English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ N ] / Nerede olduğunu

Nerede olduğunu translate Portuguese

13,275 parallel translation
Bu yerin nerede olduğunu biliyor musun?
Sabes onde é?
Fransa'nın nerede olduğunu bileniniz çıkarsa şaşarım.
Ficaria surpreendido se algum de vocês soubesse onde fica a França, quando mais falar a língua.
Lanet olası çocuğun nerede olduğunu bilmiyorum.
Não sei onde está o raio do miúdo.
Bu serseri nerede olduğunu bilmiyor galiba.
Acho que este vagabundo não sabe onde está.
Ama bak,... senin nerede olduğunu, ne yaptığını ve kimlerle takıldığını merak eden iki ebeveyne sahip olduğun için ne kadar şanslı olduğunu farketmen lazım.
Mas escuta, tens sorte por ter pais que querem saber onde estás, o que fazes, com quem andas.
Bir spor barından alınan güvenlik kayıtları Bay Hipwell'in o gece nerede olduğunu açıklıyor.
Câmaras de segurança de um bar mostram o paradeiro do Sr. Hipwell naquela noite.
Bak, nerede olduğunu söyle, bana adres ver. Seni almaya geleceğim.
Olha, diz-me onde é que estás, dá-me uma morada, eu vou buscar-te.
Nerede olduğunu bilmiyorum.
Não sei onde é que ele está.
Tiggs, Tiggs, beni duyabiliyorsan nerede olduğunu biliyorum.
Tiggs, Tiggs. Se me ouves eu sei onde estás.
Bana onun nerede olduğunu söyleyeceksin.
- Não, vais-me dizer onde está ela.
Şimdi bana nerede olduğunu...
Agora diz-me onde está...
Avustralya'nın nerede olduğunu biliyor musun?
Sabes onde é a Austrália?
Nerede olduğunu düşünmemek.
Penso onde poderás estar.
Kızımın nerede olduğunu söyle.
Quero que me digas onde está a minha filha.
Kızının nerede olduğunu söylerim.
Eu digo-te onde está a tua filha.
Bırak beni, nerede olduğunu söyleyeceğim. Götür beni.
Se me deixares ir, digo-te onde ela está.
Bunca zaman nerede olduğunu bilmiyorduk.
Este tempo todo, não tivémos a menor ideia onde é que ela estava.
Diyelim ki nerede olduğunu biliyoruz.
Imagina que sabíamos onde ela estava.
Nerede olduğunu biliyorum zaten.
Porque já sei onde ela está.
Nerede olduğunu söyleyeyim.
Eu vou te dizer onde ele está
Nerede olduğunu biliyorum.
Eu sei onde ela está.
Sherlock, seni kendini beğenmiş hergele, eşimin nerede olduğunu söylemezsen yapıştıracağım şimdi bir tane!
Diz-me onde está a minha mulher ou rebento contigo!
Su kaynaklarının nerede olduğunu?
De onde vem os recursos hídricos?
- Nerede olduğunu elbette ı biliyorum.
Claro que sei.
Nerede olduğunu sadece söyle.
Diz-me só onde ela está.
Görevim nerede olduğunu bilmek değil. İçine kapanmayı bırak ve iletişim kur!
Não posso adivinhar onde estás, acorda e comunica!
Orduların nerede olduğunu, neden kazanıp nasıl kaybettiklerini bilmiyorum.
Não sei onde estavam os exércitos, porque ganharam ou com perderam.
El koyduğu paralar da kaybolmadan önce nerede olduğunu bulun ve bir dahaki sefer lütfen ilk önce böyle şeyleri söyleyin.
Aquele monte de merda, descobre-me onde ele está antes que algum do dinheiro como prova desapareça também, e na próxima contem-me logo esse tipo de coisas.
Şu anda nerede olduğunu biliyor musun?
Sabes onde ela está agora?
Hadi canım bana operasyon kasası nerede olduğunu göster.
Muito bem, querida. Mostra-me onde está o cacifo das operações.
Hem kimse nerede olduğunu bilmiyor.
- Pois. - Quero dizer... - Ninguém sabe sequer onde ela está.
Nerede olduğunu da bilmiyorum.
Não.
- Ayrıca kimse nerede olduğunu bilmiyor.
Além disso, ninguém sabe onde ela está.
Nerede olduğunu merak etmiştir herhâlde.
Sim, ele provavelmente tem se perguntado por onde andas.
Şu anda nerede olduğunu biliyor musun?
Sabes onde está agora?
Nerede olduğunu söyle!
Responde! Diz-me onde que está!
Ne, nerede olduğunu bilmiyorlar mı?
O quê, queres dizer que eles não sabem onde é que fica?
Beni endişelendiren beş gün değil, Londra ile aramızda duran üç İngiliz ordusu ve hiçbirinin nerede olduğunu bilmiyor olmamız!
Não são os cinco dias que me preocupam, mas os três exércitos britânicos que estão entre nós e Londres. E não sabemos onde está nenhum deles.
Çünkü o sevgili delikanlının tam olarak nerede olduğunu bildiğinden şüpheliyim.
Porque duvido de que o querido rapaz saiba onde a senhora está.
Belmont Evi'nin nerede olduğunu biliyor musun?
Sabes onde fica Bellmont House?
- Adamın, nerede olduğunu söyledi mi?
- O teu homem disse onde ele estava?
Nerede olduğunu anlaman lazım.
Precisa entender onde está.
Nerede olduğunu söyle.
Diz-me onde ele está.
Kabil kardeşini öldürdükten sonra Tanrı ona Habil'in nerede olduğunu sorunca "Ben kardeşimin bekçisi miyim?" diye cevap verir.
Quando Deus perguntou a Caim onde estava o Abel, depois de o matar, Caim perguntou : "Sou o guardião do meu irmão?"
İyi ki arkadaşı Leslie nerede olduğunu biliyormuş.
Ainda bem que a amiga dela, a Leslie, sabia onde ela estava.
Soru nerede çeteci olduğunu, değil mi?
A pergunta é : "Onde está o Vigilante?"
Kodlar da nerede olduğunu var.
É lá que estão.
- Nerede olduğunu biliyor musunuz?
Teve notícias dele?
Ne olduğun ve ne yapacağını bilemeyen bir durumdayken ne durumumu ne de görevlerimi biliyorum kalbim, takip edebilmek için gerçek iyiliğin nerede olduğunu öğrenmeye niyetli çünkü sonsuzluk için hiçbir masraf fazla değildir. "
"Mas ao invés, no meu estado actual" "ignorante daquilo que sou ou daquilo que devo fazer," "não conheço nem a minha condição, nem o meu dever."
Nick, Lee'nin nerede olduğunu biliyor musun?
Nick, vês o Lee?
Bana neler olduğunu ve Luke'u nerede bulacağımı söyleyeceksin.
Diga-me o que aconteceu e onde posso encontrar o Luke.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]