Para istemiyorum translate Portuguese
4,043 parallel translation
Sana rahatsızlık vermek istemiyorum ama asıl ziyaret sebebim...
Não te quero empatar, mas vim cá para...
Ama söyleseydik Hannah'a haksızlık olmamış olurdu ve aramızda sır olsun istemiyorum.
Mas eu pensei que não é justo para a Hannah e não quero que um segredo como este exista entre nós.
Aya geri dönmek istemiyorum!
Eu não quero voltar para a Lua!
- Hiçbir şey yapmanı istemiyorum.
Não quero que faças nada! Vai para dentro!
Oraya çıkmak istemiyorum!
Não quero voltar lá para cima.
Biliyorsun, seni görmemiş gibi davranabilirdim ama yalan söylemek istemiyorum.
Podia fingir que não te tinha visto, mas não quero mentir. Isto é uma novidade para nós.
Hapse dönmek istemiyorum. Biz polis değiliz.
- Não vou voltar para a cadeia.
Dr. Jenx'e gitmek istemiyorum.
Eu não quis ir para o Dr. Jenx.
Dolayısıyla da ilişki milişki, ben yeni birini istemiyorum.
Não estou pronto para alguém novo.
Bunun kız kardeşimin başına gelmesini istemiyorum.
Não... quero isso para a minha irmã.
Söyleyeceklerini dinlemek istemiyorum.
Não quero ouvir o que ela tem para dizer.
Ben bu şekilde belki de asla gerçekleşmeyecek felaketlere hazırlanarak yaşamak istemiyorum.
Não quero viver assim. Ficar pronta para desastres que podem não acontecer.
Daha fazla kalıp kendimi de tanıyamamak istemiyorum.
Não quero ficar o tempo necessário para que nem me reconheça mais.
Tavaya yapışmasını istemiyorum.
- Para não queimar.
Benden üç yıllık zorlu bir çalışmayı ve bu kıza yaptığım yatırımı çöpe atmamı ve hiçbir şey olmamış gibi bacaklarını kesmemi istiyormuşsun gibi geldi. Bunu yapmak istemiyorum.
Porque parece que me pediste para desperdiçar 3 anos de trabalho e tempo com ela, cortar, atirar fora e fingir que não existiu.
Artık burada yaşamak istemiyorum ben.
Acho que não quero viver mais aqui. Para onde vais?
Arkadaşlarımdan hiçbirine borçlu olmak istemiyorum.
Eu não quero ficar a dever dinheiro para nenhum amigo
Başka bir yere gidip her şeye sıfırdan başlamak istemiyorum.
Não quero ter de ir para outro sítio e começar de novo.
Ama onun başına dert açmak istemiyorum.
Mas não quero criar problemas para ele.
Bende de ona benzer bir durum var ama pek belli etmek istemiyorum.
- E tu? - É a mesma onda, mas para o discreto.
Uzaklara gitmek istemiyorum...
Eu não quero ir para longe.
Ben hukuk fakültesine gitmek istemiyorum.
Eu não quero ir para uma Faculdade de Direito.
Bunu düşünmek istemiyorum. Düşünmene izin verdiğimi kim söyledi?
Quem te disse que tinhas autorização para pensar?
Eğer koşu arkadaşı seçmelerine katılıyorsan, bulaşmak istemiyorum.
Se estás à procura de alguém para correr, dispenso.
Senden para falan istemiyorum. Sadece araştıracak başka bir şey bulmanı istiyorum.
Não te estou a pedir dinheiro, só para procurares outra coisa
Üretim fazlaları için reklam okumak istemiyorum ben.
Não quero ler anúncios de produtos para melhorar o desempenho sexual.
Ama bu yoldan gitmesini istemiyorum.
Essa não é a vida que quero para ele.
Erkek arkadaşını benimle tanıştırmasını istemiyorum artık.
Já não peço para conhecer o namorado dela.
Seni hedef almaları için onlara bir sebep vermek istemiyorum.
Não lhes quero dar razão para fazerem-te de ti alvo.
Yangının diğer binalara sıçramasını istemiyorum.
Não quero chamas a espalharem-se para os outros prédios. Senhor, senhor.
Ben işime geri dönmek istemiyorum.
Não quero voltar para o trabalho.
İçini açıp kesmeni istemiyorum.
Não estou a pedir para abri-lo.
- Tamam, çünkü geri dönmek için aptalca bir neden duymak istemiyorum.
- Sim, tudo pronto. Não quero ouvir desculpas loucas para voltares lá para casa.
Rakam kampına gitmek istemiyorum.
Não quero ir para os números.
- Ama para sizindir. - İstemiyorum.
- Não o quero.
Bebeğimin babasız büyümesini istemiyorum, bu konuda fikrimi değiştirmeyeceğim. Ne kadar para önerseniz de.
Quero que o meu bebé tenha pai e não mudarei de ideias sobre isso, não importa quanto ofereçam.
Londra'ya dönmek istemiyorum. ... ama sanırım buna mecburum. Cevabını duyduktan sonra döneceğim tabii.
Não quero voltar para Londres, mas tenho de voltar, depois de saber a sua resposta.
Birilerinin bu eve zorla getirilmiş gibi davranmasını istemiyorum.
Não quero alguém que tenha de ser arrastado para dentro da casa. Sim, mas Mr.
Bekleyip görmek istemiyorum.
Não quero esperar para ver.
Gitsek iyi olur. Bizi görmesini istemiyorum. Yanındaki daha genç adamın da.
É melhor irmos, não quero que nos veja, ainda para mais com um homem tão novo.
- Tabii ki konuşmak istemiyorum! Başımın etini yemeyi bırakabilirsin.
Claro que não preciso, por isso pára de me chatear.
- Yatmak istemiyorum.
- Não quero ir para a cama.
Senden benimle gelmeni istemiyorum.
Não te estou a pedir para vires comigo!
Olayı fazla büyütmek falan istemiyorum hele de Mariana ve Jesus için ama aramızda kalsın, Callie kısa bir süre ıslah evindeymiş.
Eu não quero tornar isto num assunto importante especialmente para a Mariana e o Jesus, mas entre nós, a Callie esteve no reformatório durante algum tempo.
Hapishaneye dönmek istemiyorum adamım.
Não quero voltar para a prisão.
Senden fazla bir şey istemiyorum.
Não te estou a pedir para fazer muito.
Çok isterdim, ama işe geç kalmak istemiyorum.
Adoraria, mas não quero atrasar-me para o trabalho.
Artık daha fazlasını istemiyorum.
Acabou para mim, não quero mais.
Dinle, senden beni korumanı istemiyorum.
Não te estou a pedir para me protegeres.
Davalara bakmak istemiyorum.
- Não quero olhar para os casos...
Süt getirmemesi için Silver's'ı aradım. Ama postanın birikmesini de istemiyorum.
Já avisei para não enviarem o leite, mas eu não queria que o correio se acumulasse.
istemiyorum 1125
para yok 73
para bende 17
para senin 29
para mı istiyorsun 25
para lazım 27
para nerede 178
para istiyorum 17
para burada 19
para mı 205
para yok 73
para bende 17
para senin 29
para mı istiyorsun 25
para lazım 27
para nerede 178
para istiyorum 17
para burada 19
para mı 205