Kaçtın mı translate Portuguese
849 parallel translation
- hiç polisten kaçtın mı?
- Alguma vez foi perseguido pela polícia?
- Kaçtın mı?
- Fugiste?
- Kaçtın mı?
- Não fugiste?
Kaçtın mı evlat?
Fugiste, filho?
Kaçtın mı?
Fugiste?
Daha evvel de kaçtın mı?
Já fugiu daqui uma vez?
- Ve kaçtın mı?
- E escapaste?
Kaçtın mı?
Fugiu?
Söyle bakalım? Kaçtın mı yoksa? Merhaba.
- O que é que estás aqui a fazer?
Kaçtın mı? 850a
Conseguiu fugir?
- Neden kaçmadın? - Kaçtım, ama giderken.. .. doğru söylediğini anladım.
- Por que não fugiu - la fugir, mas quando ia a sair... descobri que falava a verdade.
- Ben yakalandım, sen kaçtın.
- Fui apanhado, e tu escapaste.
Hudson Körfezi'nde batırılan Alman deniz altısını ve altı Alman'ın kaçtığını duymadın sanırım.
Suponho que não ouviu falar do submarino que se afundou na Baía Hudson e dos seis alemães que fugiram?
Senin ve hayvanlarının odamda ne işiniz var eşyalarım neden dışarıda hangi tımarhaneden kaçtın ve kıyafet balosuna gitmek yerine neden buraya geldin?
Pode dizer-me o que faz com esta colecção de animais no meu quarto... ... porque foram as minhas coisas atiradas lá para fora... ... de que asilo de loucos é que escapou...
Kilisenin paralarıyla mı kaçtın?
Assaltou a caixa das esmolas?
Bir senatör karısıyla mı kaçtın?
Ou fugiu com a mulher de um senador?
Kendinden kaçtığının farkında mısın, merak ediyorum. Asla beceremezsin.
Será que percebe que está a tentar escapar de si próprio, e que nunca vai conseguir?
Geçmişten, senin asla bilemeyeceğin ya da anlayamacağın şeylerden kaçtım. Şeytani şeylerden. Şeytani...
Fugi do passado, de coisas que nem consegues imaginar... ou compreender... de coisas nefastas... más...
Dikkatle bakınca, Peder, kızın meteliksiz olduğunu ve evden kaçtığını anladım.
Para resumir, Padre, vi que não tem dinheiro e que fugiu de casa.
Eğer Afrika açıklarında olsaydık onların disiplin taburlarımızdan kaçtığına dair bire on bahse girebilirdim.
Se partiram da costa africana, aposto 10 para 1 em como são desertores de um dos nossos batalhões disciplinares.
Bir terrierin kaçtığını hiç duymamıştım.
Nunca ouvi falar em nenhum terrier que fugisse.
Johnny'nin neden kaçtığını anladım.
Havia um quê de adeus. Entendi sua fuga.
Ben konuşmaya çalıştım, o zaman "Babanın uzun, kıvırcık sakalları var" diye bağırıp, kaçtılar.
Comecei a falar e eles gritaram : "O teu pai tem barba aos caracóis!", e puseram-se a correr.
Karısını, çocuklarını, herşeyini kaçtığı yerde bırakmak mı akıllılık?
Deixar a esposa, os filhos, todos num lugar de onde ele mesmo... foge?
lvy, seni sonsuza dek kaybettim sandım.Neden kaçtın?
Pensei que tivesse te perdido para sempre.
Sırtlarını döndüklerinde, korkak bir tavşan gibi kaçtım.
No momento em que eles se viraram fugi que nem um coelho assustado.
Onları Jamie'den uzak tumaya çalıştım. Fakat okul arkadaşlarının ne kadar acımasız olabildiklerini bilirsin. Sanırım allak bullak oldu ve kaçtı.
Eu escondi-a a Jamy, mas na escola, seus camaradas humiliaram-no e ele fugiu.
Öyle bir kaçtın ki umurunda değil sandım.
- Você fugiu de lá e me deixou.
Neyse, ben de oradan kaçtım ve küçük kulüplerde boks yaptım. Gazete sattım filan, sonra Johnny Friendly beni satın aldı.
Eu fugi de lá e combati nos clubes privados, e vendi jornais e o Johnny Friendly comprou uma parte de mim.
İkiniz birlikte kaçtınız sandım.
Pensei que tinham fugido.
Onların birisini görüpte kaçtığım bir gün bile olmadı.
Estou à espera do dia... que possa tirar do meu caminho qualquer um deles.
Hapisten kaçtığını anladım.
Calculei que tivesse escapado.
Sanırım çocuğun babasını öldürdükten sonra büyük bir panik içinde kaçtığını düşünebiliriz.
Acho que podemos assumir que ele fugiu em pânico após ter matado o pai.
Mexico'ya kaçtığını mı söylüyorsun?
Acha que fugiu para o México?
Arabanın kapısını zorlayıp açtım, ve sonra da alçakça kaçtım.
Eu sou o degenerado que forçou a porta do carro para fugir.
Kaçtın mı yoksa?
Conseguiu escapar, verdade?
Onun neden kaçtığını hiç anlayamadım.
Quer? Nunca percebi porque aquela mulher fugiu.
Annenin hastalığının sende de çıkmasına dayanamıyordum. Bu yüzden ardıma bile bakmadan kaçtım.
Não aguentava ver que tinhas herdado a doença da mãe e fugi.
Kaçtığını mı söylüyorsun!
- Ele fugiu! - O quê?
Sanki bu yetmezmiş gibi arkadaşımın oğlu kaçtı.
E, como se isso não bastasse, o filho de um amigo meu fugiu.
Devasa sinemaskopta yakın çekimi gördüğüm an oradan kaçtım!
- Caiste de cara no chão com eles. - Se eu estava nesse estado, não sei onde estaria nada do que tinha comigo.
Aşağıda benden kaçtığında, sözleşmeden de kaçtın. Kısa bir süre önce sana ihtiyacım vardı.
Um ano numa daquelas prisões-modelo para viciados famosos.
Ben de geldim, sonra da kaçtım. Siz de öyle yaptınız.
Eu também fui, e depois vim-me embora, assim como tu.
Dün gece neden öyle kaçtığını ve beni ortada bıraktığını açıklar mısın?
Podes dizer-me porque fugiste ontem e me deixaste especada?
Sınırdan kaçtım.
Caminhei até à fronteira.
Anladığım kadarıyla, modern dünyanın... çürümüş ve bir örnek olan karakterinden kaçtığınızı hissediyorsunuz... ve huzurlu bir hayatınız var... çünkü, Thoreau gibi, doğayla iç içe yaşıyorsunuz.
Então entendo que você acha que lá pode escapar da corrupção e conformidade do mundo moderno e pode levar uma vida serena, porque, como diz Thoreau, você vive em comunhão direta com a natureza.
Manuela'nın odasına kaçtım.
Fugi para o quarto da Manuela.
Bir süre önce eyalet çiftliğinden bir telefon aldım. Hearst, Bubber'ın kaçtığını söylüyor.
Há pouco recebi um telefonema da quinta e o Hearst diz que o Bubber fugiu.
Bizden kaçtığını sanmıştım.
- Pensei que tivesses fugido. - Não, estávamos a trabalhar, irmão.
Karısını ve çocuklarını, kendisinin kaçtığı bir yerde bırakmak mı?
Abandonar a esposa e os filhos, um lugar de onde ele foge?
Sanırım yarasını temizlemek için kanyonlardan birine kaçtı.
Penso que deve ter ido para uma das ravinas lamber a ferida.