Kolaydı translate Portuguese
2,210 parallel translation
Batı'da, Üçüncü Dünya'daki çalışma koşullarını eleştirmek kolaydır.
Aqui, no Ocidente, é fácil criticar as práticas do Terceiro Mundo.
Sizleri imha etmek neden o kadar kolaydı sanıyorsun?
Porque acha que foi tão fácil exterminar o seu povo?
Seni bulmak inanılmaz kolaydı.
Encontrar-te foi demasiado fácil.
Annemlerin Doğu Berlin'deyken söylediği gibi casusluk kolaydır, ebeveyn olmak zordur.
Como minha mãe sempre dizia, quando ela estava em Berlim. Dizia, espiar é fácil. Pais são difíceis.
Dürüst olacağım hanımefendi, bu ocağın kullanımı o kadar kolaydır ki kendi oğlumun kullanmasına bile izin veriyorum.
Este forno é tão fácil de trabalhar que até o meu filho sabe como é...
Kuralların bana okuman, Bråthen'ın Ivar'la çamaşırhanede ne yaptığını gidip müdüre söylemenden daha kolaydı.
É mais fácil seguir as regras do que dizer ao director o que o Brathen faz com o Ivar na lavandaria?
- Öylesi daha kolaydı.
Foi a melhor coisa a fazer.
Belki de o külfetle yaşamak Rush ile uğraşmaktan daha kolaydır.
Talvez esse fardo seja mais fácil de suportar do que lidar com Rush.
Atlamak çok kolaydı.
Saltar era fácil.
Hayat kolaydır.
A vida é fácil.
Bu hedef kitle olduğunda çok kolaydır, "sprey herkes içindir".
É mais fácil quando tens um público especifico. Isto aplica-se a todos.
Eleştirmek kolaydır.
Que fácil é criticar!
Kaçış kolaydır. Zor olan özür kalmaktır.
Escapar é fácil, o difícil é manter-se à solta.
Sahte kimlik bulmak kolaydır seni havaalanından geçirecek kimliği bulmak zordur.
É fácil conseguir documentos falsos, difícil é achar uns que lhe faça passar num aeroporto.
Sahte kimlik bulmak kolaydır seni havaalanından geçirecek kimliği bulmak zordur.
Identidade. É fácil conseguir documentos falsos, difícil é achar uns que lhe faça passar num aeroporto.
Sadece kocam hayattayken herşey daha kolaydı.
Era tudo tão mais fácil quando o meu marido era vivo.
Böylesi daha kolaydır.
É mais fácil assim.
Çünkü çok daha kolaydır, basit bir değiş tokuştur. Dürüstlüğe gerek yoktur, sonuçları yoktur.
Porque é mais fácil, uma troca simples, sem verdade ou consequência.
Tabii birinin ne kadar çok toprağı varsa gizlenerek onu gözetlemek o kadar kolaydır.
Claro que, quanto mais terreno alguém tem, mais fácil é escondermo-nos para fazer uma vigilância.
En büyük korkunla yüzleşmek yerine masum insanlarla dolu bir treni patlatmak gerçekten çok mu kolaydı? Ki bununla yüzleş, hayat böyle, değil mi?
Era mesmo mais fácil explodir com um comboio cheio de pessoas inocentes do que enfrentar o teu maior medo, que, digamos, é a vida em si, certo?
Güzel birisi için hayat daha kolaydır.
A vida dos belos é fácil.
Ucuz bir tişörtten iplik sökmek kadar kolaydır.
É tão fácil como desmanchar as costuras numa t-shirt barata.
Ama çözmesi çok kolaydı.
Isso foi o Taub. Mas foi mais fácil de resolver.
Tatlıya hayır demek, yemiyor gibi yapmaktan daha kolaydır.
É mais fácil dizer "não" à sobremesa do que fingir que não se come.
Yalan söylemeyeceğim..... hep kolaydı.
Não vos vou mentir dizendo que foi sempre fácil.
Tek söyleyebileceğim, kendi oyuma karar vermek kolaydı.
Só posso dizer que não tive dúvidas.
Ve açıktaki cihazların izini sürmek kolaydır.
Uma escuta activa seria muito fácil de localizar.
Onun zamanında çok kolaydı.
Na época dele era canja.
Ngulu kılıcının üstesinden gelmek daha kolaydır.
É mais fácil ultrapassar a ferida de uma espada Ngulu.
- Bulmak kolaydır, vitrininde tarih öncesine ait bir heykel var.
- É fácil de ver, há uma exposição pré-histórica na montra.
O kadar kolaydı ya!
Que isso seria fácil.
Bilgiyi edinmek kolaydır.
O conhecimento é fácil de obter.
- Önceden herşey daha kolaydı.
- As coisas eram bem mais fáceis então. - Sim.
Gürültü patırtı ve tartışmaları geçerseniz, görmek çok kolaydır.
Olhe além do barulho e discussão, que é fácil de ver.
Babası hayattayken daha kolaydı ama Cody ve ben...
Era mais fácil quando o pai dele era vivo, mas o Cody e eu...
Okul benim için hep kolaydı.
Sempre achei a escola fácil.
Bir şeylerin yanlış gitmesi çok kolaydır.
É tão fácil algo não correr bem.
Birleşik Devletlere yüksek içerikli uranyum sokmak,... oldukça kolaydır.
Contrabandear urânio altamente enriquecido para os Estados Unidos, é muito simples.
Bunn : Yüksek içerikli uranyumu kaçırmak çok kolaydır.
É fácil contrabandear urânio altamente enriquecido.
Mowatt-Larssen : Eğer koşullar elverişliyse,... bombayı ele geçirmek, yapmaktan daha kolaydır.
Se as circunstâncias forem favoráveis, adquirir uma bomba completa seria mais fácil que construí-la.
Ve uranyumu bir kez ele geçirdiğinizde,... el yapımı bir bomba yapmak çok kolaydır.
E tendo o HEU, fazer uma bomba rudimentar é fácil.
Akraba olduğun insana bunları yapmak daha kolaydır.
É suposto ser mais fácil com proximidade física.
Bazen istediğini elde etmek içindir bazen de sadece daha kolaydır.
Por vezes é assim que tentas alcançar o que queres, ou então é simplesmente mais fácil.
Evet, ayrıca gerçekten çok kolaydır. Yemin ederim.
Sim, e é muito fácil, prometo.
Bu sipariş kolaydı.
Dessa vez foi mais fácil.
Psikedelik deneyimin güzeliğinin tuzağına düşmezseniz eğer dünyayı değiştirmek kolaydır.
É tão fácil mudar o mundo.
Bu daha kolaydı.
Pareceu-me mais fácil.
Çok kolaydı.
Foi simples.
İnsanların bir ilişki yaşadıklarını fark etmek çok kolaydır.
Isso é terrivelmente óbvio quando alguém tem uma relação.
İkna etmek kolaydı.
A parte mais fácil foi convencê-lo.
Acemi kampı çok kolaydır.
A recruta não é nada difícil.
kolaydır 22
kolay gelsin 78
kolay 211
kolayca 28
kolay iş 26
kolay para 20
kolay olmayacak 74
kolay mı 24
kolay oldu 39
kolay değil 104
kolay gelsin 78
kolay 211
kolayca 28
kolay iş 26
kolay para 20
kolay olmayacak 74
kolay mı 24
kolay oldu 39
kolay değil 104