English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ I ] / Iki kız

Iki kız translate Portuguese

3,666 parallel translation
Hayatımdaki iki kız iyi geçinmeye başıyorlar.
As minhas duas raparigas a darem-se bem.
Hayır, iki kız kardeş.
Não, duas irmãs.
Them Apples Applesauce sahibi iki kız ve etiketti kızlar Jessica Pearson ve Brooke Guminski.
A Them Apples pertence às raparigas que estão no rótulo, Jessica Pearson e Brooke Guminski.
32 yaşındaki Britta Kagen beş ve üç yaşlarında iki kız annesiydi ve kariyerine burada, BNC'de başlamıştı.
Britta Kagen tinha 32 anos. Tinha duas filhas, uma de 5 e outra de 3 anos. Começou a carreira aqui na BNC.
- Sokaktan rastgele iki kız kaçırmak mı?
Escolheram aleatoriamente duas meninas?
Görüyorum ki iki kez aşık oluyorsun bir çocuk, iki kızın var.
Vejo... apaixonares-te duas vezes... um filho, duas filhas.
- Bal gibi de bilir. Çöpten meyveli kek yiyen dükkanlarından atılmış iki kız olacağız.
Isto é onde você diz a alguém que a mudança de sexo parece aceitável
O iki kızı almayı mı planlıyordun?
Estavas a planear raptar meninas?
10 yaşında bir çocuğun IQ'suna sahip birinin gündüz vakti iki kızı kaçırmasına ve ortadan kaybolmalarını sağlamasına imkân yok.
É impossível alguém com um QI de alguém com 10 anos raptar duas raparigas em plena luz do dia e depois... As faça desaparecer de alguma forma.
Kız arkadaşı iki saat önce kayıp olduğunu bildirdi.
A namorada reportou o seu desaparecimento há 2 horas.
Dış kasabada, dış dünyayla bağlantımız kesilmiş bir halde, bizi öldürmeye çalışan iki mafya ile kaldık.
Presos nos subúrbios, com mafiosos a tentar matar-nos e sem contacto com o mundo exterior.
İki içki alıp geleceğim ve bardaki kızılın meme uçlarının boyutuyla rengini tahmin edeceğim. Büyük ve siyah meme uçları.
vou buscar duas bebidas para nós, volto e comento sobre o tamanho e cor dos mamilos daquela ruiva que está no bar, com os grandes, escuros mamilos.
- Dediklerini dinliyoruz şimdilik. - Cüzdandaki kız da iki numara mı?
- E a rapariga da carteira é a segunda?
Çünkü iki hafta geçmesine rağmen Lily'nin kıyafetlerine ulaşabilmek için hâlâ spatula kullanırız diye korkmuştum.
Porque receava que duas semanas depois... ainda tivéssemos de usar uma espátula para chegar à roupa da Lily.
Küçük boy, yağsız ve yüzde iki yağlı karışık sütlü ekstra sıcak, kremalı, dört ölçek kafeinli kafeinsiz karışık latte.
Cheio, meio-magro, 2 %, muito quente... e com natas.
İki kız son üç düğmeli yelek için güreşiyor.
Duas raparigas estão a brigar pelo colete de três botões.
İki kızı senin hakkında konuşurken duydum. Beyaz elbisenle ıslanmanı...
Eu ouvi duas raparigas a falar de ti no teu vestido branco, molhado.
Bugün ahlaksız yaşlı bir adam iki kez kıçımı elledi.
Um velho tarado apalpou-me o rabo duas vezes.
Hayır, iki saat sonra buluşacağız diye anlaştık.
Submundo. Não, planeámos encontrarmo-nos lá daqui a duas horas.
De Chirico'nun Kızıl Kule tablosundan iki adım uzaktaydım.
Estive perto da Torre Vermelha de De Chirico.
İki sabit fikirli kızı var. Biri bana çok yavaş şekilde ısınıyor.
Ele tem duas filhas bastante críticas, e uma dela anda a queimar-me como se fosse a Idade do Gelo.
İki kız, yarım milyon.
Duas miúdas. Meio milhão.
İki sene önceki ameliyattan kalan adhezyonları olduğu için açık ameliyat yapmak zorundayız.
Tem de ser procedimento aberto por ele ter aderências de uma operação feita há alguns anos.
Yetişkin bir erkek olarak aşağılardaki kız çerezleri hakkında bir iki soru sormak istiyorum.
- Como homem adulto, quero fazer algumas perguntas sobre a bolacha das mulheres. - Frasco!
Sabah uyandığımda iki tane polis kapımı çaldı ve gece 2 de kırmızı ışıkta geçtiğimi söyledi. Bir kadının arabasına çarpıp, onu hastanelik etmişim.
Quando acordei de manhã tinha dois polícias a bater à porta e a dizer que tinha passado um semáforo vermelho às duas da manhã e batido no carro duma senhora, enviando-a para o Hospital.
Şimdi arılar bir günde yaklaşık olarak dört kez yiyecek arar, böylece bu yuvadan belki iki mil uzağa yayılacağız.
As vespas alimentam-se, aproximadamente, quatro vezes por dia... afastando-se uma distância de cerca de três quilómetros do ninho.
