Içi translate Portuguese
4,731 parallel translation
Şüphelendiğiniz gibi. Joey'nin kafa içi anevrizmasından dolayı bir iç kanaması var.
Como suspeitava... o Joey tem uma hemorragia de um pequeno aneurisma cerebral.
Tekrar başlamadan önce ona damar içi tıkama yapabilirim.
Posso facilmente embolizá-lo antes que volte a sangrar.
Sende içi kurumuş dürüm gibisin ama ben seni yargılamıyorum.
E tu és uma velha ressequida, mas eu não julgo.
Aile içi kavgalardan nefret ediyorum, sen? Evet, ben de.
Odeio disputas domésticas, e você?
Içi boş olmalı.
Devia estar vazia por dentro.
Ülke içi mi ülke dışı mı sence?
Estrangeiro ou doméstico?
Ta kendisi. Sizin içi ne yapabilirim Bayan...
O que posso fazer por si...
Yiyebildiğin kadar patates içi mi?
A maior abundância de casca de batatas que conseguires comer?
Avuç içi çizgilerinde yani.
Há padrões, sabe?
Seni görünce insanın içi açılıyor.
Bons olhos te vejam.
Uçağın içi çok soğuk ve erkekler hep seni süzüyor.
Faz tanto frio no avião e os homens olham fixamente para nós.
Bunun içi Flett Foxex ve onun gibi şeylerle dolu.
Está cheio de cenas dos Fleet Foxes.
Babana müsamaha ederdi ama senin asıldığını görmeden içi rahat etmez. Bugün hiçbir şey öğrenmedin mi sen?
Ele tolerou o teu pai, mas ele não será feliz até te ver falhar.
Haklıydın yakışıklı ama içi boş biri.
Tens razão, é giro, mas é azedo por dentro.
Komutan beni ne istediğini öğrenmek içi yolladı.
O Comandante enviou-me para saber o que queres.
O aramayı yaptığın içi çok sağ ol.
Obrigado por teres feito essa chamada.
Tüm kalkış ve inişler, o gün hangi Allah'ın ülkesiyle savaştaysak o ülkenin içi ve çevresinde gerçekleşiyor.
Todos os levantamentos e aterragens, ocorrem... Onde quer que Deus disser, onde й que temos guerra nesse dia.
Aile içi şiddete karşı sığınma evlerinin yönetim kurulunda görevli biri.
É um administrador num abrigo contra a violência doméstica.
Aile içi olaylar beni kusturuyor.
As famílias fazem-me vomitar.
Daha önce aile içi şiddet olayı olmuş mu?
Algum incidente de violência doméstica envolvendo o pai?
Aile içi cinayetler genellikle ya mesleki başarısızlık ya da eşinden intikam alma isteği yüzünden olur.
Quem destrói completamente uma família, é sempre sobre o seu falhanço ou vingança do cônjuge.
Kanı için bir damar içi filtresi.
- O que é a Centopeia? - Um filtro intravenoso para sangue.
Müdür Fury'nin içi rahat etti.
O diretor Fury está muito aliviado.
Bugünkü veli toplantısında o içi geçmiş okulun tozunu attıracağım.
Hoje vou arrasar à velha guarda no dia da escola aberta aos pais.
İçi taşla dolu bir çanta için bayağı yol gittik.
Muito trabalho para algumas pedras.
Güçlü olduğu noktaları biliyorum, gururlu olduğunu biliyorum evini de avucumun içi gibi biliyorum.
Conheço a sua força, conheço o seu orgulho, e conheço a sua casa, cada canto dela.
Mısırlı asiller, İnka'lar, amına koyayım ; Kral Arthur bile aile içi takılıyordu.
Realeza egipcia, os Incas, Rei Arthur, todos mantinham em familia.
- Götlerin içi, küçük apartman daireleri gibi mi?
Os rabos são como apartamentos?
Evimize daha yakın haberlere göre başkanlık adayı Moira Queen, şehir içi okul sonrası yüzme programlarını tekrar hayata geçirmek için ilk adımları attı.
A nível nacional, a candidata à presidência da câmara, Moira Queen, quer reativar os programas de natação depois da escola.
Seni avucumun içi gibi tanıyorum.
Sei do que gostas, como sei o meu nome.
Işıklar yanıkken evlerinin içi görülebiliyor.
É possível ver o interior da casa deles, à noite, quando as luzes estão ligadas.
Vücudunun nasıl tepki verdiğini görmek için deri içi bir test.
Só um teste intradermal para ver como o teu corpo responde. Sim, se o meu braço cair, vamos saber.
Güzel, o zaman eğlenmeniz benim içi sıkıntı değil.
Então, não me importo.
Şu anda veya daha önce damar içi ilaç kullandınız mı? Kaç kişiyle cinsel birliktelik yaşadınız?
Consome ou já consumiu drogas de administração intravenosa?
Sistem içi kontrolden uçuncu seviye ihlal bildirimi aliyorum.
- Violação nível 3 no NIC de entrada.
-... hepimizin içi acıyor.
- Estamos todos em sofrimento.
Tehditlerinizin içi boş, doktor.
Como vê, doutor, as suas ameaças são em vão.
LONDRA Bunların içi dolu mu?
Estão ocupados?
Bu bir "dölyatağı içi aleti", ya da DİA.
Isto é um dispositivo intrauterino ou DIU.
Yarın senin evine içi giysi ve tuvalet malzemesi dolu birkaç çanta atarım, oldu mu?
Vou deixar uma trouxa, com roupas e acessórios na tua casa amanhã, está bem?
Connor burada geçiş işlerini o hallediyor ve biz de, Cacuzza'nın aile içi meselesiyle ilgileniyoruz.
O Connor está cá a tratar da transição, e nós solucionámos o problema familiar interno do Cacuzza.
Lakin, işin aslı onun da içi seninki gibi cız ediyor.
Mas, a verdade é que, ele sente a mesma angústia que tu.
Hafızanda içi boş bir bambu gibi olmaya alıştım.
Eu costumava chorar como um bambu oco em sua memória.
- Canımın içi!
Meu anjo!
Canımın içi! Canımın içi!
Meu anjo!
Kulağımın içi yağmur ormanları gibi.
Parece uma floresta tropical aí.
Beni tutuklayan adam, Dedektif Bob Cooper haplarımı buldu ve bana iyi malları, damar içi mallarını gösterdi.
O homem que me prendeu, o Detective Bob Cooper, encontrou os meus comprimidos e, então, apresentou-me às coisas boas, as "coisas" injectáveis!
İçi boya dolu sahte mermi.
Balas cheias de tinta.
İçi tamamen zehirli maddelerden.
É completamente tóxico.
İçi boş bir şey var.
Mas há algo de... oco... nisso.
İçi çok sıcaktı.
É estranhamente quente.
için 166
içinde 110
içine 18
içiniz rahat olsun 22
için rahat olsun 32
içiyorsun 16
içiyorum 28
içinde ne var 103
içiyor 24
içimde 57
içinde 110
içine 18
içiniz rahat olsun 22
için rahat olsun 32
içiyorsun 16
içiyorum 28
içinde ne var 103
içiyor 24
içimde 57