Onu bulacaklar translate Portuguese
127 parallel translation
Onu bulacaklar mı acaba?
Será que vão encontrá-lo?
Sence onu bulacaklar mı?
Acha que o encontrarão?
- Onu bulacaklar.
Não poderias dar dois passos sem que os vissem.
Onu bulacaklar.
Eles o encontrarão
Böylece onu bulacaklar.
- Não! - Sim! - Só me faltava mais esta!
Ama korkarım onu bulacaklar.
Não, tenho medo que o encontrem.
Onu bulacaklar.
Eles vão encontrá-lo.
- Onu bulacaklarına söz veriyorum.
- Prometo que a acham.
Onu bulacaklar!
- Eles a encontrarão.
Onu bulacaklarına dair içimde en ufak bir umut bile yok.
O que é um sinal claro que não têm esperança nenhuma de recuperar o carro.
Onu bulacaklar.
Vão encontrá-lo.
- Merak etme. Onu bulacaklar.
Não te preocupes, Tintim, ele não se perdeu.
Üssü parçalarına ayırıp birleştirmek zorunda kalsalar da onu bulacaklar.
Se tiverem que desmontar este local em peças e voltar a construí-la, eles fazem-no.
- Onu bulacaklar
- Vão achá-lo.
Endişelenme onu bulacaklar
Fique tranquilo, vão achá-lo.
Üzerinde çalışıyorlar, onu bulacaklar.
Estão à procura dele. Ótimo.
Ama askerlerim peşinde, yakında onu bulacaklar ve...
mas os batedores seguem-lhe o rasto. É questão de tempo.
Nereye götürürsek götürelim onu bulacaklar.
Para onde quer que o levemos, eles acabarão por encontrá-lo.
- Onu bulacaklar.
- Eles vão apanhá-lo.
Onu bulacaklar.
Eles encontram-na.
Nehri kontrol edeceklerdir, lağımı kontrol edeceklerdir. Onu bulacaklar ve bizi öldürmeye gelecekler.
Vai procurar no rio, nos esgotos, vai encontrá-lo e vingar-se.
Birgün onu bulacaklar.
Eles acharão isto um dia.
- Onu bulacaklar.
- Eles vão encontrá-la.
Polise bildirildi. Onu bulacaklar.
A polícia já foi avisada, vão encontrá-lo.
Onu bulacaklar.
Vão encontrá-la.
Oh, evet, eminim onu bulacaklar.
Sim, tenho a certeza que a vão encontrar.
Onu bulacaklar.
Hás-de a encontrar.
Sana onu bulacaklarını söylemiştim.
Eu disse-te que a encontravam.
Onu bulacaklar.
Eles vão encontrá-la.
Onu bulacaklar ve iyi zaman geçirtecekler.
Adoravam encontrá-lo. Fazer-lhe passar um bom momento.
Cesedi bulacaklarını ve polise onu benim öldürdüğümü anlatacaklarını söylediler.
Disseram que iam dizer ã polícia que eu matei o Fisher.
Onu nerede bulacaklarını biliyorlardı ve içeri girmek için senin ismini kullandılar.
Sabiam onde procurá-lo e usaram o seu nome para entrar.
- Onu bulacaklar Maya.
- Hão-de encontrar, Maya.
Şimdi onu nerede bulacaklarını biliyorlar.
Agora, eles sabem onde encontrá-lo!
Onu nasıI bulacaklar söyleyeyim.
Eu digo-vos como é que o vão encontrar.
Onu alan taksi şoförünün yerini bulacaklar.
Encontrarão o taxista que o foi buscar.
O sadece çalıyor, yakında onu da hurdalıkta bulacaklar.
Se anda a roubar é lá que vai parar.
Ama onu bulacaklar.
Mas vão encontrá-lo.
Treni nasıl bulacaklarını söyletene kadar sorguya çekecekler onu!
Schtrull depressa! Ele vai ser torturado, vai dar a posição do combóio. Vamos morrer todos!
Onu bulacaklar mı?
Que a vão encontrar?
Onu buldukları gibi bizi de bulacaklar. O zamana kadar yapabileceğimizi yapalım.
Encontrar-nos-ão tal como a encontraram a ela, e até lá conseguiremos o máximo que podermos.
Onu bu sefer bulacaklarını sanmam.
Duvido que desta vez a encontrem.
Onu nerede bulacaklarını bir tek benim bildiğimi biliyorlar.
Eles sabem que só eu é que sei onde o encontrar.
Ama onu nerede bulacaklarını nasıl tahmin ettiler?
Mas como souberam onde encontrá-la?
Onu, başında bir kurşunla ve... uzaktan kumandayla bulacaklar.
Vão encontrá-la com um buraco de bala na cabeça. E um detonador na mão.
Onu hapiste tutmak için başka sebepler bulacaklar ya da sınır dışı edecekler.
Encontraram algo para mantê-lo na prisão. Ou outra possibilidade seria deportá-lo.
8 ya da 10 ay sonra onu bir kanalizasyonda ya da çöplükte bulacaklar.
Vai ser encontrado 8 ou 10 meses depois num cano de esgoto ou num depósito de lixo.
İsmini bile söyleyemezken, onu nasıl bulacaklar?
Impronunciável, para encontrá-lo...
20 dakika içinde, onu bir arka sokakta, çöp kutusunun yanında yatarken bulacaklar.
Vão encontrá-lo morto num beco ao pé de um contentor do lixo em 20 minutos.
Kirli kanın kimde olduğunu.... aramaya başlayacaklar. ve onu senin içinde bulacaklar. benim değil.
Eles procurarão pela fonte do sangue impuro dele, e eles o encontrarão em ti, não em mim.
Onu nasıl bulacaklarını nereden biliyorlardı?
Como é que sabem como encontrá-lo?
onu bul 30
onu buldular 16
onu buraya getir 82
onu bana ver 330
onu ben buldum 23
onu bana getir 26
onu buldum 214
onu bilmiyorum 36
onu biliyorum 95
onu buldun mu 57
onu buldular 16
onu buraya getir 82
onu bana ver 330
onu ben buldum 23
onu bana getir 26
onu buldum 214
onu bilmiyorum 36
onu biliyorum 95
onu buldun mu 57