Nasıl yaptın translate Portuguese
4,081 parallel translation
Pekâlâ, nasıl yaptın bunu?
Mas como fizeste isso?
- Nasıl yaptın?
- Como o fizeste?
Bütün bunları nasıl yaptın?
Como fizeste isso tudo?
Bunu nasıl yaptın?
- Como fizeste isso?
Bunu nasıl yaptın...?
Como é que a Angela...
- Siz nasıl yaptınız bunu?
- Como conseguiu?
Bunu nasıl yaptın?
Como é que fizeste isso?
Bunu nasıl yaptın?
Como é que fez isso?
Nasıl yaptın bunu?
Cada uma delas. Como fizeste isso?
Bunu nasıl yaptın?
Como conseguiste?
Aslında, bir olayınız varmış gibi görünmüyor. Tutuklamayı nasıl yaptınız?
Se não concluiu o caso, como fez a prisão?
Bunları nasıl yaptın?
Como é que os fizeste?
Bunu nasıl yaptın?
Como fez isso?
- Bunu nasıl yaptın?
- Como fizeste isso?
Bakın, bir saat önce Grand Central'e paranın kalanını almak için yürüyordum. Ne yaptığımı düşünüp duruyordum kendime ve aileme verdiğim sözü nasıl bozduğumu...
Ouça, há uma hora... estava a caminho da Grand Central Station para pegar no resto do dinheiro e... não parava de pensar no que tinha feito e como... tinha quebrado a promessa que fiz a mim mesmo e... à minha família.
Bunu nasıl yaptın?
Como fizeste isso?
Gerçek boyutlu bir jeneratör yaptım ama yerçekimi alanlarını nasıl kontrol edeceğimi söylemen gerek.
Construí um gerador em tamanho real... mas preciso que me digas como controlar os campos de gravidade.
- Bunu nasıl yaptığını bana göstermelisin.
Tem de me mostrar como conseguiu fazer isso...
- Bunu nasıl yaptığını öğrenmek istiyorum.
Quero saber como fazes isso. Como faço o quê?
Sonuç olumlu olsa bile, nasıl yaptığını nasıl açıklayacağız?
Mesmo que o resultado seja positivo, como explicamos a forma como fez o que fez?
Gecenin bir yarısı nasıl böyle egzersiz yaptığını hiç anlamıyorum.
Não sei como é que consegues fazer isso... fazer exercício tão tarde.
Nasıl olacak bilmiyorum ama eninde sonunda Jax ne yaptığını anlayacak.
Eu não sei como mas eventualmente um dia, o Jax vai perceber o que ela fez.
Yönetim hakkındaki prensipleri, 13 farklı eyaleti tek bir federasyonda nasıl toplayacağımız konusunda... yaptığımız planın temelini şekillendirdi.
As regras dos Governos deles formaram a base do nosso planeamento de unificação dos 13 estados numa só Federação.
İnsanların nasıl yaptığını bilmiyorum.
Não sei como os humanos fazem.
Nasıl bulacaksın? Windsor'un nasıl yaptığını bularak.
A descobrir como é que o Windsor está a tentar fazer isso.
Bu iki yüzlülüğü nasıl yaptığını hiç bilmiyorum.
Não sei como consegues. A duplicidade.
Annemin kusuruna bakma ve eğer yapabilirsen nasıl yaptığını bana da söyle.
Perdoa a minha mãe, e, se conseguires, ensina-me.
Aaron, bunu nasıl yaptığını söylemen gerek.
Aaron, tens que me dizer como fizeste aquilo.
Nasıl yaptığını bilseydim sence şimdiye kadar durur muydum?
Achas que se eu soubesse fazer isso não o teria já feito?
Eğer buradan çıkabilirsem hayatımı nasıl değiştirdiğini sana anlatmam için bir yer ve zaman bulacağım ; hayatımı dağınık, karmaşık odaklanmamış mantıksız harika yaptın.
Se conseguir sair daqui, encontrarei um momento e um lugar para dizer-te que deixas a minha vida baralhada e confusa, sem foco, irracional... e maravilhosa. "
Bu çocuğun neyi, nasıl yaptığını bilmiyorum.
- Não sei como é que ele fez isto.
Bunu nasıl yaptığını çözemedim.
Nao consigo perceber como é que ele o faz.
Onu nasıl belediye başkanı yaptığını anlatıyordu.
Estava a explicar-me como o tio chegou a mayor.
Bana hayatımı büyümemi nasıl izlediğini anlatarak yaptığın aptallığa bak.
