Ne kadar kaldı translate Portuguese
2,276 parallel translation
Orada ne kadar kaldığımı tam olarak hatırlamıyorum.
Não me lembro como lá fui parar.
Ne kadar kaldı?
Quanto tempo?
- Ne kadar kaldı, Logue?
- Quanto tempo, Logue?
Ne kadar kaldıysa artık.
- O que resta dele.
- Çocuklar, ne kadar kaldı?
Pessoal, ainda estão longe?
Andrew, ruh eşimi bulmamıza ne kadar kaldığını sorabilir miyim?
Andrew, posso perguntar-lhe quão perto estamos de encontrar a minha alma gémea?
Ne kadar kaldı?
Como estamos?
Peki bu Kehanetler Sarayı'na ne kadar kaldı?
Então, quanto falta para o Palácio dos Profetas?
Tamamlanmasına ne kadar kaldı?
Falta muito para acabar?
- Ne kadar kaldı?
Quanto tempo falta para chegarmos?
Ne kadar kaldı?
Quanto tempo mais ainda?
- Ne kadar kaldı?
- Quanto tempo?
Eritrane'e ne kadar kaldı?
Falta muito para Eritrane?
Medya planlamasını gözden geçirmek istediklerini söylediler, ama bence esas istedikleri, harcamadığımız ne kadar kaldığını görmek için bir bütçe çalışması.
Disseram que queriam rever o plano de comunicação, mas acho que queriam um orçamento para ver quanto dinheiro ainda temos.
- Mine iğnelerinden ne kadar kaldı?
Quantos dardos de verbena te restam?
Peki ne kadar zamanım kaldı?
Então quanto tempo você pensa que tenho?
Zoe, ne kadar vaktin kaldığını bilmiyoruz.
- Zoe, não sabemos quanto tempo temos.
Bunu ailelerinize açıklamak zorunda kaldığınız zaman ne kadar komik olduğunu göreceğiz.
Vamos ver o quão engraçado acham que isto é quando tiverem que explicar isto aos vossos pais.
Peki ya, Masuku'yu çıkartmak için ne kadar zamanım kaldı?
Quanto tempo tenho para soltar Masuku?
Sence ne kadar vaktimiz kaldı?
Quanto tempo pensas que tenho?
Sen ne kadar vermek zorunda kaldın?
Quanto pagas tu?
Her ne kadar berbat olsalar da kararlarımla takılı kaldım.
Mas sou fiel às minhas decisões, mesmo as merdosas.
Ne kadar geç kaldım?
Quanto tempo estou atrasada?
Senin ne kadar vaktinin kaldığını düşünüyorsun?
Bem, quanto tempo você acha que tem?
66 yaşındayım. Ne kadar zamanım kaldığını bilmiyorum.
Tenho 66 anos, não sei por quanto mais tempo andarei por cá...
Ne kadar kaldı?
Quando mais ainda falta, caramba?
Ne kadar zamanımız kaldı?
Casey, toma, toma.
Ama inkâr dönemini atlattığımda ne kadar zamanım kaldıysa onu yaşamaya devam ettim.
Mas consegui ultrapassar a negação e continuei a viver a vida que me resta.
Sence ne kadar vakti kaldı?
Quanto tempo achas que ela tem?
Baze, ne yaparsan yap... Beni burada ne kadar istemiyorsan ben de o kadar olmak istemiyorum. Ama velayet kaldırılma davam iki gün sonra.
Baze, o que quer que aches, não quero ficar aqui assim como não queres que eu fique, mas a audiência de emancipação é depois de amanhã.
Ne kadar çılgın olsa da, senin aslında bir vampir olduğun gerçeğini kaldırabilirim.
Por mais absurdo que seja, consigo suportar o facto de seres um vampiro.
Burada uğraşmak zorunda kaldıkları ne kadar az insan olursa o kadar fazla sondaj yapabilirler.
Será menos, para perfurar mais.
Ne kadar işin kaldı?
Quanto falta para completar o seu trabalho?
İşler ne kadar kötüleşirse kötüleşsin bir arada kaldığımız sürece umut var olacaktır.
Por mais más que as coisas se tornem... desde que nos mantenhamos juntos... haverá sempre esperança.
Ne kadar süre evli kaldın?
Por quanto tempo ficou casada?
- Ne kadar mermin kaldı!
- Quantas munições tens?
İkinizin, büyük gününe sadece birkaç ay kaldı ama Ryan, Cate'i ne kadar iyi tanıyorsun?
Estão a meses do vosso grande dia. Ryan, conhece bem a Kate?
Ne kadar gerçekçi bilmiyorum yani her şey sana kaldı Doyle.
Não posso apurar a genuinidade disso, portanto... Está nas suas mãos, Doyle. A sério.
Clark, ne kadar kötü umurumda değil Ben Guadalajara'da bir çadırda kaldım.
Clark, não importa o quão mau está.
Riskleri çok büyük ve aldığınız radyasyonu göz önünde bulundurursak dokularının ne kadar zayıf olduğunu veya bir nakli kaldırıp kaldıramayacağını bilemiyoruz.
Os riscos são enormes, e com a enorme quantidade de radiação a que foi sujeito, não temos forma de aferir da fragilidade dos seus tecidos ou sequer se aguenta um transplante.
Kurban... Fiziksel durumuna bağlı olarak solumum yetmezliğinden ya da kalp krizinden ölür. Maruz kaldıktan ne kadar süre sonra ölüm gerçekleşir?
A vítima morre de asfixia ou de ataque do coração, dependendo da sua condição física.
Her ne kadar bunu duymak, kalbimi ısıtsa da, geç kaldım. Hoşçakal, Georgina.
- Apesar de isso me alegrar, estou atrasada.
- Ne kadar kaldı?
- Estás perto?
İnsanlar, ne kadar aç kaldıktan sonra birbirini yemeye başlıyordu?
Quanto tempo é necessário para um humano começar a comer outro por ter fome?
Fakat, sence de artık kendine, içinde daha ne kadar dövüşme isteği kaldığını sormanın zamanı gelmedi mi?
Mas acho que está na altura de perguntar a si mesmo quantos mais combates conseguirá aguentar?
Her şeyi halletti. Peki ne kadar vakti kaldı?
Garantiu isso. quanto tempo tem?
Sence ne kadar vaktin kaldı?
Quanto tempo acha que tem?
Bir hedefi en çok ne kadar izlemek zorunda kaldın?
Qual o máximo de tempo que tiveste de vigiar um alvo?
Artık Demetri'nin ne kadar zamanı kaldığını biliyorsun.
Agora já sabe quanto tempo é que o Demetri tem de vida.
Ne kadar zaman kaldığını biliyor musunuz?
Têm uma estimativa para a detonação?
Ne kadar ölü adam kanımız kaldı?
Quanto sangue de homem morto ainda temos?
ne kadar güzelsin 38
ne kadar 1461
ne kadar güzel 390
ne kadar harika 35
ne kadar paran var 51
ne kadar tatlısın 25
ne kadar istiyorsun 126
ne kadar tatlı 35
ne kadar güzel bir gün 19
ne kadar iyi 34
ne kadar 1461
ne kadar güzel 390
ne kadar harika 35
ne kadar paran var 51
ne kadar tatlısın 25
ne kadar istiyorsun 126
ne kadar tatlı 35
ne kadar güzel bir gün 19
ne kadar iyi 34