Insan mı translate Portuguese
10,164 parallel translation
Elliot bir insan mı?
O Elliot é uma pessoa?
Onlar insan mı?
São humanos?
Ama bir insan olarak pişmanlıklarım var.
Mas como homem, eu lamento.
- Ben bir bilim insanıyım.
Sou cientista.
İnsan yapımı o.
É artificial.
Nasıl insan yapımı?
Artificial, como?
Sanal haller, insan yapımı haller.
Estados artificiais, feitos pelo homem.
Eğer insan yapımı iseler, burada yapıldılar.
Se forem artificiais, foram feitos aqui.
İğrenç bir insanım.
Sou nojenta.
Ne zaman hayatımızda iyi bir şey olsa bu sefil insan müsveddesi keyfimizin içine eder.
Sempre que a nossa vida está boa, esta miserável estraga tudo.
Silah taşımıyor diye ona onca şeyi söyledikten sonra silah taşımadığı sürece asla yanımda yer alamayacağını söyledikten sonra uzun vadede gelmiş geçmiş en cesur insan olduğunu öğrendim.
Capitão Jack Glover Apesar de lhe ter dito aquelas coisas a respeito de levar uma espingarda, que nunca estaria ao meu lado sem uma espingarda... Mas, mais tarde, descobri que ele era uma das pessoas mais corajosas do mundo.
Bir tv yıldızını canlı yayında, milyonlarca insanın gözü önünde vuralım mı diyorsun?
Está a propor-me que abata um apresentador de televisão em directo, frente a milhões de espectadores?
Anladığımız kadarıyla insan bedenini ele geçirip hareketlerini kontrol edebiliyorlar.
Parece que têm a habilidade de habitar hospedeiros humanos, e controlar as suas acções.
Yaşanılan tüm bu olaylar insan olduğumu hatırlattı sanırım.
Da maneira como tudo aconteceu, penso que me fez sentir mais... Humano.
- Ben insanım.
Sou humano.
Benim ihtiyaçlarım baktığım insanın ihtiyaçlarıyla eşittir.
As minhas necessidades são iguais às da pessoa de quem cuido.
Sen insan duygularıyla oynayan bir insansın. Ve seninle bir daha konuşmayacağım.
És uma manipuladora de sentimentos humanos e não quero voltar a falar contigo, nunca mais.
Ben insanım.
Sou humana.
Bilmiyorum, yine "insan" sembolü sanırım ama sonunda bir kıvrım var.
Não sei, acho que é outra vez o símbolo para "humano". Mas com uma curvatura no final.
Uydularım, dünya yüzeyinde 4.472 insan kaldığını gösteriyor.
Os meus satélites mostram que restam 4.472 humanos à face da terra.
Ben Umbrella Şirketi'ne hizmet için yaratıldım fakat aynı zamanda insan hayatına değer verecek şekilde.
Eu fui criada para servir a Umbrella Corporation, mas também fui programada para dar valor à vida humana.
- O insan bile değil, adamım.
- Nem é humana, meu.
Dünyadaki altı milyar insan beni yüreklendiriyor ama çoğu bunu neden yaptığımı merak ediyor.
Seis mil milhões de pessoas na Terra aplaudem-me, mas a maioria pergunta-se porque faço isto.
Eşitsizlik, savaş, doğal afetler, insan yapımı felaketler.
Desigualdade, guerra, desastres naturais, desastres do homem.
Tanrım, buhar insanın bütün deliklerini iyice açıyor.
Céus, as saunas abrem mesmo os poros, não é?
İnsan düğün öncesi hayatında ilk defa ekstazi alır mı hiç?
Por que tomastes ecstasy pela primeira vez na véspera do teu casamento?
Bu gece karşınızda hiç yapamayacağımı düşündüğüm bir şeyi yapıyor iki yüz kişiden fazla insanın önünde kızımı büyütürken hep yanımda olan benim için ve pek çok insan için büyük değere sahip birini bir kadını takdim ediyorum.
Estou perante si esta noite, a fazer uma coisa que achei que não conseguia fazer. Falar para um público de 200 pessoas, apresentar uma mulher que significou tanto para mim e para tantos outros e criei uma filha de que tenho tanto orgulho.
Dünyadaki en güçlü insanın tartışmaların hedefinde olması o kadar şaşırtıcı mı?
É realmente surpreendente que o homem mais poderoso do mundo... deva ser uma figura de controvérsia?
Beni yarım insan haline soktu.
Ele tornou-me meio homem.