Que idiota. A contar-me a história da minha vida, como me viste envelhecer.
Aaron, bunu nasıl yaptığını söylemen gerek.
Aaron, preciso que me digas como fizeste aquilo.
Bu kişinin yaptığı yalnızca Gavin'e Tanrı korkusunu aşılamayı istemek değil yani ama bunu onu öldürmeden nasıl yapacağını kesinlikle biliyor.
O que significa que essa pessoa não só queria meter medo ao Gavin, como sabia exactamente como fazê-lo, sem o matar.
Bakın, gerçek şu ki, nasıl yaptıklarını bilmiyorum.
A verdade é que não sei como fizeram isso.
Nasıl yaptın?
Como foi que fugiste?
Bu çocukları yapmadıkları bir şeyi itiraf ettirmek için kanun yaptırımının nasıl işlediğini hatırladın mı?
Recorda-se de como a polícia fez aqueles rapazes confessarem uma coisa que eles não fizeram?
O şeyin bana ne yaptığını ve nasıl düzeltileceğini anlat.
Diga-me o que aquilo me fez e como consertá-lo.
- Nasıl yaptığını anlatmadı.
Não disse como.
Enuma Elish'te tasvir edilenler, canlı biçimde mistik olmayan tanrılardı ancak öteki dünyaya aittiler, son derece gelişmiş genetik bilgiye sahip uzaylı ziyaretçilerdi. Anunnakiler, uysal işçileri nasıl yaratacağını düşünüyordu. İnsansı dişi bir canlıdan pek çok genler aldılar, pek çok denemeler yaptılar.
Segundo os teóricos dos antigos astronautas, o Enuma Elish descreve vividamente não os deuses míticos mas seres de outro mundo, visitantes alien que possuíam um avançadíssimo conhecimento de genética.
Lanet olası işini her zaman övündüğün, beni duyarsızca sıktığın, monoton olarak kirli işleri nasıl yaptığın, bana nasıl arka çıktığın gibi yapmana ihtiyacım var.
Preciso que faças o teu maldito trabalho. Como te gabas sempre e insistes em dizer, que não percebo como fazes o trabalho sujo, e como me defendes.
Şimdi ne yaptığını Raj'a nasıl söyleyeceksin?
Como é que vão contar ao Raj o que fizeram?
Annenin doğru olduğuna inandığı şeyi yaptığını biliyorum ve buna saygı duyuyorum,... ama sanırım ben bu işten nasıl sıyrılabileceğimizi biliyorum bu yüzden bir telefon görüşmesi yapmam gerek.
A tua mãe está a fazer o que acha ser correcto e respeito-a, mas acho que sei de uma escapatória e tenho mesmo de fazer uma chamada.
Yapmaya çalıştığım şeyi sen başardın, ben başaramadım ve nasıl yaptığını bile bilmiyorsun.
Fizeste o que eu tentei fazer e não consegui. Nem sabes como fizeste.
Aslında, onun ilaçlarının nasıl bir etki yaptığını bilmiyorsun.
Não sabe como é que ele é com os medicamentos.
Nasıl yaptın?
- Como conseguiste?
Bunları nasıl yaptığını Açıklamayı tercih etmeyeceğini düşünüyorum.
Será que não quer explicar-nos o porquê disso ter acontecido.
Bunu nasıl yaptığını bilmiyorum.
Não sei como consegues.
Yaptığın işe kendin inanmıyorsan onlar nasıl inanacak?
Se não acredita no que está a fazer, como hão-de eles acreditar?
nasıl yaptın bunu 38
yaptın 100
yaptınız mı 19
yaptın mı 91
nasılsın 5362
nasilsin 47
nasıl 3954
nasil 16
nasılsınız 3074
nasıl gidiyor 2080
yaptın 100
yaptınız mı 19
yaptın mı 91
nasılsın 5362
nasilsin 47
nasıl 3954
nasil 16
nasılsınız 3074
nasıl gidiyor 2080
nasil gidiyor 23
nasıl oldu 268
nasıl öldü 77
nasıl yani 1497
nasıl olmuş 116
nasıl ölmüş 19
nasılsın tatlım 38
nasılsın canım 26
nasılsın bebeğim 20
nasıl oldun 41
nasıl oldu 268
nasıl öldü 77
nasıl yani 1497
nasıl olmuş 116
nasıl ölmüş 19
nasılsın tatlım 38
nasılsın canım 26
nasılsın bebeğim 20
nasıl oldun 41