Kızınız mı translate Portuguese
25,034 parallel translation
Kızımız... Aarna... 2. sınıftaydı.
A nossa filha Aarna estava no segundo ano.
Kurbanımızın adı Kevin Carl Salesky, ve sicili biraz kabarık.
A nossa vítima é Kevin Carl Salesky... e tem um belo registo.
Yüzeye çıkıp kızı ve kargoyu verin ve ben de sizi ve adamlarınızı savaş tutsağı olarak alayım.
Venham à superficie, entreguem a mulher e a sua carga, e posso garantir que você e os seus homens terão o melhor dos tratamentos de prisioneiros de guerra.
Bir hafta önce kızımın doğumgünüydü.
Foi o aniversário da minha filha a semana passada.
Kızımın, taşındığımızda bizimle gelmeni istemesiyle alakası var mı bunun?
Isso tem alguma relação ao facto da minha filha te ter pedido para ires connosco quando nos mudarmos?
- "Sizden nasıl arazi sahipleri çiftçiler, sınıfınızın temsilcileri suçlu bir ekonomideki sosyal tam sayılar olarak veya tanıdığım şekilde babalar, eşler, oğullar, kızlar bireyler olarak bahsedebilirim?" - Konuş, kardeşim.
"que nunca existiu anteriormente... e que nunca mais voltará a existir."
Tavşan deliğinden gitmeye ilk başladığım zamanlarda rastgele bir av kazası sırasında vurulup felç kalan Lisbon'lu bir kızın hikâyesini okuyup "Ne olacak, denemekten zarar gelmez bunu önlemeyi deneyeyim," diye düşünmüştüm.
Quando comecei a passar pela toca do coelho... vi... uma notícia sobre uma rapariga de Lisbon que foi baleada... num simples acidente de caça. E pensei : " Raios, não faz mal.
Bu bir döngü kurtulamadığım bir tuzak, çünkü öylece durup küçük kızımın ölümüne izin veremem.
É como um círculo, uma armadilha da qual não consigo sair porque não posso ficar a assistir e... E deixar a minha filhinha morrer. Não consigo.
Caroline, kızım fenaymışsın sen.
Caroline, és boa.
Sen benim kızımın okuluna gidip park yerinin ortasında ona sorular mı sordun?
Vais à escola da minha filha e fazes-lhe perguntas no parque de estacionamento?
Her zaman babamın kızıyım.
Sempre filha do meu pai.
Ama artık burada olmadığına göre başka bir maceraya atılmaya hazır mısınız, Majesteleri?
Mas agora, não está cá, por isso, Vossa Majestade, que dizes de partir em uma demanda?
Hades'i nasıl yeneceğimizi bilmiyoruz ama bana yardım edersen belki kızını geri alabilir ve Zelena'nın aklını başına getirebiliriz.
Não sabemos como derrotar o Hades, mas talvez possamos... recuperar a tua filha e chamar a Zelena à razão. - Se estás comigo.
- Kendi kızını uyku lanetinin etkisi altında bırakacak kadar mı nefret ediyorsun benden?
Deixaria a sua própria filha sob um feitiço de sono?
Kız arkadaşımın Ronkonkoma Gölü'nde aile buluşması vardı.
A minha namorada tinha um evento familiar em Lake Ronkonkoma.
Saldırının sorumluluğunu reddeden düşmanlarımızın numaralarından oluşan üç sayfalık bir telefon listem var.
Tenho uma lista de três páginas com todos os inimigos que ligaram a negar a responsabilidade pelo ataque.
Sızdığımız cami ya da kampların hiçbirinde rutinin dışına çıkılmamış.
A rotina nas mesquitas e nos campos que supervisionamos não se alterou.
- Sesi biraz kısar mısınız?
Podes pôr a música mais baixa, por favor?
Eğer evliliğimizi sakladığımız için hâlâ kızgın olsaydı evet demezdi.
Ela não teria aceitado se estivesse chateada por termos escondido que eramos casados.
Michael, bu tatlı kadının senin kız arkadaşın olduğunu sandım.
Michael, eu pensava que esta adorável mulher era a tua namorada.
Kız arkadaşımın ailesi geldi.
Os pais da minha companheira estão na cidade.
Gizli jüri üyesi 11 numara, boşanmadan önce kocanızla herhangi bir danışmanlık ya da terapi araştırdınız mı?
Pré-jurada número 11, antes de se divorciar, você e o seu marido procuraram algum tipo de aconselhamento ou terapia?
İyi haber ; ayaklarımızın üzerinde durmaya başladık ve günler sonra bu dava işini arkamızda bırakacağız.
As boas noticias é que estamos de volta de pé, e estamos a dias de ter esta coisa do tribunal terminado.
Siz kamuya mâl olmuş bir kişiliksiniz, Dr. Masters o yüzden eğer bu suçu kabul ederseniz sizden mahkeme salonuna girip jüri ve basının önünde durmanız..... ve cinsel sapkınlık suçlamasını kabul etmeniz gerektiğini hatırlatmalıyım.
É uma figura pública, Dr. Masters, então tenho de frisar que se aceitar dar-se como culpado, irá ser requerido que entre naquela sala e fique em frente ao júri e à imprensa, e admitir o desvio sexual.
