English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ K ] / Kahvaltı mı

Kahvaltı mı translate Portuguese

2,413 parallel translation
"Efendim, önce ne yapmak istersiniz? Kahvaltı mı yoksa tuvalet mi?"
"O que quer primeiro : o pequeno almoço ou ir à casa de banho?"
Gerçek kahvaltı mısır gevreği ile olur meyveli buzlarla değil.
Cereais são pequeno-almoço, gelados não.
Kahvaltı mı?
Pequeno almoço?
Dondurmayla kahvaltı mı?
Gelado ao pequeno-almoço?
- Güçlü bir kahvaltı mı ettin? - Hayır.
- Tomaste um bom pequeno-almoço?
Kahvaltı yapacak mısın? Yoğurt var.
Queres tomar o pequeno-almoço?
Söyleyin yoksa kahvaltı zamanı mı geldi?
Então, é outra vez hora do pequeno-almoço? Almoço? Jantar?
Güzel bir kahvaltı yaptın mı?
Tomas-te um bom pequeno almoço?
Kahvaltı spesiyalinden alacağım.
Quero o pequeno-almoço especial, está bem?
Üstelik kahvaltımı da yiyorsun.
Além de comer o meu pequeno-almoço?
Ve kahvaltımı yememenizi.
E comer o meu pequeno-almoço.
Seninle ve çocuklarla evde geçirdiğim günlerde sırf kahvaltı ederken bile hayatımda hiç o kadar mutlu olmamış ve korkmamıştım.
Os momentos contigo e com as crianças, em casa a tomar o pequeno-almoço... apenas isso... Nunca me senti tão feliz.
Sessiz sakin kahvaltımı bitirebilir miyim?
Posso tomar o pequeno-almoço em paz?
Kahvaltı bile ısmarlarım.
Até te pago o pequeno-almoço.
Kahvaltı yerine bir sigara yaktım...
E a fumar um cigarro Ao pequeno-almoço
Kahvaltı için vaktin var mı?
Tens tempo para o pequeno-almoço?
Sonra kahvaltı için aşağı inmeye başladım ve bana hiçbir şey söylemeyip sadece okula götürdü.
Passado um tempo, comecei a descer para o pequeno-almoço e ele não me dirigia uma palavra. Só me levava à escola.
Kahvaltı hazırladım.
Fiz o pequeno-almoço.
Kahvaltını bitir tatlım.
Acabe o seu pequeno almoço, madame.
Oturalım da kahvaltımızı edelim hadi.
Vamos só... sentar e tomar o pequeno-almoço.
İşte bu yüzden, kahvaltıda dondurma yemek de dahil bunun her adımında yanında olacağım.
Por isso vou estar contigo, cada passo do percurso, Incluindo gelados No pequeno almoço.
İlk olarak taze mısır gevreği yanında kırmızı biber soslu egzotik kahvaltılıklar hazırladım.
Para primeiro prato, lasquei algumas maçarocas de milho novo, com um acompanhamento sortido de carnes frias exóticas numa redução de molho de chili.
Kahvaltı için sağ ol tatlım. Gitmem gerekiyor.
Obrigado pelo pequeno-almoço, querida, tenho de ir.
Dur da bir kahvaltı falan hazırlayayım bari.
Ao menos, deixa-me fazer-te o pequeno-almoço.
Kahvaltı ısmarlayacağım dediğinde... Teşekkürler.
Quando disse que ia comprar café da manhã...
Acıkmıştım. Aklıma gelmişken, buralarda bir kız kahvaltı için ne yapması gerekir?
Por falar nisso, o que é que uma rapariga precisa para ganhar um pequeno almoço?
Kahvaltınız hazır hanımım.
O seu pequeno-almoço está servido, minha senhora.
Benim evimde olsaydık senin için kahvaltıda Meksika'chilaquiles'i yapardım hem de yatağa servis ederdim.
Sabe, se estivéssemos na minha casa, preparava-te chilaquiles para o pequeno-almoço...
Tamam o zaman hazır olunca kahvaltımı yatağa getirirsin.
Vou tomar café na cama quando estiver pronto.
Umarım kahvaltı da hazırlamıştır.
Onde?
Babacığım, kahvaltı etmeye çıkabilir miyiz?
Papai, podemos ir tomar café da manhã?
- Kahvaltı ısmarlayayım mı?
- Pago-te o pequeno-almoço.
Pekala, Brian'ın yeni kitabını kutlamak için çok özel bir kahvaltı hazırladım.
Ok, pessoal, fiz um pequeno almoço especial para celebrar o lançamento do livro do Brian.
Her sabah ona kahvaltı hazırladım.
Faço-lhe o pequeno-almoço.
- Hani kahvaltım?
- Onde está o meu pequeno-almoço?
Her neyse, kahvaltı edecektim ama bir dakikayla kaçırdığım için edemedim.
Seja como for, parei para tomar o pequeno-almoço mas não me serviam por ter passado um minuto da hora.
Pekala Edison bugün kahvaltıda ne yapacağız bakalım?
Edison! - O que queres para pequeno-almoço?
Kahvaltı getirdim. Umarım...
Trouxe-te o pequeno-almoço.
Sanırım kahvaltıda tuhaf bir yaratık yiyeceğiz.
Parece que vamos ter pezinhos encaracolados - de esquizóide ao pequeno-almoço.
Sana kahvaltı hazırlamamı mı istiyorsun?
Queres que te faça o pequeno-almoço?
- Birlikte kahvaltı yapalım mı?
Queres tomar o pequeno-almoço comigo?
Şehrin güneyinde, evsizlere ait bir barınakta, gönüllü bakıcıydım. Muhtemelen orada kalırım. Kahvaltıda onlara çorba yaparım.
Sou voluntário num lar de sem abrigos, na zona sul da cidade e provavelmente vou ficar lá e ajudo na cozinha, de manhã.
Kahvaltı için süt almaya çıktım.
- Anda à procura de uma loja? - Sim.
Kahvaltı hazırlamaya mı çalışıyordun?
Estavas a tentar fazer o pequeno-almoço?
Bugün kahvaltımı etmedim, göz kulak olsan iyi edersin.
Ainda não tomei o pequeno almoço, pelo que recomendo-lhe que se ponha a pau.
Her neyse, Elinor seni ve Vi'yi uzun zamandır pazar kahvaltısına çağırmadığımızı söylüyordu.
De qualquer maneira, Elinor estava a dizer não te tínhamos a ti e à Vi ao pequeno-almoço do domingo já há algum tempo.
ve sabah uyandığında - Tahmin edeceğiniz gibi Ona kahvaltı hazırlamıştım.
E quando despertamos de manhã... suponho que sabem o que preparei para o pequeno almoço.
Sen kahvaltıda bira mı içiyorsun?
Bebeste cerveja ao pequeno-almoço?
Bizim oralarda iştahımızı açmak için kahvaltıdan önce adam öldürürüz.
Lá do lugar de onde venho, matamos homens antes do pequeno-almoço, só para abrir o apetite.
Söyle bakalım... -... kahvaltı yapmak ister misin? - Hayır, teşekkürler efendim.
Então... queres tomar o pequeno almoço?
Peki ya ben? Kahvaltı yapalım. Evin durumuyla ilgili konuşuruz.
E se fôssemos tomar o pequeno-almoço e falássemos sobre a casa?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]