Korkak mı translate Portuguese
458 parallel translation
- Korkak mı?
- A tremer?
Korkak mı?
Cobarde!
Küçük bir domuz yüzünden korkak mı olacaksın?
Deixas que um porquito faca de ti um cobarde?
Diğerleri gibi korkak mı sandınız beni?
Pensam que sou um cobarde como os outros?
- korkak mı?
- O homem é claramente um covarde.
Korkak mı? Ben mi?
Cobarde?
- Sizce ben bir korkak mıyım?
Pensa que sou covarde.
Korkak mısın?
E é?
- Adamlarıma, korkak mı diyorsun?
- Chama cobardes aos meus rapazes?
- Korkak mısın sen Charlie?
- És uma galinha, Charlie?
Korkak mısın?
Isso não será covardia?
- "Korkak mı"?
- "Cobarde"?
Albay Breen aptal mı yoksa korkak mı?
O Coronel Green é só um louco... ou um covarde?
Korkak mıyım yani?
Que eu estou com medo?
Kafanda saç çıktığından beri yaşlı ve korkak mı oldun?
Ficou velho e medroso desde que te cresceu cabelo na tua cabeça?
Ne kadar da hissisin? Küstah mı, hassas mı, bencil mi, korkak mı, tembel mi? ... [İç çekiş]...
O quanto és sensual orgulhosa, susceptível, egoísta, cobarde, perguiçosa gemidos por tanto desconheceres a renúncia.
Geri kalanımız korkak tavşanlar gibi kaçıyordu. O soğukkanlılıkla dikilip, bombaları fırlattı.
O resto de nós fugia como coelhos assustados, mas o sr. Denham teve coragem para ficar e disparar as bombas.
Karım pek aldırmaz, ama ben çok korkak bir adamım.
A minha mulher não se importa, mas eu sou um tipo tímido.
Asker dışında bir şey olsaydım, hayatımı yaşayıp bunu gizleyebilirdim. Ama bir asker ve korkak olmak, sahtekarlık yaparak... yaşamları size bağlı olan kişilere karşı tehdit oluşturmaktır.
Poderia ter passado a vida toda como soldado, mas ser um soldado e um cobarde é um perigo para a vida dos outros homens.
Korkak olduğu kuruntusuyla yaşayan hiçbir aptala rastlamadım.
Nunca conheci um tolo que achasse que era um cobarde.
Adi bir korkak gibi davrandım.
Comportei-me como a pior das cobardes!
Rüzgar kapı ya da pencereleri çarpsa... ayaklarımız titrer, korkak tavşanlar gibi saklanırız.
Quando o vento fecha a porta ou uma persiana, trememos e escondemo-nos como coelhos assustados.
Korkak bir aslanla birlikte görünmekten utanmaz mısınız?
Não se sentem mal por ir com um leão medroso?
Korkak mı?
Cobarde?
Korkak olmadığımı çok iyi bilmene rağmen, bana korkak da diyebilirsin.
Se calhar tomas-me por um preguiçoso, embora tu o saibas melhor.
Dostum benim, sen benim korkak olmadığımı biliyorsun. Evet...
Meu amigo, tu sabes, que eu não sou cobarde.
- Korkak! Hadi, git bakalım atlarına!
Vai para ao pé dos teus cavalos!
Gör bakalım, kanım ne kadar soğuk, o korkak geri geldiğinde.
Vais ver como o meu sangue é frio quando aquele cobarde voltar!
Yaşıyorsanız ateş edin bakalım, korkak herifler!
Disparem se ainda estão vivos, cobardes!
İşkencelerine dayanabileceğinizi sanıyorsunuz ama... Onları tanımıyorsunuz. Onlar en cesur adamı bile korkak bir ödleğe çevirebilir.
Ouçam, eu sei, vocês devem ter o que esconder... vidas humanas dependem do seu silêncio... mas acham que resistirão às torturas deles?
Ortağımın korkak olduğunu düşünmekten nefret ederim.
Não queria pensar que o meu parceiro é um cobarde.
Sırtlarını döndüklerinde, korkak bir tavşan gibi kaçtım.
No momento em que eles se viraram fugi que nem um coelho assustado.
"Ya da bir korkak olarak yatarım, bir korkak olarak..."
Ou permanecer cobarde, um maldito cobarde
"... Ya da mezarımda bir korkak olarak yatarım. "
Nada mais que um cobarde na minha campa
Korkak olmayalım Ryker'ın istediği de bu.
Não nos vamos apavorar, é isso que ele quer.
Ve zamanla senden kurtulacağım, bu kasabadaki herkes senin ne kadar korkak olduğunu öğrenecek.
E quando acabar contigo, todos ficarão a saber o covarde que tu és.
Korkak mı?
Um covarde?
- Pas. Korkak olup olmadığım anlaşılacak şimdi.
Aqui e que vou descobrir se sou cobarde.
Dedektiflerin içindeki adamlarımız onun yarı ölü, korkak, ve düşmanlığını haykırdığını söylediler.
Os nossos e os detectives de N. I. Disseram que ele estava meio morto assustado e a falar alto que o tinhas denunciado.
Babalarımız korkak.
Os nossos pais são cobardes.
Kaç bakalım korkak, kaç.
Corre, ovelha, corre.
Akan kanından başka hiçbir şey hatırlamayan, korkak, yaşlı bir adam mı?
Por um velho assustado que não se lembra de nada, a não ser de como sangrar?
Ve İngiliz ordusundan atıldım... ve bir korkak olarak damgalandım.
Fui expulso do exército inglês.
Elbette, O zamam genç ve aptaldım, ama korkak olduğumu düşünmedim. Ve birkaç saat içinde...
Bem... eu era jovem, idiota... mas não creio... que era covarde.
Bay Tadlock, sanırım aramızda, hiç korkak olmadığının farkındasınız, efendim.
Sr. Tadlock, acredito que se dará conta de que não há covardes entre nós.
Bir kızın kendini korkak olduğunu düşündüğü bir erkeğin kollarına atmasına çok şaşırdım, o kadar. Kasabaya dönelim.
Estou surpreso com uma garota que se atira aos braços de um homem... que ela acredita, no fundo, ser um covarde.
Çok erkekle çıktım ama korkak ve cahildim.
Os meus pais deixavam-me namorar, mas eu tinha medo dos rapazes e acreditava em certas coisas.
Çünkü öğrenmediğim sürece bir korkak olarak kalacağım.
Porque até o saber, irei permanecer um covarde.
- Sana söylediklerimden sonra sana ihtiyacım olmadığını ve korkak olduğunu söyledikten sonra mı?
- Depois do que eu te disse de não precisar de ti e de tu seres um covarde?
Senin bu korkak oyunlarından bıktım!
Estou farto do seu jogo das escondidas!
Adamım, George Dawson'a, Korkak Dörtlü...
Para o meu compincha, George Dawson, para os Quatro Terríveis,