Má translate Portuguese
124,842 parallel translation
Belki de bu ilişki bizim için iyi gitmiyor.
Talvez esta relação seja má para nós.
Kötü haber, yüzüğüm adamın içinde kaldı.
A má notícia é que deixei um anel dentro dele.
Aslında bu kadar yardıma hevesliysen... Bahisi maksimuma çıkarmak istiyorum.
Na verdade, já que está tão ávido para efectuar favores, quero aumentar o limite máximo de apostas da casa.
Daha önce hiç düşünmemiştim, ama madem konuşuyoruz, aklıma gelen bu.
Nunca antes tinha pensado nisso, mas já que falamos nisso, é a minha opinião.
Hiç kendi başıma keçi boodog yapmamıştım, ama sanırım iyi olacak.
Pessoalmente, nunca fiz boodog de cabra sozinho, mas acho que conseguiria.
Yani kullanıma hazır tam tekmil bir ızgara setidir.
Portanto, é um grelhador pronto a usar.
Kullanıma hazır.
Está pronto a usar.
"Kullanıma hazır" konsepti.
É esse conceito de pronto a usar.
Öğrenmeyi aklıma koymuştum.
Convenci-me a aprendê-lo.
Veya mesleğime, hayatıma burada devam edebileceğim aklıma gelmemişti.
Ou que podia continuar o meu ofício aqui.
Bazen benim de aklıma bir şeyler geliyor.
Às vezes tenho-as.
Buradaki esas kişi benim, kardeşlerimi organize ediyorum ve işlerin nasıl yapılacağıyla ilgili fikirler aklıma gelince birilerine "Sen şunu yap" diyorum.
Sou aqui a pessoa que organiza os irmãos e vêm-me ideias à cabeça de como fazer as coisas, dizer : "Faz isto."
Halkıma katkım nedir?
Qual a minha contribuição para o meu povo?
Ne oldu da ağzıma sıçıldı?
Não sei sobre isso mas estou feliz por estar livre.
Söyleyeyim onların hiçbirini ağzıma sürmem.
Não, estava sempre de olhos esbugalhados.
Son dakika karar değişikliği biraz tuhafıma gitti doğrusu.
Devo preocupar-me com o Chuck?
Başıma bu davayı neden ve nasıl sardığını açıklamaya başlayacağın konuşma.
Grande aumento, prendo-a cá. O Chuck já não pode fazer nada.
Hahamımmış gibi davranıp güya bana bilgeliğini sunarken aklıma girip, beni amacımdan saptırmaya çalışıyordun aslında.
Tudo informação pública. Sei o quanto podem ganhar.
- Benim işim bu. - Şirketin iyiliğini sağlamak. En yüksek kar getiren çalışanımı istifa ettirmek bu tanıma uymuyor.
que jamais rejeitaria um acordo se, de repente, percebesse que isso seria mais justo.
O tanıma uyan yüz farklı serbest fon var.
Descreve cem "hedgies".
- 13 yaşıma girmiyorum ki.
Vou fazer 13 anos?
Senin evliliğinde yalan söylemek tolerans ve hoşgörü gören saçma bir oynaşma olarak görülüyor olabilir ama ben 15 yıllık evliliğimde karıma sadece bir kez yalan söyledim.
Talvez no teu casamento, mentir fosse tolerado, visto com complacência, considerado preliminar, mas, no meu casamento de 15 anos, nunca menti à minha mulher, exceto uma vez.
Lütfen söyle, Karıma ne dedin?
O que disseste à minha mulher?
Toplama yapamıyor değilim ama kendimi riske atacaksam hiçbir şeyi gözden kaçırmadığıma emin olmak istiyorum.
Não digo que tenha discalculia mas, se vou arriscar, não quero deixar passar nada.
- Onunla tanıştığın zaman geldi aklıma.
Lembrei-me de quando a conheceste. Eu também.
Bu, adaylıkta başıma bela olur mu?
Isso vai trazer-me problemas?
Adıma utanmaya cüret bile etme.
Não te faças de constrangida.
Bu tanıma uyduğumu mu düşünüyorsun?
- E acha que me encaixo?
Bu konuda yalnız olmadığıma sevindim. Terapilere bayıldığını sanıyordum.
É bom saber que não sou o único.
Akşam çıkarsam tatlı barımızı... yalnız işleteceğin aklıma geldi ve bunu da önce hiç yapmamıştın.
Acabei de lembrar que se eu sair à noite, terás de gerir o bar de sobremesas sozinha e tu nunca fizeste isso antes.
Aman Tanrım altıma işeyeceğim şimdi.
Oh, ainda vou fazer chichi.
"Dexter" muşambasını yatağıma boşuna mı koydum?
Cobri a minha cama com lona do "Dexter" para nada?
Ama seni biraz tanıma şansım oldu ve o omuzlarının üstünde gerçekten güzel bir aklın var.
Mas conheço-te a ti um pouco e tens uma cabeça muito boa e bonita em cima dos teus ombros.
Kızıma tecavüz edeni bulmak istiyorum. Onun acı çekmesini istiyorum,
Quero encontrar o rapaz que violou a minha filha, que sofra.
Ailenizin bir parçası olacağıma, ne olursa olsun?
Que sempre farei parte da família, aconteça o que acontecer?
Jay onu benden alacaktı.
O Jay ia roubar-ma.
Yardıma ihtiyacın var, Adrian.
Precisas de ajuda, Adrian.
Ona söz verdim. Onları koruyacağıma dair ona söz verdim.
Eu prometi-lhe, prometi-lhe... que os ia proteger.
Ama yıkamadığım çamaşırlarıma onu sürüyorum, o yüzden aferin.
Mas ponho-a na roupa quando não a lavo. Levas pontos por isso.
Bu mektubu okurken yardıma ihtiyaç duyabilir.
Ele pode precisar de ajuda para ler esta carta.
Defalarca söylediğim gibi, o karşıma almaktansa kullanmayı tercih ettiğim kılıç ama imanlı biri değil ve asla olmayacak.
Já o disse muitas vezes ele é uma espada que prefiro empunhar do que enfrentar, mas não é temente a Deus e nunca será.
Peter, altıma geç. Bellamy!
Peter, põe-te debaixo de mim!
Peter'ın şu anda yardıma ihtiyacı var!
O Peter precisa de ajuda.
Ama tüm öğleden sonramı Monet'e bakarak geçirdim. Görmüş olduğum en güzel şeye. Bir bakıma sanat aşkımı babam sağladı.
Mas, passei a tarde toda a olhar para um "Monet", para a coisa mais bonita que alguma vez tinha visto, então, de alguma forma, acho que ele me deu o meu amor pela arte.
Düşmanlarıma yaltaklanmak ya da inşa ettiğim ne varsa kaybetmek mi?
Suplicar aos inimigos ou perder tudo o que construí.
Sorularıma cevap verdikten sonra onu göreceksin.
- Vê-lo-ás após responderes às questões.
Evde tek başıma kalamaz mıyım?
Não posso ficar em casa?
Aklıma gelmişken, iyi bir fikir değil.
Não é uma boa ideia, aliás.
İsteğiniz üzere bugün buradayım. Fakat hakkım olanı niye geriye aldığıma dair kimseye açıklama borçlu değilim.
Estou aqui presente a vosso pedido, mas não devo explicações por ter recuperado o que era meu.
Kulağıma gelen söylentiler var. - Baronun Quinn'le ittifak yapıyormuş.
Ouvi os boatos, a tua Barão vai aliar-se ao Quinn.
- Ormandaki arkadaşım Artemis verdi.
Deu-ma a minha amiga da mata, a Artemis.