Para için translate Portuguese
472,252 parallel translation
Dr. Eric Bannon, itibarlı bir kardiyolog, para için hastalarını kesiyor.
O Dr. Eric Bannon, um cardiologista de renome que matava pacientes em troca de somas avultadas.
Bunları ne için kullanıyorlar, rüşvet için mi?
Para que estão a usá-la? Subornos?
Ama sıradaki adımlara geçmek için Dyad'da kaynaklarımız bulunuyor.
Mas temos os recursos na Dyad para passar aos próximos passos.
Yardım etmek için burada olmadığına üzgünüm ama bana bir ejakülat numune vermeni istiyorum.
Lamento que ela não esteja aqui para ajudar. Mas preciso que me dês uma amostra de sémen.
- Veda etmek için seni arıyordum.
Andava à sua procura para me despedir.
- Hikayemi yazmam için bana bolca zaman verdiler.
Deram-me muito tempo para escrever a minha história. Boa, boa.
Sadece iyi olduğundan emin olmak için kontrol ediyordum.
Estou a ligar para saber se estás bem.
Aile serveti o kadar çoktu ki bu boktan şeyi yapmak için gereken egoya gücü yetiyordu.
Nasceu em berço de ouro. Podia financiar o ego necessário para fazer esta merda.
Sarah, bay Westmorland'ın yaşını yalanlamak için sahte bir belge ile bize şantaj yapmaya çalışıyor.
A Sarah está a tentar chantagear-nos com informação fraudulenta para invalidar a idade do Sr. Westmorland.
on... onları görürüz. Bugün S'in arkadaşları için.
Hoje é para a gente da S.
Umurumda değil, durdurmak için bir şeyler yapabilirdi.
Ela podia ter feito qualquer coisa para impedi-lo.
Otuz beş hafta ikizler için neredeyse tam dönemdir.
35 semanas é quase termo para uma gravidez de gémeos.
Kordon kanını istiyor, kendi mutasyonu ve sonra... Ve sonra, faydalanmak için.
Ele quer o sangue do cordão umbilical, a mutação é para ele e o resto é para explorar.
Artık onun için güvenli değil.
Já não é seguro para ele.
- Ne için? Kendini faydalı kılmak için.
- Para te tornares útil.
Yaptığından emin olmak için eski bir arkadaş burda.
Deixo-te um velho amigo para garantir que é assim.
- Cenin kök hücrelerini toplayacağız. Ve hemen sizin için tedaviyi başlatacağız.
Recolhemos as células estaminais e começamos a processar um tratamento para ti imediatamente.
Ne kadar çok direnirsen, bebekler için o kadar zorlu olacak.
Quanto mais resistires mais difícil será para os bebés.
Ve bu silah için ruhsatım var.
E tenho licença para uso e porte de arma.
Neden olmasın değil mi? Ancak bunun için üniversiteye gitmeliyim.
De educação física talvez, mas tenho de ir para a faculdade para poder fazê-lo.
Bay Frontenac seni yok etmek için oradaydı.
O Sr. Frontenac estava ali para aniquilá-lo.
Senin için sadece iki seçenek görüyorum.
Só vejo duas opções para si.
- O ne için?
- Para que é isso?
Sarah buraya gelmek için kimlerle karşılaştığımızı bilmeyecek. - Peki ya sonrası?
Se resultar, a Sarah não pode saber com quem falámos para chegar aqui.
Eğer seni kurtarması için onu aramasaydım ölmüş olurdun.
Estarias morta se não lhe tivesse ligado para te salvar.
Coady'nin apartmanında sterilizasyon için bekleriz.
O resto de nós é responsabilidade da Coady, marcados para a esterilização.
Kendine gerçekten bağımsız olmak için bir şans ver.
Dá-me as provas de que preciso para apoiar o caso. Dá-te a oportunidade de seres verdadeiramente livre.
Kardeşinin bu gece için ne kadar çok çalıştığını biliyor musun?
Estou a tentar perceber... Tu tens ideia do quanto o teu irmão tem trabalhado para esta noite?
O yüzden benim kadın galaksim, yetiştirdiğiniz için sizlere teşekkür ederim.
Para a minha galáxia de mulheres, obrigado pelo adquirido.
Burada senin için hiçbir şey yok.
