Konuşuyor translate Portuguese
8,922 parallel translation
Benimle konuşuyor konuşmasına da söyleyecek pek bir şey yok.
Ele fala comigo, só não há muito para dizer.
Bu kız çok konuşuyor.
Há tantos presentes.
- Betty bu konuda bıktırıncaya kadar konuşuyor.
- A Betty tem falado nisso.
Sonunda birisi benim dilimden konuşuyor amına koyayım ya.
Finalmente, alguém que me entende!
Hepiniz adına mı konuşuyor?
- Ele fala por todos?
Daha konuşuyor muyuz?
Ainda estamos na conversa?
İspanyolca konuşuyor.
Parece Espanhol.
- Scotty! - Hey, sadece, senin hakkında Scott konuşuyor.
Estávamos mesmo a falar de ti, Scott.
Adam konuşuyor.
Esquadrão Alfa a caminho.
Umarım, günün sonunda hâlâ birbirimizle konuşuyor olacağız.
Esperemos que até final do dia ainda nos falemos.
Bethany'nin ailesi şu an hakimlerle konuşuyor.
A família da Bethany está agora a falar com os juízes.
Kendisiyle ilgili şeyler hakkında konuşuyor mu?
Ela falou sobre aquilo que... O que é que se passa com ela ou alguma coisa?
Bu onun kafasına çok şey koyduğunu belirtir, çünkü o öyle konuşuyor ki, ondan duyduğum birçok şeyi daha önce hiç duymadım.
Diz-me que andou a colocar muita coisa na cabeça dele. Porque da forma que ele fala, muitas das coisas que ouvi, nunca as tinha ouvido antes.
"Herkes dünya barışı hakkında konuşuyor."
Todos falam de paz no mundo
Oğlumuz, bir süredir Drill ile konuşuyor.
O nosso filho... Tem andado a falar com o Drill.
Thomas, Drill hala seninle konuşuyor mu?
Thomas, o Drill ainda fala consigo?
- Drill, oğlunuzla mı konuşuyor?
O Drill anda a falar com o vosso filho?
Parthenay ailesi yol üzerinde öldürüldü. Herkes bu konu hakkında konuşuyor.
A família Parthenay foi assassinada na estrada.
Boş konuşuyor, efendim.
Ela... é óptima com as palavras, senhora.
- Bir melekle konuşuyor.
- Conversa com um anjo.
Bütün kızlar seni konuşuyor.
As raparigas falam todas de si.
Ama şimdi konuşuyor ve dediği hiçbir şey anlaşılmıyor, dişleri yok çünkü!
Porque agora está a tentar falar, mas agora não o consigo perceber porque não tem dentes.
- İnsanlar doktorlarla konuşuyor.
Parece que sim.
- Deniz feneri konuşuyor.
- Daqui Farol.
Eğer geleceğinizi bilseydim- - NECE KONUŞUYOR HİÇBİR FİKRİM YOK.
Se eu soubesse que vinha...
Tanrım, neredeyse samimi gibi konuşuyor.
Bolas, parece que acredita no que diz.
130 milyon kişi konuşuyor.
É falado por 130 milhões de pessoas.
Birkaç seneye hepimiz konuşuyor olacağız.
Daqui a uns dois anos, todos a falarão.
İhtiyar kadının teki, kafası karışmış çok çok uzun zaman önce olmuş şeyleri konuşuyor.
Ela é uma velhota... confusa... falando sobre coisas que... talvez ocorreram há muito tempo.
Çince konuşuyor kadın.
Ela estava a falar em chinês.
Tucson, Arizona sınır gözlemeden Clint konuşuyor nakil için bir ajana ihtiyacımız olduğu bilgisini iletmek istedim elimizde Guemero dağında yakalanan yedi kişi var.
Tucson, fala Clint, do Arizona Border Recon. Aviso que precisamos de um agente para o transporte. Temos sete na montanha Cumero.
Alcon, Alcon Sierra 01 konuşuyor Kartel telsizinden fırtına nedeniyle muhtemel hareket mesajı geçildi.
Alcon, fala Sierra 01. Comunicações via rádio do cartel indicam um possível movimento devido à tempestade.
Vay canına, çocuklar çizgi roman çalıyor, hıyarlar durmuş kendi kendine konuşuyor.
Deus do céu, putos a roubar livros de banda desenhada, idiotas a falar sozinhos. É tudo uma treta!
- Kiminle konuşuyor?
- Com quem está ele a falar?
Kiminle konuşuyor?
Com quem está ela a falar?
Kiminle konuşuyor?
Percebeste o quê?
Kiminle konuşuyor?
Percebeste o quê? Com quem está ela a falar?
Üçüncü şahıs ağzıyla konuşuyor.
A falar na terceira pessoa.
Telefonla konuşuyor.
Ela está ao telefone.
Çocuklarla Ilonggo dilinde konuşuyor.
Fala ilonggo com eles.
- Bak kim konuşuyor? Bay Branson Olmayan.
- Olha quem fala, o Sr. Não Branson.
Bir rehine arabulucusu şu anda megafonla konuşuyor.
Uma negociadora na situação dos reféns está a comunicar através de um megafone.
Simpson konuşuyor.
Fala o Simpson.
Diğer şirketlerle yapımı üstlenmeleri için konuşuyor musun?
Tem falado com outras companhias, sobre assumirem a produção?
Eh, Hızlıgeçişin olmadığı bir dünyada yaşayan bir çocuk gibi konuşuyor.
Falou como uma criança que nunca viveu num mundo Passe Rápido.
Kahin Caterina. Konuşuyor!
Caterina, a vidente.
- Burada. Cho ve DEA ajanlarından biriyle konuşuyor.
Está a falar com o Cho e com um dos agentes da Brigada de Narcóticos.
Bu konuda konuşuyor musunuz?
Vocês falam sobre isso?
- Kiminle konuşuyor?
Com quem está ela a falar?
Abbott konuşuyor.
Daqui fala o Abbott.
- Seni sordu. Biraz şüpheci konuşuyor.
Perguntou por si.
konuşuyorum 38
konuşuyorsun 21
konuşuyoruz 54
konuşuyorlar 21
konuşuyorduk 20
konuşacağım 73
konuşmak 63
konuşalım 186
konuş 892
konuşmalıyız 270
konuşuyorsun 21
konuşuyoruz 54
konuşuyorlar 21
konuşuyorduk 20
konuşacağım 73
konuşmak 63
konuşalım 186
konuş 892
konuşmalıyız 270
konuşacak 21
konuşacağız 38
konuşuruz 96
konuşma 379
konuşmuyor 31
konuştuk 50
konuş benimle 497
konuşmak istemiyor musun 16
konuşsana 113
konuşmuyoruz 17
konuşacağız 38
konuşuruz 96
konuşma 379
konuşmuyor 31
konuştuk 50
konuş benimle 497
konuşmak istemiyor musun 16
konuşsana 113
konuşmuyoruz 17
konuşacaksın 18
konuşur 18
konuşabiliriz 58
konuşmak ister misin 79
konuşmak istemiyorum 89
konuştum 61
konuştu 45
konuşmadım 21
konuşun 135
konuşmayın 43
konuşur 18
konuşabiliriz 58
konuşmak ister misin 79
konuşmak istemiyorum 89
konuştum 61
konuştu 45
konuşmadım 21
konuşun 135
konuşmayın 43