English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ O ] / Ona baktım

Ona baktım translate Portuguese

529 parallel translation
Ona baktım ve ne olduğunu anlamaya çalıştım.
Bem, olho para ela e observo.
Ona baktım, o ışıldayan gözlerine baktım.
Eu olhava para ele, olhava para dentro dos seus olhos brilhantes.
Çardağın merdivenlerine çıkıp ona baktım.
Eu saí e fiquei nos degraus, a olhar para ele no chão.
Ona baktım ama hastaneye götürmüşler.
Espreitei, mas levaram-no para o hospital.
Ben zaten ona baktım.
- Eu já o vi.
Yemekte, Dolokov kadeh kaldırınca, ona baktım, bana gülümsüyordu, karımın suçlu olduğuna inandım.
Durante o banquete, quando Dolokhov fez o brinde... eu o vi sorrir para mim... e tive certeza da culpa de minha mulher.
Otelden ayrıldığımızda, paltosunu çıkarıp omuzlarıma koydu sonra ona baktım.
Á saída, despiu o casaco e pôs-mo pelas costas e foi entäo que olhei para ele.
Bir sigara yakmak için kibriti çaktı ona baktım ve neden durduğunu anladım.
Acendeu um fósforo para acender o cigarro e eu olhei para ele, e percebi por quê.
- Ön camından ona baktım.
- Vi-o através do vidro da frente.
Birkaç gün önce ona baktım.
Cuidei dele há dias para um homem.
# Ona baktım Davetkârdı gözleri #
Os nossos olhos cruzam-se e mediu-me dos pés à cabeça
Ve ben artık 17 yaşındaki ben değildim, Ona baktım.
E eu ali já longe dos 17 anos, a admirá-lo.
Ona baktım. Bilhassa o günün anlamını hissediyordum.
Olhei para ela, sentindo-me particularmente mau naquele dia.
Ona baktım, bana dedi ki :
Olho para ele e diz-me :
Son zamanlarda garip davranışlarının sebebi şimdi anlaşılıyor ve kalabalıktayken. Ona baktım.
O que explicaria o comportamento dele ultimamente, e as más influências.
Ona baktım.
Olhei para ele.
"Onu evime götürdüm ve ona baktım." "Öğrendim ki, sizin kızınızmış..."
"Trouxe-a para minha casa e cuidei dela."
Ona baktım ama öldü.
Eu tratei dele, mas morreu.
Ona baktım... ve kendimi kaybettim, çıldırdım.
Olhei para ele e descontrolei-me, enlouqueci...
Gizliden ona baktım.
Fui vê-lo à pouco.
Büyükbabam öldüğünde hastane yatağında ona baktım, uzun uzun seyrettim. Ama yukarı uçup giden hiçbir şey görmedim.
Quando o avô morreu, olhei muito para ele na cama do hospital, mas não vi nada a sair dele.
Onu 16 yıl giydirdim ona baktım, onu şımarttım, her gece terli yeleklerini çoraplarını, donlarını yıkadım da zihninin her köşesini öğrenmedim mi sanıyorsun?
Visto o bandalho há 16 anos inteiros cuido dele, mimo-o, e lavo-o e seco-o e as ceroulas, noite após noite, sem saber todas as coisinhas do que lhe vai na cabeça?
Ona baktınız mı?
A menina viu-o bem?
Ona baktığımızı gördü.
Viu-nos olhar para ele.
Ama, ona baktığınızı söylediniz sandım.
Mas penso que tinha dito que tinha estado a olhá-la.
Ona hiç baktınız mı?
Já conversou com ele? Olhou para ele sequer?
Hayatı boyunca ben baktım ona.
Toda a vida cuide ¡ dele.
İyi de baktım ona.
Cuidei bem dele, também.
Sadece ona uzun bir süre baktığım için.
É só porque olhei para ele durante muito tempo.
Korkarım ona çok iyi baktığım söylenemez.
Mas receio não ter sido muito bom para ela.
Ben ona, senin bana baktığın gibi baktıracağım.
Mas o fará.
Camlar sıkıştığında, ona baktın mı?
Se se trancar uma janela, importa-lhe?
Ona son zamanlarda hiç baktın mı?
Olhaste bem para ela, ultimamente?
Ona göre sol tarafı mıydı... yoksa siz ona baktığınızda sol tarafı mı?
Era o esquerdo, quando estava voltada para si... ou voltada para o mesmo lado que o senhor?
Benim ona baktığımı tahmin edemeyebilirsiniz, ama o benim annem.
Vendo, não acreditaria, mas é a minha mãe.
- Yemek yedirdim, baktım ona.
- Alimentei-o, tratei dele...
Çünkü ona dikkatli baktım.
Porque olhei para ela e nenhum dos seus olhos tinha sombra de mal.
- Hiç ona alıcı gözle baktın mı?
Mas não vê que ele é um gorila?
Onu ben yetiştirdim, gözüm gibi baktım ona, kıymetlimdir o benim.
Eu eduquei-a, pelo que me é querida e amada.
Bu nedenle hastanedeyken ona da baktırdım!
Aproveitei para me curar quando estava no hospital.
Gözgöze geldiler. Ona baktı ve, " Tanrım!
Ele olhou para aquilo e disse :
Bu canavar bir ayna, bizler ona baktığımızda, kendi saklı yüzlerimizi görüyoruz.
O monstro é um espelho, e quando olhamos para ele, olhamos as nossas próprias faces ocultas.
Ona uzun uzun baktım ve eski uçuş öğretmenimin sözleri aklıma geldi.
Estava agora mesmo a olhar para ela. E as palavras do meu velho instrutor de voo vieram-me à cabeça.
Yukarı baktığımda, Kara oradaydı ben de ona tırmandım.
Olhei para cima, e ali estava o Black... E agarrei-me a ele.
Ben ona kızgınca baktım, dedim ki, ama ben uyumak istiyorum.
Então disse : tenho que dormir.
Cenazede ona baktın mı?
Olhaste para ele no funeral?
- Ona baktığım için.
- Eu olhei para ela!
- Ona iyice baktın mı? - Hayır.
- Conseguiste ver aquilo bem?
Ona haftada bir mektupla, hasta annesine baktığımı ve ona burada özel ayrıcalıklar sağlayacağımı anlatacağım.
Vou enviar-lhe uma carta todas as semanas. Vou dizer-lhe que estou a tratar da mãe, que está doente, e que lhe vou arranjar privilégios aqui na prisão.
Ona nasıl baktığımı hatırladım. Ve oturup yüzüne böyle dokunduğumu.
Eu lembro-me de como eu costumava olhar para ela... e só tocar seu rosto.
Ona bir baktım ve dedim ki : "İşte hayatımın kadını bu."
Olhei para ela e pensei : "É a tal."

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]