- Não há aqui nada para ti.
"İzin ver sana vurayım, baba." Her şeyimi senin... ayaklarının altında olmak için verdim.
Deixa-me bater-te, papá. Eu desisti de tudo para estar contigo.
İnsafsızın tekidir, kurbanını ortadan kaldırmak için çevresel zararı hesaba katmadan her yolu deneyecektir.
- Sim. Ela é implacável e está disposta a tudo para extinguir a sua vítima, sem considerar danos colaterais.
Bannon sağlık merkezini hastalara ulaşabilmek için hacklemiş ve ilaçların dozajlarını değiştirmiş.
- Ela hackeou a senha do Bannon para aceder ao dispensário de doentes internados e mudar o regime de receitas dos pacientes.
Bannon'ın çöküşünü organize etmek için Isabella Stone ile çalışan kişi.
Ryuu Fujimoto, que contactou a Isabella para orquestrar a queda do Bannon.
Stone, onu Reddington'ın muhasebecisi ve para aklayıcısı, Zack Smoll'u öldürmesi için kiralamış.
-... a Stone contratou-a para matar o contabilista que lavava o dinheiro do Reddington, Zack Smoll.
Reddington bu davayı bize kendini korumak için vermiş gibi geliyor.
Com todo o respeito, parece que o Reddington nos deu o caso para se proteger.
Kim için?
- Para quem?
Bu silah sadece Charlotte seni boğarken sessiz kalmanı sağlamak için.
A arma é só para garantir que fica em silêncio enquanto a Charlotte a esgana.
Denge için iyi geliyor... - Kulağa harika geliyor.
- É bom para o equilíbrio...
Ona yardım etmek için...
Temos de largar tudo? Adiamos tudo para o ajudar.
Onun için çalışıyoruz.
Trabalhamos para ele.
Yük gemileri kiralayan mülayim bir temsilci yıl dönümü kutlamak için buraya geliyor.
Um calmo agente de locação para navios de mercadorias que veio celebrar o seu aniversário de casamento?
Onlara beni oltaya sarmak için yardım etmezse gideceği tek yer derin ve karanlık bir çukur olacak.
Até ele os ajudar a entregar-me, o único sítio para onde ele vai é um buraco escuro muito fundo.
İkisi de bu kadın için çalışmış.
- Ambos trabalharam para esta mulher.
Masum bir adamın, güçlü mahvedilmiş aşağılanmış hapse atılmış ve katledilmiş bir adamın yas tutan eşi için bundan iyisi yok.
Que melhor forma para a mulher enlutada de um homem inocente... Um homem poderoso, destruído, humilhado, aprisionado e assassinado.
Korumak için her şeyi yaparım dediğin adam öldü.
E agora está morto, um homem que faria tudo para o proteger.
Sperry Tıp Kuruluşu ile olan ilişkini açığa çıkarmak için senetleri kullanmış.
- Ela usou os títulos para expor o seu envolvimento com a Fundação Sperry.
Senin için gittikçe kişiselleşen davaları bitirdim.
Aceitei casos cada vez mais pessoais para si.
Onun için kaçakçılık yapan şahsi bir kurye vazifesi gördüğümüz iddiası ne olacak?
Esta alegação de que agimos como uma espécie de correio pessoal para que ele mova contrabando?
Sen kim için çalışıyorsun?
Para quem está a trabalhar?
Reddington'la çalışan insanları öldürmen için seni kim tuttu?
Quem a contratou para perseguir quem trabalha para o Reddington?
para için mi 22
için 166
içinde 110
içine 18
içiniz rahat olsun 22
için rahat olsun 32
içinde ne var 103
içinde ne vardı 18
içine gir 16
para yok 73
için 166
içinde 110
içine 18
içiniz rahat olsun 22
için rahat olsun 32
içinde ne var 103
içinde ne vardı 18
içine gir 16
para yok 73
para bende 17
para senin 29
para mı istiyorsun 25
para lazım 27
para istemiyorum 34
para nerede 178
para istiyorum 17
para burada 19
para mı 205
para sorun değil 21
para senin 29
para mı istiyorsun 25
para lazım 27
para istemiyorum 34
para nerede 178
para istiyorum 17
para burada 19
para mı 205
para sorun değil 21