Kanıt mı translate Portuguese
4,021 parallel translation
Ressamın arkadaşıyla alakalı bir kanıt mı buldun? Cerrah ve hekimdim, evet.
Era um cirurgião e médico, sim.
Biri kanıt mı topluyor?
Alguém está a criar um caso?
Brandon'ı benden uzak tutmak için kanıt mı topluyorsun?
Tu estás a influenciar o Brandon contra mim?
- Kanıt mı?
- Prova?
Yani, cerrahi kanıtımız var. 18 ile 24 yıl arası tahminlerimizi destekliyor.
Bem, temos provas cruciais que colocam a idade dos restos entre os 18 e os 24 anos.
Peki, kalıntılarla birlikte... Eksiksiz kanıtımız var. Muazzam iskelet travması ve kronik istismar.
Mesmo com vestígios parciais, temos a prova definitiva do enorme trauma esquelético e abuso crónico.
Kullanılabilir bir kanıt bırakmayacağım fakat o bir şeyler buldu.
Não deixarei indícios utilizáveis, mas ela encontrou uma coisa.
Ve akıl hastalıklarının tedavi edilebilir olduğunun kanıtıyım.
E sou a prova de que as doenças mentais são tratáveis.
Kanıtım yok.
Não tenho nenhuma prova.
Bunda fark var, bana kanıt lazım.
Há uma diferença. Preciso de provas.
Kanıtın var mı?
Tem alguma prova?
Atalarımın bu kaleyi ziyaret ettiğine dair hiç kanıtım yok ama faaliyet alanına dahil olduğu için bu koridorlarda yürümüş olması mümkün.
Que estranho. Não tinha provas de que o meu antepassado esteve neste castelo, mas estava dentro da área de operações dele, então... é possível que ele tenha andado por estes corredores.
Daha çok kanıt görmeye hazır mısın?
Estás pronto para ver mais provas?
O benim tek kanıtım.
E a minha única prova.
Bunu bir kanıt torbasına koymamızın sakıncası var mı?
Vamos ter que arranjar um saco de provas para isto?
Size bir şeyi açıklayayım burada güvenlik ihlali olduğuna dair hiç kanıtınız yok.
agentes. Não existem provas nenhumas que exista violação de segurança.
Bununla baş edeceğimiz bir kanıtınız var mı?
Tem provas de que está habitada? Provas concretas?
Patron, polislerine ya da savcıların bir hata yaptığına dair herhangi bir kanıt var mı? Hayır, yok.
- Chefe... existe algum indício de que os polícias ou os procuradores tenham cometido algum erro?
- Bize kanıt lazım!
Faltam as provas.
Kanıt kurcalamaktan ve bir suç örgütünün cinayetine yardım etmekten suçlusunuz.
Está preso por falsificação de provas e por cumplicidade com uma empresa criminosa. Não pode prender-me.
Son etkileşimimiz de arkadaş olmadığımızın kanıtı oldu.
A nossa última interacção provou que não somos amigos, certamente.
Kanıtım var.
Tenho provas.
Sağlam kanıtım var, Liv.
Tenho provas concretas, Liv.
Sanırım bunu başsavcı yerine bana anlatıyor olmanızın sebebi elinizde bu konuda da bir kanıt olmaması.
Como estão a dizer-me isso e não disseram ao General, acredito que não haja provas.
Eğer tıbbı yardım almaz ve bir bu kadar daha kan kaybederse, bu onun sonu olur.
Se perder outro litro de sangue sem cuidados médicos, estará acabada.
Eve gitmem ve Jack'le bizim aramızda bağlantı kurabilecek herhangi bir kanıtı ortadan kaldırmam lazım. Hayır.
Não.
İşte bu yaşlandığımızın kanıtı.
Bom, essa é a prova que envelhecemos.
Bir kişiden aynı anda birden çok kişiye kan dağıtımı yapabilir.
Transfere sangue de um dador para múltiplos pacientes.
Kanıt bulmama yardım et de Harikalar Diyarı'nın gerçek olduğuna inansın.
Ajuda-me a encontrar uma prova para que ele veja que o País das Maravilhas é verdadeiro.
Hadi gidip kanıtını bulalım.
Vamos arranjar a tua prova.
- Roman bu dediklerin için bir kanıtın veya şahidin var mı?
Roman, não tens provas nem testemunhas de nada disso.
Seks yaptığımın ayaklı kanıtıydın.
Era a prova viva de que eu fazia sexo.
Kanıtım var.
Eu tenho provas.
Sayende bu ne olduğu belli olmayan davanın içinde tıkanıp kaldım.
Graças a ti, estou com este caso desta morte equivocada.
Kanıtımız yok.
Não temos provas.
Kendine bunu söyleyip duruyorsun ama görsel kanıtım var benim.
Podes continuar a dizer isso mas eu tenho fotos como prova.
Ama telefonda da söylediğim gibi, bu sefer kanıtım var.
Como disse antes, tenho provas desta vez.
Sorgudan kanıt toplamaya kadar her şeyde yardımımı istiyorlar.
Sou requisitado para tudo, desde interrogatórios, à recolha de provas.
Herhangi bir kanıt, şüpheli var mı?
Evidências? Suspeitos? Alguma coisa?
Kanıt olmadan mı?
- Chegaria para si?
Evet, ama çok uzakta, kanıt kaçırmadığımızı söylüyor.
Mas até agora, as provas dizem que não nos escapou nada.
Kanıtımız var mı?
Que prova temos?
- Bir şey olduğuna dair fiili kanıt... -... olana kadar, hayır hiçbir şey yapmayacağım.
Até ter alguma prova de que alguma coisa aconteceu, não, não vou fazer nada.
Ama doğru- - Kanıtımız yok.
Mas está certo, não temos provas.
Bunun için kanıtın var mı?
- Tendes provas disto?
Vurmadı. Kanıtım var.
Não foi ele, tenho provas.
Kimliğimizi ortaya çıkardın, adamım! Şimdi elimizde herhangi bir kanıt olmadan sorguya girip Jacoby'nin distribütörünü ispiyonlamasını sağlamam lazım!
Agora tenho que fazer um interrogatório sem provas para fazer o Jacoby entregar os distribuidores.
seni tutuklayacak kadar kanıtımız yok.
Se é o que quer.
- Hiç kanıtım yoktu.
Não tinha provas.
Dün gece burada Debbie adında genç bir kızın olduğunu destekleyen bir kanıtımız var. 16 yaşında.
Temos razões para acreditar de que havia aqui uma jovem na última noite, o nome dela é Debbie, tem 16 anos.
- Kanıtımız var.
Nós temos prova.