Onda tüm insan ırkını yok edecek güç var ve düşmanımız olduğuna % 1 bile ihtimal veriyorsak buna kesin gözüyle bakmalıyız.
Ele tem poder para exterminar toda a raça humana... e, se acreditarmos que há 1 % de hipótese de ele ser nosso inimigo... temos de presumir que é uma certeza absoluta.
Çoğu insan nakit ödeme yapıyor bu yüzden kasa tamamen dolu olacak ve benim çok iyi bir çıkış planım var.
A maioria das pessoas paga em dinheiro, por isso a caixa registadora deve estar completamente cheia, e já tenho um bom plano de saída.
Söylemezsem olmaz Alan, Schwinn işini Çin'e götürdüğünde burada 900 insan işsiz kalmıştı kendi adıma devamının geleceğini anlamıştım.
Tenho que dizer, Alan, quando levaste a Schwinn para a China... e despediram 900 pessoas da nossa terra natal... pude imaginar o que se seguia.
Para manyağı, hırs delisi bir CEO olsan anlarım, çıkarları için insan böyle bir şey yapılabilir.
Faz sentido se fores a merda de um executivo sedento de sangue... que teima em sugar a economia para o seu próprio proveito.
- Bu belirtileri anksiyete krizi dediğimiz bir psikolojik durumun insanı psikolojik kırılmaya götüren bir sürecin işaretçileridir yolculuktan dolayı yaşadığınız jet lagin bu duruma pek bir yararı olmamış sanırım.
Esses sintomas são geralmente indicadores... daquilo a que chamámos um ataque de ansiedade... que normalmente leva a um colapso fisico... e com o seu jet lag e tenho a certeza que isto tambem não ajudou.
İnsan deneylerinden 5 yıl uzaktayım daha.
Estou a 5 anos de distância para testes em humanos.
Affınıza sığınarak, insan doğasına bakalım, diyorum.
Com o devido respeito, vamos analisar as reacçoes das pessoas.
Onların hepsini okuyan tek insanım ben.
Sou a única pessoa que leu todos eles.
- Sanırım bir insan yavrusu.
Acho que é uma cria de homem.
Bırak da insan yavrusunun da insan olacağını sana hatırlatayım ve insan yasaktır!
Deixem-me lembrá-los : A cria de homem tornar-se-á num homem. E homens são proibidos!
- Bagheera insan tanıdığım yok.
Bagueera, não conheço homens.
- Kalamam. İnsan köyüne gitmek zorundayım.
- Não posso, tenho de ir à vila dos homens.
- İnsan yavrusuyum da ondan, tamam mı?
Porque sou uma cria de homem.
Numaraların olması için ne yapmam gerekiyorsa yaparım ve senin için de eğlenceli olmazsa eğer seni insan köyüne bizzat kendim götürürüm.
Farei tudo para que possas usar os teus truques. E se não for divertido para ti, eu mesmo levo-te até à vila dos homens.
# Şimdi bu sana saçma gelmiş olacak, işte benim kocaayak # # Hiç hayal etmezdim insan yavrusuyla takım olmak isteyeceğimi #
Podes achar maluqueira que eu, um gigantopitecus tem o sonho desde criança de ser humano
Ben ve insan yavrusu arasında kalmak mı istiyorsunuz?
Querem fazer o vosso espectáculo entre mim e a cria?
Fakat orada öylece oturup New York'tan muhtemel ayrılık planları yaptığım sırada karşıma bu gizemli, tuhaf, keskin zekalı insan çıkıverdi. - Evet.
Agora, eu sei, soa completamente louco, mas eu tinha acabado de me sentar, a pensar como, provavelmente, tinha de deixar, Nova York, aparecendo este enigmático, estranho, ser humano brilhante.
Daha çok çalıyorum gitarımı Evet, hayat öldürüyor insanı
Divirto-me ainda mais A vida mata
Ben çapkın değilim, gerçekten ama bu adam kadınlar konusunda tanıdığım en berbat insan.
Eu não sou um mulherengo, acreditem, mas ele é o homem que menos jeito tem com mulheres que eu conheço.
Değişmem Daha iyi bir insan olmam lazım
Então tenho de me transformar Ser um homem melhor
- Ben sadece bir insanım.
Eu sou apenas humano.
Milyonlarca insan gazetelerinizi okuyor ve bu tehlikeden haberdar olmaları lazım.
Milhões de pessoas lêem os seus jornais e têm de ser informadas sobre o perigo.