Sayın Yargıç, ben cinsel sapkınlık suçunu kabul etmeye razıyım çünkü ben bir cinsel sapığım çünkü hepimiz cinsel sapığız.
Meretíssimo, estou disposto a declarar-me culpado de desvio sexual, porque eu tenho desvio sexual, porque todos temos desvio sexual.
Muhtemelen yaptığımız şeyin iki iş arkadaşı için uygunsuz olduğunu biliyor ve şimdi de kendi kıçını kurtarmaya çalışıyor işte.
Provavelmente era inapropriado que dois colegas de trabalho fazer o que fizemos e ela sabe-o, então, agora, ela tenta safar-se.
Cadılık saati. Arkadaşlarımız için bir çukur açmanın tam zamanı Waverly.
Uma hora tardia é perfeita para escavar um buraco para o nosso amigo, Waverly.
- Kaldır kıçını kızım!
Mexe-me esse rabo.
Kim? Kız arkadaşın mı?
Quem, a tua namorada?
Evet ama daha yeni metodlarımızın yanlış anlaşılmasına dayandırılan bir yasal kabusun içinden çıktık.
Sim, mas acabamos de sair de um pesadelo jurídico por causa da má interpretação dos nossos métodos.
Kitabınızı bitirdikten sonra bende bir kıvılcım oluştu ve elime geçen her şeyi okumaya başladım.
Depois de eu ter lido o teu livro, foi como uma faísca, e comecei a ler tudo o que podia.
Cinsel ilişki boyunca artık orgazm olamayacağınızı öğrenmenize sebep olan vakayla başlayalım mı?
Porque não começamos pelo incidente que ocorreu por volta da altura em que descobriu que não conseguia ejacular durante o sexo?
Sanırım buna inanmakta zorlandım senin gibi bir kızın bende dişe dokunur ne gördüğüne inanmakta.
Suponho que eu... devo ter tido dificuldade em acreditar nisso... Acreditar numa rapariga como tu visse em mim algo que valesse a pena.
Kızımın da gönlünü yapıyorum.
Eu estou a fazer a vontade à minha filha.
Biz homoseksüellik üzerine olan.. ... çalışmalarımızın belgelerini yayınlayacağız ama bütün bunları zaten tartışmıştık.
Nós, eventualmente iremos documentar em livro, o nosso trabalho sobre homossexualidade, mas não já conversamos sobre isso.
Eğer sana 10 dakikadan daha fazla süre verirsem 10 dakika vereceğini söyleyip vermeyen kız olarak tanınırım.
Se eu te der mais de 10 minutos, ficarei conhecida como a tipa que diz que vai dar 10 minutos, mas não dá 10 minutos.
Halkımızın çoğunun her gün alması gereken ilaçlar var. Ama avlanmaya çıktıklarında ilaç almıyorlar. Kırsal bölge sayesinde daha iyi hissediyorlar.
A maioria das pessoas tem remédios que têm de tomar todos os dias, mas quando vão caçar, não os tomam e a terra fá-los sentirem-se melhor.
Kızımı rehin aldın.
Fez a minha filha de refém.
Kızımız yapmış olmasın?
Não foi querido da parte dela?
Kıçınızı kurtarmak için kullandıklarımızı diyorsun? O silahlardan mı bahsediyorsun?
Estás a falar das armas que usámos para vos salvar?
Yaklaşık 100 tanesi hemen sınırlarımızın dışındaki bölgede bulunuyorlar.
Aproximadamente 100 Abis estão a ocupar o território logo após as nossas fronteiras.
"Biz zavallı hayvanların tüm sıkıntılarımızdan kurtulup sonsuza dek huzur içinde yaşayacağımız ülke orada."
"Esse país feliz em que nós, pobres animais, " descansaremos para sempre das nossas provações. "
Mikroplulara karşı davranışlarımızı geliştirmek için Phenotransa çok yakın çalıştık.
Trabalhamos muito próximos com a Phenotrans, para melhorar como tratamos as pessoas infectadas. Implantaremos isto neles.
Yüksek mevkideki güvenilir kaynağımız, kızın çift taraflı ajan olduğunu söylüyor.
Temos uma fonte bem colocada que acha que ela é uma gente dupla.
Kızımın yaptığı gibi.
Como a minha filha fez.
- O bizim kızımız. - Maloof kontrol noktaları kuruyor. Sınırı kapatacak.
- O Maloof prepara pontos de controlo e fecha a fronteira.
O adamın kızımızı incitmesine izin veremeyiz. Onu kurtarmam için bana izin vermek zorundasın.
Não podemos deixar que lhe faça mal, deixa-me salvá-la.
Kızımın attığı birkaç tane dirsek ani ölümünü açıklamaz.
A minha filha só lhe deu cotoveladas. Isso não explica a sua morte repentina.
Uzun lafın kısası bir bebek bakıcısına ihtiyacım yok. Bak, kızına saldırdılar. Sen de buraya kişisel olarak bakıp bakmadığımdan emin olmak için geldin çizgiyi geçmem için.
Resumindo, não preciso de uma "babysitter".
Troy Spooner'a görgü tanıklığı yaptın kızımın saldırıya uğradığı sabah, seninle olduğunu söyledin.
Deu um álibi ao Troy Spooner na manhã em que a minha filha foi atacada, disse que ele estava consigo.
Kızımın peşinden gittin.
Você foi atrás da minha filha.