Konuşmak mı translate Portuguese
4,151 parallel translation
Terli kıyafetler ve mırıldanarak konuşmak mı?
Roupas suadas e resmungar?
Bizimle konuşmak mı istedin?
Quereis falar connosco?
Peki plan nedir sonra tekrar gelip, gece vardiyasındakilerle konuşmak mı?
Qual é o plano? Voltar depois, e falar com o turno da noite?
Beni takip etmeye devam mı edeceksin yoksa konuşmak mı istersin Elijah?
Vias continuar a seguir-me Elijah, ou queres falar?
Benimle konuşmak mı istedin?
Uh, querias falar comigo?
Kelimelerimi tartarak konuşmak yerine modern olacağım. Böylece zaman kaybetmeyiz.
Eu podia ser cuidadoso, medir as palavras, mas vamos ser modernos, é mais depressa.
Artık tedavine ben bakacağım için burada konuşmak istedim.
Quero falar contigo aqui, já que sou eu que te trato.
Buraya konuşmak için değil, duruşmanda şahitlik yapıp asılacağından emin olma niyetinde olduğumu söylemek için uğradım.
Vim aqui, não para conversar, mas para te informar que pretendo testemunhar no teu julgamento, para garantir que sejas enforcado!
Konuşmak istersen buradayım.
Estou aqui, se quiser falar.
Gel de, sürekli kardeşinle konuşmak zorunda kalmayayım.
Para não ter que estar sempre a falar com o teu irmão.
Ne? Dinle, eğer ilk yıl pulun konusunda.. .. konuşmak istiyorsan, ben yanındayım.
- Ouça, se quer falar de sentimentos, acerca da sua ficha de um ano, eu estou aqui.
Ölünün arkasından konuşmak istemem ama Justin takımın performansını düşürüyordu.
Eu não quero falar mal do falecido, mas o Justin desapontou a equipa.
Çocuk gibi konuşmak zorunda mısınız?
Por que têm de falar como crianças?
İşte kalem tacirleriyle konuşmak zorunda kaldım.
Fiquei enrolado com chatices do trabalho.
Karımın taşınması ve benim Beyaz Saraty'da yalnız kalmamı konuşmak istemiyor musun?
Não queres falar sobre a minha mulher se ter mudado, abandonando-me na Casa Branca?
Sadece bize anlatacağın başka bir şey var mı diye, seninle konuşmak istedik. Charlie'nin karakterini anlamamıza yardımcı olacak.
Queríamos falar consigo outra vez, ver se havia mais alguma coisa que possa dizer-nos para clarear o carácter do Charlie.
- Ne yaptığımız hakkında konuşmak istiyorum.
Quero falar sobre aquilo que estamos a fazer.
Dolayısıyla konuşmak istiyorsan konuşmamız lazım.
Então, se quiser falar, precisamos de falar.
Hep yaptığım şeyin... Tek olduğum şeyin... konuşmak olduğunu fark ediyorsun.
Que tudo o que tenho sido, tudo o que sou... é conversa.
Anne... Hakkında konuşmak istediğin bir şey var mı?
Mãe..., há alguma coisa que me queiras contar?
Açık konuşmak gerekirse Shaw'a çocukluğumdan beri hayranım.
Francamente, admirava o Shaw desde criança.
Eğer bir şeye ihtiyacın olursa, konuşmak falan istersen ben buradayım.
Certo, apenas queria que soubesses que estou aqui se precisares de alguma coisa.
Efendim, şu an Dana'yla konuşmak için kötü bir zaman mı? - Evet!
- Sra. Vice, é má altura para falar com a Dana?
Olmaz, anneme ne olduğunu söyleyecek birisiyle konuşmak zorundayım.
Não, preciso de falar com alguém que me dirá o que aconteceu com minha mãe.
Buraya aşk hayatlarınızı konuşmak için gelmedik, tamam mı?
Não estamos aqui para falar da vida amorosa dele.
ama bunun hakkında konuşmak istersen, veya başka bir şey, senin için buradayım.
Mas se quiseres falar sobre isso, ou não falar... Estou aqui por ti.
Bilgilendirilmek için aranızdayım. Çünkü böylesine güzel, güneşli bir günü kâr ve kazançlardan konuşmak dışında hiçbir şey mahvedemez.
Pretendo ser breve, porque nada arruína um lindo dia de sol como conversas de lucros e salários.
