Kolay değil translate Portuguese
4,481 parallel translation
Hepimiz yaptık. Bazen... güveni inşa etmek için ne kadar ileri gideceğini bilmek hiç kolay değil.
Fica difícil não saber como provar a lealdade.
- Kolay değil ki.
- Não vai ser fácil.
Güven oluşturmak için ne kadar ileri gitmen gerektiğini tahmin etmek kolay değil.
É difícil saber o que fazer para ganhar confiança.
- O kadar kolay değil. Atla, partner.
- Não tão facilmente, entra aí, parceira.
- Pekala, bu kesinlikle kolay değil.
- Pois isto não é nada fácil.
- Kolay değil, evet.
- De facto, não é.
Tim'in aletini kullanarak, bu kolay değil, ama bir şekilde bu sizi makineye çeviriyor.
Usando o aparelho de Tim, não é fácil, mas, de alguma forma, ele torna-nos numa máquina.
Benim için hiç kolay değil.
Não é fácil para mim.
Bu kolay değil.
Não é fácil.
Evli bir adamla birlikte olmak, benim için de kolay değil.
Para mim também não é fácil, namorar com um homem casado.
Bu kolay değil.
Isto não é fácil.
Bekle, o kadar kolay değil.
Espera, não é assim tão fácil.
Güzergah pek kolay değil.
O terreno não é muito fácil.
Ezmesi hiç kolay değil.
É difícil de esmagar.
İki kişilik bir çıkartma takımı oraya sessizce girebilir ama kolay değil.
Um equipa constituída por duas pessoas pode entrar por ali, mas não vai ser fácil.
- Bu o kadar kolay değil. Neden?
- Não era fácil.
O kadar kolay değil!
Não é assim tão fácil.
Sana yardımcı olmak istiyorum ama bu hiç kolay değil.
uma bebida. Estou a tentar apoiar-te, mas não é fácil.
Anneni bu şekilde görmek kolay değil biliyorum. Ama anneniz için ne kadar harika bir şey yapacağınızın farkında değilsiniz.
Sei que não é fácil ver a tua mãe desta maneira, mas não imaginas o bem que isto lhe fará.
Ama bu değişiklikler kadar bir ömürlük emeği bırakmak da zor. Hiç kolay değil.
Mas, por mais difíceis que essas mudanças sejam, deixar o trabalho de uma vida não é fácil.
Ama yalan söylemeyeceğim, hiç kolay değil.
Mas não é fácil, não te vou mentir.
Doğrusu, soru da hiç kolay değil.
Mas a verdade é, a pergunta não é simples, também.
Bütün olanlara maruz kalmamış jüri bulmak kolay değil.
Não é fácil encontrar um júri que não tenha sido exposto a toda esta merda.
Burada İngilizce kitap bulmak çok kolay değil.
Não é fácil encontrar livros em inglês por aqui.
Kabullenmek kolay değil.
É apenas muito para absorver.
Öldürülmeleri o kadar kolay değil.
- Não são fáceis de matar.
Sheryl Sandberg'in söyleyebileceklerinin aksine iş dünyasında kadın olarak başarılı olabilmek hâlâ daha kolay değil. Çok şey feda ettim.
Apesar do que diz a Sheryl Sanderberg... ainda é difícil uma mulher ter sucesso nos negócios.
Bu iş göründüğü kadar kolay değil, tamam mı?
Isto não é tão fácil como parece.
Onun oğlu olmak hiç de kolay değil.
Não há nenhuma boa maneira de ser o filho dele.
Senin için ona babanmış gibi davranmak kolay değil.
Assim como não há nenhuma boa maneira de agires como pai dele.
Cadıları alt etmek o kadar da kolay değil.
Bruxos não são propriamente fáceis de derrotar.
O kadar da kolay değil, değil mi?
Não é assim tão fácil, pois não?
Bu benim için kolay bir şey değil ama bir şekilde ikimiz kavga etmeye devam edersek ben yalnız kalacağım.
Isto não é fácil para mim. Mas, por algum motivo, nós andamos sempre pegados. Agora, fiquei de fora.
Bunun bir lanet değil de senin yararına olduğunu düşünsen her şey daha kolay olacak.
E será mais fácil para todos se aceitares isto como um benefício e não como uma maldição.
Hanımefendi, büyük bir şok içerisindesiniz. Çifte cinayete tanıklık etmek, kolay bir şey değil.
Testemunhar um duplo homicídio... não é fácil.
İnsan hayatına sırtını dönmek kolay bir şey değil.
Não é fácil virar as costas à vida humana.
Sana yalan söyleyip bunun kolay bir geçiş olduğunu söylemeyeceğim çünkü öyle değil, tamam mı?
Ouve, não te vou mentir dizendo-te que isto será uma transição fácil, porque não o é, ok?
Yine de yapılması kolay bir fedakârlık değil, değil mi?
Ainda assim não é um sacrifício fácil, certo?
Onu başarsak bile bu kolay kolay boşaltılacak bir bina değil.
Bem, mesmo que consigamos, este não é um edifício que seja facilmente evacuado.
Bu kolay kolay aşılacak bir şey değil.
Não é algo que se recupere.
O kadar kolay değil.
Não é assim tão fácil.
Kolay kolay eğlenen biri değil.
Não se diverte facilmente.
Onun için kolay bir şey değil.
Não é fácil para ela.
- Evet. Kolay bir şey değil.
Isso não é fácil.
- İyi. En kolay hastam değil ama idare ediyorum.
Ele não é fácil, mas descobri a maneira.
Bu da birkaç düşman edinmeden becermesi kolay bir şey değil.
Não é fácil chegar lá sem fazer alguns inimigos.
O kadar kolay değil.
Não é assim tão simples.
Sahadaki diğer ilk ve tek zamanımız pek de kolay sayılmazdı, değil mi?
A nossa outra vez no terreno não foi nada simpática.
Yabancılaşmamız çok daha kolay, sence de öyle değil mi?
O distanciamento é muito mais fácil, não achas?
Kasa kolay kısmıydı, değil mi?
O cofre foi a parte fácil, não foi?
Bu... Söylemesi o kadar kolay bir şey değil.
Isto não é assim tão fácil de dizer.
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi efendim 66
değil mi çocuklar 56
değildim 75
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi efendim 66
değil mi çocuklar 56
değildim 75