iki kart ver
Tudo bem, Manny, dá-me duas cartas.
- Ben de iki kart alıyorum.
Vou consigo. Também quero duas.
Bana iki kart verin.
Dá-me duas cartas.
- Ve bu yolla, Zeyna'ya karşı oynamak için iki kartımız olacak.
E dessa forma teremos duas cartas para jogar contra a Xena.
İlk iki kart dağıtılır.
As 2 primeiras cartas são viradas para baixo.
İki kart seçin.
Dê-me duas cartas.
- O zaman iki maddeyi daha çıkartırız.
- Isso elimina mais duas cláusulas.
- Bu gece nöbetçileri iki katına çıkart, Pat. - Emredersiniz
- Esta noite dobre a guarda, Pat.
İki kart.
Duas.
Evet, ilk konserinden sonraydı iki gül ve bir kart ve sen bana bir teşekkür dahi etmemiştin.
Foi depois de seu primeiro concerto. Duas rosas e uma nota, mas não recebi resposta nem deu obrigado.
İki kart.
Duas cartas.
Yüksek kart, ya iki misli ya hiç.
A carta maior. O dobro ou nada.
- İki kart.
- Duas cartas.
En düşük ele per denir, iki tane aynı kart yani.
A mão mais baixa que podes apanhar é um par. Dois iguais.
İki kart.
Uma...
- İki kart.
- 2 cartas.
- İki kart istiyorum.
- Sou a abrir. - Quero duas cartas.
Sinemalardan birinde ve şehir tiyatrosunda, ona özel iki koltuk bulunurdu. Sonraları çok defa onun kartıyla Şehir Tiyatrosu'na gittim.
Tinha sempre dois lugares num cinema da cidade, o Jater, e sentei-me lá muitas vezes com o cartão dele.
İki kart alacağım.
Eu tomo dois.
- Çıkart. - Bir aydan iki yıla kadar dönmezsem... sen ve Drew gelip beni alırsınız.
Se eu não voltar dentro de dois anos, fala com o Drew e vai buscar-me.
Bir de iki üç ay içinde bot almalarını sağlayan kart için kuyruk var.
E há uma fila mais para as notas... Com as que se conseguem as botas em dois ou três meses.
Kredi kartı hırsızı iki polis öldürüyor. Bu çok saçma.
Dois polícias são mortos por um ladrão de cartões de crédito?
Lonnie, iki yarışanlar kartı getirir misin lütfen?
Lonnie, dá-lhe dois passes, por favor.
KITT, bahsini iki katına çıkarırım, ama tek bir kart çekmen karşılığında.
Olha que estás a dobrar a aposta, mas só tens direito a uma carta.
Her iki Cumartesi'de bir, bu valizleri aşağıya evladının arabasına taşıyor, ve her iki Cumartesi'de bir, tekrar geriye yukarı çıkartıp, açıyor.
Sábado sim, sábado não, vai com as malas até ao carro do filho e sábado sim, sábado não, volta a subir com elas e desfá-las.
Lao Li ve diğerleri yılda iki kez hasadı katırlarla dışarı çıkartırlardı.
Umas quantas vezes por ano, o Lao Li e os outros traziam a colheita em colunas de mulas.
Kötü iş çıkartırsan, hamamböcekleriyle buraya kapatılırsın, iki hafta yemek ve su almadan.
Se não trabalhar bem, fecham-na aqui dentro com as baratas, durante duas semanas, sem água nem comida.
İki kart!
Duas cartas.
Son elde en iyi kartını aldı, üç as ve iki sekizli.
Ele apanhou as melhores cartas da outra mão, três ases e dois oitos.
Kredi kartını kullandığımda yüzüme iki kez bakmadılar.
Não me olharam duas vezes quando utilizei o cartão de crédito.
Bu gece için iki müşteri kartı, yarın için iki müşteri kartı.
Dois contactos para esta noite, dois contactos para amanhã.
Ama hala bu lanet tutuma devam edersen seni gümrüktekilere havale ederiz. Onlar da seni mahkemeye çıkartıp en az iki sene yemeni sağlarlar.
Mas se recusar e continuar a armar-se em boa como até aqui, entregamo-la á Alfândega, leva-a ela a tribunal e com os seus antecedentes, apanha dois anos.
Kayaları iki katına çıkartın!
Subam essas pedras, rápido.
İki kart ver.
Dá-me duas.
- İki yıl önce noel kartı almıştım. Sen?
- Postais de Natal, há dois anos.
İki kart ver.
Dá-me duas cartas.
Herşey dahil iki kişilik fiyat kredi kartıyla çok fazla tutmuyor.
Para duas pessoas, com tudo incluído, nem é nenhuma fortuna com o cartão jovem.
Üçü iki kez tekrarlanan 14 öğenin permütasyonu, sonuç olarak karşımıza 2,421,619,000 olasılık çıkartıyor.
Uma permutação de 15 elementos com três a repetir duas vezes e dois, três vezes, a dar a nós.. ... 4,540,536,000 possibilidades.
Centaur düştüğü zaman, düşmüş omuza doğru bir darbe... iki ön ayakları yerinden çıkartıyor.
Quando o centauro cai, um golpe na parte de trás da perna desloca-lhe as duas patas dianteiras.
Beyaz şarabı çıkart, bir de kovası getir... Dolapta iki bardak soğut, ve bu gece dışarı çık.
Vai buscar o vinho branco ao frigorífico, põe-no num balde de gelo, arrefece 2 copos e tens a noite de folga.
İki yıl çalışmış, sonra işten çıkartılmış.
Serviu dois anos, desmobilização normal.
Onlar da seni mahkemeye çıkartıp en az iki sene yemeni sağlarlar.
2 anos, face ao seu cadastro.
"Ücretini iki misline çıkartıyorum..."
"Dobro o preço."
Barikatı iki katına çıkartıp, sağlamlaştırmalıyız!
Esta barricada tem de ser construída rápido!
Bana ayda iki kere, kredi kartıyla geliyor.
- Devo ter ligado o modo'cabra'.
Çıkışlarda adamları iki katına çıkart.
Dobrem os homens que estão lá.
İki katına çıkartıyorum.
E dobro a tapada.
- "İki kart"
- Duas cartas.
Bu iki doğum kartı... sahip olacağınız iki müridin.
"Quando Vento e Nuvem se juntarem, o Peixe com Escamas Douradas torna-se um Dragão"
İki kere boşandım, bir kere de evden çıkartıldım.
Vou ser divorciado duas vezes e fui despejado.