Ancak eğer Tanrı'nın isteği bu savaşın esirin iki yüz elli yıllık karşılıksız gayretinin üst üste yığdığı bütün zenginlik tükenip gidinceye,
Todavia, se fôr vontade de Deus que continue... até que se dissipe toda a riqueza criada pelo trabalho dos escravos... ao longo de duzentos e cinquenta anos, de labuta não compensada,
Kırmızı Bir'den Kırmızı İki'ye, cevap ver.
Red 1 chama Red 2, responde.
Önceleri aynı kız için rekabet eden iki yakın arkadaştık sadece ama yaşlandıkça durum karmaşık bir hâl aldı.
Primeiro, era apenas os dois melhores amigos competindo pela mesma miúda, mas à medida que ficávamos mais velhos, ficou um pouco mais complicado.
Sadık Hizmetkar, İki Kafalı Köpek, Deniz Kızı...
The Trusty Servant, The Two Headed Dog, The Mermaid, The Beehive,
Bu serüvenimize "İlk Postane" den başlayıp daha sonra Eski Dost, Meşhur Horoz, Bağlı Kollar İyi Yoldaşlar, Sadık Hizmetkâr, İki Başlı Köpek, Deniz Kızı Arı Kovanı, Kral'ın Başı, Duvardaki Delik ile devam edeceğiz.
Começando com uma jarra inaugural em The First Post, seguindo para o The Old Familiar, The Famous Cock, The Cross Hands The Good Companions, The Trusty Servant, The Two Headed Dog, The Mermaid, The Beehive, The King's Head e The Hole in the Wall para uma medida do mesmo.
Ailesiyle birlikte Normandiya'ya taşındığında kız iki hafta gecikmişti.
Teve duas semanas de atraso, quando os pais emigraram para a Normandia.
İki sarışın, ortada da kızıl.
Duas loiras e uma ruiva no meio.
Şuradaki masada oturuyorlar işte, iki sarışın... -... ortada da kızıl.
Sentadas naquela mesa estão duas loiras e uma ruiva no meio.
biri mavi de, biri de kırmızıda, iki demet zıt yönlerde hareket ediyor.
Dois feixes, um a azul, o outro a vermelho. cada um a circular em direções opostas.
Dedektif, o iki küçük kız kurallarınız her neyse onları hiçe sayıp o orospu çocuğunu içeride tutmanıza değer. - Dedektif.
Detective,
Polisin söylediğine göre iki kayıp kızın soruşturmasında şüpheli bir kişi bulunuyor.
E esta é a pessoa que a polícia aponta, na investigação das duas meninas desaparecidas.
Bu da onun oyuncak bebeği. Yalnız uyumaktan korktuğu için iki yaşındayken almıştık.
Este é o ursinho que lhe demos quando ela fez dois anos porque tinha medo de dormir sozinha.
İki kızı odamdan çığlıklarla koşarak ilk gönderişim değil.
Não é a primeira vez que faço duas miúdas fugirem aos gritos.
İki kız.
Duas senhoras.
Sizi iki saatten kısa bir sürede oradan çıkaracağız.
Extraímo-lo dai em menos de duas horas.
Ve iki gün sonra... bu kız kendi kız kardeşini öldürüyor.
Dois dias depois, essa rapariga matou a própria irmã.
Bak ne diyeceğim, burada iki üç hemşire kız var bahse girerim, iyileşir iyileşmez bir tanesini.
Vou-te dizer o seguinte, eles têm duas, três enfermeiras aqui, e aposto, posso estar tão bom como era, pelo menos uma vez.
İki tane harika, harika kız yetiştirmişsiniz.
Tem duas incríveis, incríveis filhas.
Gerçekseniz, iki hafta içinde seçeceğimiz bankaya 10 milyon dolar yatırırsınız yoksa şeyh küçük düşmekle kalmaz Florida'daki dostlarımıza büyük saygısızlık olur.
Se é a valer, deposita $ 10 milhões num banco à nossa escolha nas próximas duas semanas. Senão, não será apenas o xeque a sentir-se insultado, mas os nossos amigos na Florida sentir-se-ão muito desrespeitados.
İki yıldır birlikte yaşadığım kız.
A mulher com quem eu morava nos últimos dois anos.
Daha iki yaşındayken kızıl hastalığından öldü.
Morreu com escarlatina, tinha dois anos.
Sizin gibi iki ateşli kız, ben eskort servisi istemediğim sürece bu mahallede dolaşmamalı.
Não é normal que duas beldades como vocês passeiem por estas bandas, a não ser que tenha contratado o serviço de Acompanhantes.
Karın ve o iki güzel kızın senin gibi aldatan bir şerefsiz yüzünden acı çekmeyecekler.
E a tua mulher e as tuas duas filhas lindas não serão traumatizadas por um traidor de merda como tu.
Bunları demişken Salı günleri bowling için yine bir araya gelmek isterim ve iki haftada bir Pazar günü hoyratlık yaparız.
Tendo dito isto, gostaria de continuar a ver-vos às terças para jogar bowling, e aos sábados alternados para nos divertirmos.
İki kız, üç adam.
Duas mulheres, três homens.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]