Kımı translate Portuguese
260,478 parallel translation
Kimse yerinden kımıldamayacak!
- Que ninguém se mexa.
- Kimse kımıldamayacak dedim! Ve benden başka kimse konuşmayacak!
Que ninguém se mexa e que ninguém fale além de mim!
Kıskandın mı?
Estás com ciúmes?
Kim bilir nereden Garrison'a gelip 23 yaşında bir kızla çıkmaya başlayan 30 yaşında adamdan hayır mı gelir?
Que tipo de 30 anos aparece em Garrison vindo do nada e começa a andar com uma miúda de 23 anos?
Kız arkadaşım Abby Phillips de burada çalışıyor.
E a minha namorada trabalha cá. É a Abby Phillips.
Uzun hikâye ama kısaca, bir değişikliğe ihtiyacım vardı.
É uma longa história, mas precisava de uma mudança.
Birkaç gün sonra Albuquerque'de Bernalillo Kış Hasadı'nda çalacağım.
Tenho um espetáculo em Albuquerque, daqui a uns dias, nas Colheitas de Inverno de Bernalillo.
Ya da kız. Umarım oğlandır.
Esperemos que seja rapaz.
Sen gelene kadar uyanık kalmaya çalıştım.
Queria ficar acordada até chegares a casa.
Gelir misin diye sordu, kız mı oğlan mı, öğrenecekmişiz.
Ela pediu-me e disse que vamos saber se é um rapaz ou uma rapariga.
- Kızdın mı?
- Estás zangada?
-... hayal kırıklığına uğradım.
Estou desiludida. - Isso ainda é pior!
Yani kızmadın mı?
Então, não estás zangado?
Yok, kavga etmekten sıkıldım.
Não, estou cansado de discutir.
Bu yüzden açık delil olarak banka hesabını bıraktım.
Então, deixei os extractos bancários como prova incriminatória
Ne köşkü, ne eserleri, ne kızımı.
Acha que é assim tão simples?
Anlaştık mı?
Combinado?
15 yaşımdayken ben pek de... Yani kız arkadaşlarım olmuştu ama kendime güvenim yoktu.
Quando tinha 15 anos, não era propriamente... quer dizer, tive namoradas mas, não tinha confiança...
Babana sadık kalmadım. İkimiz de sadık kalmadık nihayetinde.
Fui infiel ao teu pai, ambos fomos no final.
Anlaştık mı?
- Estamos bem?
- Anlaştık mı yani şimdi? - Evet, evet.
- Estamos bem agora?
- Merak etme, yanındayım artık.
- Está tudo bem. Estou aqui agora.
Eski amigo şortumla kaldırım taşlarını daha "güçlü" tazyikli suyla yıkıyordum ve...
Estava a lavar à pressão as lajes - nos velhos shortes da claque...
Bir akşam baş başa çıkmayalı asırlar oldu. Biz de yapmayı çok istediğimiz ama hiç fırsat bulamadığımız altı maddelik ufak bir liste yaptık.
Bem, já não temos um encontro há muito tempo, por isso fizemos uma lista de seis coisas que gostaríamos de fazer, mas que nunca fazemos.
Çocuklara o bakacaksa ben fazlalık olmayayım hiç.
- Uh... Se ela vai tomar conta das crianças, eu não quero ser a quarta roda, por isso vou com vocês os três.
Kızılderililer'den daha yeni mısır ekmeyi öğrenmemiş miydin sen? - Çünkü seni ilk yerleşimcilerden sandık da.
E não acabas de voltar de aprender a plantar milho com os Índios?
Bu kazağı bir daha giymeyeceğin konusunda anlaşmamış mıydık? - Ben...
E não tínhamos falado que não usavas mais essa camsia?
Kabalık mı ettim? Sal'in yanında dura dura dilimin kemiği kayboldu.
Precisam de um marinheiro para riscar o número quatro da vossa lista de S. Valentim?
- Çünkü şimdi size kızdım!
! Ok, porque partiste isso?
Joe bir daha ağabeyine bu şekilde bir saygısızlık yapayım deme.
Joe, nunca mais desrespeitas o teu irmão dessa maneira.
Kızmak mı?
Chateado?
Ölü bir süvari kılığında Danları ziyaret edip Guthred'in salıverilmesini sağladım ve kutsal bir azizin kalıntıları üzerinde kral olarak taç giydirildi.
Visitei os dinamarqueses disfarçado de cavaleiro morto e assegurei a libertação de Guthred. Sobre os restos mortais de um santo, ele foi coroado rei.
- Kılıçlarımızı sunmaya geldik.
Viemos oferecer as nossas espadas.
Başrahiple konuşacağım ve kız kardeşim de vazifesini ifa edecek.
Vou falar com o abade... e a minha irmã cumprirá a sua obrigação.
- Kılıcım karşılığında hayatım.
A minha vida pela minha espada.
Kılıcının benim kılıcım olduğuna yemin eder misin?
Jurais que a tua espada é minha?
Yüzün kızardı canım.
Estais corada, minha querida.
O kadar küçük bir orduyla pazarlık mı yapacağız?
Vamos negociar? Com um exército tão pequeno?
Bir planımız var. Anlaşma da yaptık değil mi?
Temos um plano e temos um acordo, não é?
Yaşadığımız anlaşmazlık umarım artık son bulmuştur.
Tivemos um desentendimento. Espero que já pertença ao passado.
Köle olarak hapsedildiğim sırada içimde sık sık korku duyardım.
Enquanto estive preso como escravo, o medo vivia em mim com frequência.
Çekicilik, karşılık bulmuş sanırım.
A atração é recíproca, presumo?
Kılıcım Hild!
Hild, a minha espada.
- Sana sözümü ve kılıcımı verdim Guthred.
Guthred, dei-vos a minha palavra, a minha espada!
- Ama bana 200 kılıç lazım!
Mas eu preciso é de 200 espadas!
Ayrıca sana lâyık olmaya çalışacağım Judith.
Tal como também tentarei ser digno de vós, Judith.
Geçen gün tanışıp numarasını kaybettiğim kız sandım.
Conheci uma rapariga, mas perdi o número dela. Pensei que era ela.
Artık hep burada mı kalacaksın?
Vais ficar aqui para sempre?
Bir çılgınlık yaptım.
Por isso é uma loucura.
Sıçtığımın yerine sıkıştık!
Estamos entalados!
Çıkıp yardım isteyelim.
Vamos sair daqui e procurar ajuda.
kimi 527
kımıldama 841
kimin 338
kiminle 320
kimim 16
kimin bu 26
kimin umurunda 402
kimin umrunda 121
kımıldayamıyorum 32
kiminle konuşuyorsun 94
kımıldama 841
kimin 338
kiminle 320
kimim 16
kimin bu 26
kimin umurunda 402
kimin umrunda 121
kımıldayamıyorum 32
kiminle konuşuyorsun 94
kimim ben 113
kiminle konuşuyorum 32
kiminle konuşuyordun 23
kimin umurunda ki 23
kiminle görüşüyorum 83
kimin için 81
kımıldamayın 276
kimin emriyle 18
kimi seviyorsun 25
kımılda 541
kiminle konuşuyorum 32
kiminle konuşuyordun 23
kimin umurunda ki 23
kiminle görüşüyorum 83
kimin için 81
kımıldamayın 276
kimin emriyle 18
kimi seviyorsun 25
kımılda 541