Fitch hakkında konuşmak için birine ihtiyacım var.
Tenho de falar com alguém sobre o Fitch.
Açık konuşmak gerekirse, benden hoşlanmadığını düşünmeye başlamıştım.
Sabes, para ser sincera, estava a começar a pensar que não gostavas de mim.
Madem konuşmak istiyorsun, konuşalım.
Se quer conversar, vamos conversar.
Hayır, eğer uyanır ve konuşmak istersen ben buradayım.
Não, porque se acordares e precisares de falar, eu estou aqui.
Davayla ilgili konuşmak için canlı yayına bağlanır mısın, onu soruyorlar.
Querem saber se pode dar uma entrevista sobre o caso.
Görünmez Katil'i konuşmak üzere bugün programımıza katılanlar ; Jennifer Britton, FBI Davranış İnceleme Birimi'nde profil uzmanı.
Juntando-se a mim hoje para falar sobre o assassino, conhecido, como Estripador Invisível, temos Jeonnifer Britton, uma profiler da Unidade de Análise Comportamental do FBI.
Benimle konuşmaktansa o sesle konuşmak istediğinin farkındayım ama bu seferlik benimle konuşmakla yetineceksin.
Sei que preferia falar com a voz, mas vai ter de se contentar em falar comigo.
İyi bir şey olsa bile. Dinle. Birlikte çalıştığım bazı adamların seninle konuşmak istediği bir şey var.
Até é bom. alguns tipos com quem trabalho querem falar contigo acerca de... onde é que vais?
Beth. Canım, bu bayan seninle konuşmak istiyor.
Beth, querida, esta rapariga precisa de falar contigo.
Çok az konuşmak zorunda kaldım...
Quero dizer, eu mal tive que falar...
Pekala, gözden geçirelim. Bert ile zor ama dürüst bir şekilde konuşmak yerine,... evime zorla girdin, hamsterımı alıp ölen hamsterınla değiştiriyorsun, - ve bununla ben mi uğraşacağım?
Está bem, ao contrário de teres uma conversa difícil, mas honesta, com o Bert, decidiste invadir a minha casa, apanhar o meu hamster, substituí-lo pelo teu, morto, e fazer-me lidar com isso?
Tüm bu yolu sırf onunla konuşmak için geldiğine inanmamı mı bekliyorsun?
Esperas que acredite que vieste até aqui só para falar com ela?
Sizin gibi maymunlarla parola değiştirmek için konuşmak hoşuma mı gidiyor zannediyorsunuz?
Acham que gosto de vos ensinar a vocês, macacos, uma mudança de password?
Jacob... Aslında başka bir şeyi konuşmak için çağırdım.
Jacob... na verdade, eu chamei-te para discutir outra coisa.
Kayıtları almaya başladığımız zaman, gidip kadınlarla konuşmak için fırsat bulmuştuk, ve Mitcell'deki Abbott Evi denen mağdur kadınların evinde konuşmak için şans yakaladım. 7-17 yaş arasındaki kızlar için yatılı rehabilitasyon merkeziydi, ve kızlarla konuştuğumda bu bende takıntı haline geldi,
Uma vez que começamos a quebrar recordes tivemos oportunidades para falar com as mulheres e tive a chance de falar com mulheres com problemas em uma casa é uma casa de tratamento para as meninas com problemas, entre 7 e 17 anos...
Ve orada oturup onunla konuşmak zorunda mıyım?
E de repente tive de me sentar lá e falar com ele?
- Bu konuda mı konuşmak istiyordu?
- Era sobre isso que ele queria falar?
O kısım konuşmak ve yazmak için kullandığımız taraf.
Esse é o lado que usamos para falar ou escrever.
Konuşmak istersen ben buradayım.
Se quiseres falar, estou aqui.
Sanırım konuşmak istemiyorsun.
Não queres falar comigo, pois não?
Evet, peki, eğer konuşmak istersen herhangi bir konuda... Ben hazırım.
Sim, bem, se precisares de conversar sobre... qualquer coisa... eu estou aqui.
Konuşacak yarım kalan bir işimiz var ve yüz yüze konuşmak iyi olur diye düşündüm.
Temos assuntos para falar e achei melhor fazê-lo pessoalmente.
Onun nasıl iş yaptığı hakkında mı konuşmak istiyorsun?
Quer falar do negócio dela?
Selam, benimle konuşmak mı istedin?
- Querias falar comigo?