Kolaydır translate Portuguese
1,179 parallel translation
Hiçbir şeyin olmadığında daha kolaydır dağıtmak Yapacak daha çok şey var
Quando o que se tem é nada Há muito para dar
Çalıştığında, yaşadığında kim olduğunu bildiğinde, hayat daha kolaydır.
Depois de teres trabalhado, depois de teres vivido, quando sabes quem és, a vida torna-se mais fácil.
Bir kurt ailesi için Karda iz sürmek daha kolaydır.
Para uma família de lobos, as presas são fáceis de seguir na neve.
Doğru ile yanlış arasındaki farkı söylemek kolaydır.
É fácil distinguir entre o que está certo e o que está errado.
Bir erkeğin, bir kadına göre eş bulması daha kolaydır.
O homem tem mais facilidade de tomar iniciativa que a mulher.
Görmek kolaydır.
Ver é fácil,
Bankadan milyonlar almak bu kumarhaneden bir kuruş almaktan kolaydır.
É mais fácil roubar 10 milhões de libras de um banco... do que roubar um centavo desse cassino.
Her neyse, durumu düzeltmek kolaydır. Öyle mi?
- De qualquer forma, é fácil de remediar.
İşler karışınca bunu kendine söylemek kolaydır.
É fácil dizer isso quando a coisa dá para o torto.
Evet, tabii ki, ama minnettarlığı etkilenmekle karıştırmak çok kolaydır.
Claro, é obvio, mas é muito fácil confundir agradecimento com afeto.
Bir mankeni düzmek, sıradan bir kızı düzmekten daha kolaydır. Çünkü tüm yaptıkları bu.
É mais fácil foder uma modelo do que uma mulher normal porque elas fazem isso a toda a hora.
İlk önce bir başkası sana inandıktan sonra, kendine inanmak daha kolaydır.
É mais fácil acreditares em ti depois de alguém ter acreditado em ti.
Gençken, bardak küçüktür, doldurması kolaydır.
Quando somos jovens, é pequeno e fácil de encher.
Sözde arkadaşlara uyarak günah işlemek kolaydır.
É fácil alinharmos com "amigos"... que nos dizem que o pecado é bom...
Dinle alay etmek kolaydır, oğlum.
É fácil ser sarcástico a respeito da religião.
Bir takıma liderlik yapmak kolaydır ama acaba seni izleyecekler mi?
Podes tentar guiar uma equipa, mas será que te seguem?
Erkekler kolaydır. Tek aradıkları...
Homens são fáceis, a única coisa que querem...
Yanımdan ayrılma, çünkü burada kaybolmak kolaydır.
Mantém.te perto de mim, pois é fácil perdermo.nos aqui.
Hoşlanmadığında böyle ahlak kumkuması kesilmek kolaydır dimi?
É muito fácil seres púdica quando não te sentes atraída por ele, não é?
Kore'de banka soymak daha kolaydır.
Assaltar o Banco da Coreia seria mais fácil.
İnsan yapımı olduğundan, aşağı inmek kolaydır. Eğer tünellerde fazla çökme olmamışsa.
Uma vez que é construção humana, a viagem até lá abaixo deve ser fácil se os túneis não ruíram demasiado.
Kimya kolaydır.
Química é fácil.
Benim kilidimi açmak kolaydır.
É fácil forçar a fechadura.
Kendimizi suçlamak kolaydır ama Apu'yu suçlamak daha da kolaydır!
É fácil culparmo-nos. Mas é ainda mais fácil culpar o Apu.
- Rasgele işaretlersen kolaydır tabi.
Normalmente é, quando se responde ao acaso.
Zor olan senin için kolaydır.
Para si, "difícil" seria fácil.
Kumsalda arkanı dönmek kolaydır fakat unutmak kadar değil.
Na praia, é fácil virar as costas, mas nem sempre é fácil esquecer.
Tnınması kolaydır. Lacivert giyerler. Ellerinde hep bira vardır!
Topam-se por vestirem de azul e terem um apito na boca e uma cerveja na mão.
Çok kolaydır.
É muito fácil.
Umursamadığında çok kolaydır.
Os homens não gostam que lhes seja tudo facilitado.
Bazen seks, burada oturup, akıllıca birşeyler söylemeye çalışmaktan çok daha kolaydır.
Eu não sei. Às vezes acho que é mais fácil fazer sexo do que ter de me lembrar de um comentário inteligente.
Köpekleri elde etmek kolaydır.
É fácil domar um cão.
- Onu söylemek kolaydır işte. Kan tazısı.
Que estás a fazer, cãozinho Bloodhound?
Birini öpmemek çok kolaydır.
É fácil não beijar alguém.
Bakımı çok kolaydır.
Não requer muitos cuidados.
Ama yasak olan bir şeyi evinden yapmak daha kolaydır.
Mas estão na privacidade do lar, o proibido é muito mais fácil...
Ve bazen dava etmek anlamaktan daha kolaydır.
E, às vezes, é mais fácil perseguir do que compreender.
Bir düşmanı hedef almak, pek çok düşmanı hedef almaktan daha kolaydır.
Um inimigo é mais fácil de abater do que muitos.
- Gönüllü olmak kolaydır. Ait olduğunu kanıtlamak için önünde uzun bir yol var.
Voluntariar-se é uma coisa, mas tens ainda um longo caminho pela frente.
Genelde zararsızdır ve kullanılması da çok kolaydır. Ama bir ateşleyici ile birleştirirsen... Evet, her neyse...
Esta substância é normalmente inofensiva quando isolada, mas se a combinarmos com um detonador...
- Ve dost bulmak kolaydır.
- Encontrar amigos é fácil.
Burada eşya çaldırmak bu kadar kolaydır.
É para veres como é fácil as coisas desaparecerem por aqui.
- Evet, biri yalnızken onu öldürmek çok daha kolaydır.
Ele tem de estar sozinho. É muito mais fácil matar alguém quando está sozinho.
Bu ada çok kolaydır.
Esta ilha é muito fácil.
Evde kimse yoksa daha kolaydır tabi.
E se já não estiver ninguém, isso ajuda.
Medenî insanları fethetmek kolaydır... ama medeniyet,... halâ medenîlere ait, barbarlara değil.
O homem civilizado conquista-se bem, mas a civilização em si... pertence-nos, e não aos bárbaros.
Bir bardağı tutmak kadar kolaydır.
É tão fácil como pegar nesse copo.
Hayır. Korumak tedavi etmekten daha kolaydır.
Mais vale prevenir.
Sadece birkaç saat alır. Kolaydır.
Só levará algumas horas.
Alana kolaydır demek istemiyorum.
Não quero dizer com isto que a Alana é uma mulher fácil... mas ela dá um novo significado à expressão...
Kolaydan daha kolaydır.
É facílimo!
kolay gelsin 78
kolay 211
kolayca 28
kolaydı 20
kolay iş 26
kolay para 20
kolay olmayacak 74
kolay oldu 39
kolay mı 24
kolay değil 104
kolay 211
kolayca 28
kolaydı 20
kolay iş 26
kolay para 20
kolay olmayacak 74
kolay oldu 39
kolay mı 24
kolay değil 104