Ona borçluyum translate Portuguese
461 parallel translation
Ona borçluyum.
Sem dúvida.
Bunu ona borçluyum.
Estou em dívida com ele.
Yani, ona borçluyum.
Eu devo-lhe alguma coisa.
En önemlisi, bugünkü durumumu ona borçluyum.
Afinal, tudo o que sou hoje, ele o tornou possível.
- 700 dolar ve hepsini ona borçluyum.
$ 700, e devo tudo a ela.
Her şeyi ona borçluyum.
Devo-lhe tudo.
Ona borçluyum.
Devo-lhe isso.
Evet, sahip olduğum her şeyi ona borçluyum.
Tudo o que sou a ela o devo.
Eh, herşeyimi ona borçluyum.
Bem, devo-lhe tudo isso.
Bütün bunları ona borçluyum. Tıpkı sana...
Devo-lhe tudo isto, como devo a ti...
Ona borçluyum.
Carregou comigo.
Bunu ona borçluyum.
Devo-lhe isso.
# Bu onuru ona borçluyum.
É ele que merece esta honra.
Ona borçluyum.
Devo-lhe um favor.
Her şeyimi ona borçluyum. Onun için her şeyi yaparım.
Devo-lhe tudo, seria capaz de fazer qualquer coisa para a defender.
Sorun şu ki, elbiseler ve hastane masrafları için ona borçluyum.
O pior é dever-me dinheiro de roupas e hospital.
Bunu devam ettirmeyi ona borçluyum.
Tenho de seguir isto até ao fim, por ele.
Ona borçluyum.
- Estou em dívida para com ele. - Espera.
- Her şeyimi ona borçluyum.
- Devo-lhe tudo.
Ona borçluyum.
Eu devo-lhe isso.
Bunu ona borçluyum.
O devo.
Kanun ve FBI hakkında ne öğrendiysem ona borçluyum.
Tudo o que eu sei sobre a lei e a Agência, devo-o a ele.
Ve herşeyi ona borçluyum Topper.
Devo-lhe tudo, Topper.
Oysa bunu ona borçluyum değil mi?
Acho que devo isso ao velhote, não é? Bem...
Şimdi ben ona borçluyum.
Agora, estou em dívida para com ele.
Ona borçluyum.
Devo-lhe muito.
Bunu ona borçluyum.
Estou em dívida para com ele.
Ona hayatımı borçluyum, Jerry.
Práticamente devo-lhe a minha vida, Jerry.
- Ona da bir yumruk borçluyum.
- Também lhe devo um murro no nariz.
Öyle. Fakat ben ona bir şey borçluyum.
E é, mas devo-lhe uma coisa.
Ona hayatımı borçluyum.
Devo-lhe a minha vida.
Aslında ona bir özür borçluyum.
Gostaria de pedir-lhe desculpa.
- O halde ona teşekkür borçluyum.
Bem, então devo-te alguns agradecimentos.
Ona bunu borçluyum.
Devo-lhe isso.
Ona 250 bin dolar borçluyum, tamam mı?
Porque lhe devo $ 250.000, está bem?
Biliyorum, ona çok şey borçluyum, Daddy.
- Eu sei. Devo-lhe muito, Daddy.
Ona bir dayak borçluyum.
Devo-lhe uma pêra.
Ona çok borçluyum.
Devo-lhe muito.
Sana da ona da borçluyum!
Estou em dívida para com os dois.
Eğer o Q idiyse, ona şükran borçluyum.
E se era Q estou em dívida com ele.
Ona borçluyum.
Eu devo-lhe mesmo uma.
Bugün provada küçük bir öneri getirdi ve ben aşırı tepki verdim. Egomun işimin önüne geçmesine izin verdim ve ona bir özür borçluyum.
Hoje no ensaio fez aquela sugestão e eu reagi mal, deixei o ego interferir com o meu trabalho e acho que lhe devo um pedido de desculpas.
Oğlumu ona borçluyum, ve şimdi...
" A ele devo o filho que tenho,
Ona hiç değilse bunu borçluyum.
Pelo menos, devo-lhe isso.
Ona, burada elim kolum bağlı oturmaktan, fazlasını borçluyum.
Ela merece que eu faça mais do que ficar de braços cruzados.
Ona hayatımı borçluyum.
Quer dizer, devo-lhe a vida.
Ona hala borçluyum ve borcumu ödemeyi denemek zorundayım.
- Eu sei que é difícil entender, mas ainda tenho uma dívida para com ele e tenho de tentar pagá-la.
Gemide hala birisi var. Ve ben de ona aynısını borçluyum.
Ainda há uma pessoa na nave, e eu devo-lhe o mesmo.
Hayır, ben ona 12 bin dolar borçluyum.
Não, eu é que devo.
Ve bunun için, ona senin bileceğinden çok daha fazlasını borçluyum.
E por isso, devo-lhe mais do que alguma vez poderá saber.
Koulos'a bir özür borçluyum... ona bunu söyleyeceğim... seni öldürdükten sonra!
Devo um pedido de desculpas ao Coulos e vou dá-lo depois de te matar.