Sadece birazcık translate Portuguese
523 parallel translation
Sadece birazcık dinleniyordum.
Eu só queria descansar um pouco.
Sadece birazcık ruj, o kadar.
Só baton.
Sadece birazcık, bir seneden biraz daha az.
Só um pouco. Menos de um ano.
Sadece birazcık önlem.
Só por precaução.
Sadece birazcık.
Só um bocadinho.
Ama sadece birazcık, lütfen.
Só um pouco, por favor!
Yaptığım sadece birazcık el hüneri, sokak satıcılarının müşteri çekmesi gibi.
O que faço não é diferente dos truques que os vendedores de rua usam para atrair clientes.
Evet, sadece birazcık.
Tinha pouca massa numas mãos.
Sadece birazcık yorgunluk.
Só um pouco cansado.
- Sadece birazcık...
- Porfavor!
- Sadece birazcık.
Então, um pouquinho.
- Sadece birazcık daha.
- Só mais um bocadinho.
Sadece birazcık. Şimdilik bu kadar.
Só um pouco.
Hadi. Sadece birazcık.
Vá Iá, só um bocadinho.
Sen sadece birazcık uyu, çünkü Kansas'a giden yoldayız!
Durma. Porque vamos pra Kansas City.
Ve kanından biraz aldım. Sadece birazcık. Ve kendimi onunla birlikte kilitledim.
É um tipo saudável, bebi um pouco do sangue dele
Sadece birazcık parmaklarım ezildi.
Só me os machuquei um pouco.
- Sadece birazcık suya ihtiyacımız var!
- Só precisamos de um pouco de água!
Roma'dan sadece birazcık uzaklaştık.
Estamos a poucas horas de marcha de Roma!
Sadece birazcık boş zaman buldum.
Só aconteceu de ter um tempo livre.
Sadece birazcık.
Bem, talvez um pouco.
Yani sadece birazcık... ezilecek.
Talvez leve um apertãozinho.
- Yok ya. Yol dümdüz, sadece birazcık korkutucu.
A estrada é a direito, é apenas assustador.
Sadece birazcık gerildim o kadar.
Deixei-me entusiasmar, foi só isso.
- Giysilerim sadece birazcık ıslandı, teşekkür ederim.
- Só tenho a roupa um bocadinho molhada, obrigada.
Evet. Bu sadece birazcık kan, oğlum.
Pois é, é só um pouco de sangue, rapaz.
Onunla konuşmak istiyorum. Sadece birazcık.
Nada de especial, só quero falar com ela uns minutos.
- Sadece birazcık, gerçekten...
- Só um bocadinho de nada...
Sadece birazcık acıtıyor değil mi?
É um pouco demais, não acha?
Sadece birazcık para.
Os trocos que tiver...
- Sadece birazcık...
É que parece um pouco... Um pouco quê?
Birazcık çıkıp hava almak istemiştim sadece.
Só queria apanhar um pouco de ar.
- Sadece birazcık.
Só um pouco.
Sadece birazcık. Çabuk!
Rápido.
Sadece birazcık, efendim.
Só um bocadinho, senhor.
Sadece birazcık.
Só um pouco.
Eğer birazcık daha yükseğe çıkarsak, sadece ayaklarımız ıslanacak.
Se subirmos um pouco mais, vamos só molhar os pés.
İşte bu. Sadece şu kalçaları birazcık gevşet, şekerim.
Isso, relaxe os quadris.
Eğer sizi varlığımla, birazcık olsun etkilediysem... bunu beni için yapın, yalvarırım. Beni değil, sadece oğlumu serbest bırakın.
Se eu o impressionei, mesmo que pouco, com a minha presenca... eu Ihe imploro para que solte... nao a mim, mas o meu filhinho.
Sadece kolumu birazcık acıttım.
Apenas dei uma pancada no pulso.
Enseme masaj yaparmısın Kate, sadece birazcık.
Aconchega-me um bocado.
Jack en son gerçeği birazcık abartmadan söylemişti ki? Jack sadece sekiz km yakıtı kaldığını söylemişti.
Só tinha combustível para cinco milhas.
Siz bize sadece, birazcık daha iyi eğitim vermek istiyorsunuz böylece biz de biraz daha iyi işlere girebiliriz.
Estamos a tentar ir no sentido da integração. Claro. Querem dar-nos uma educação um bocadinho melhor, para podermos ter empregos um bocadinho melhores.
Bu gece azizler gecesi arifesi sadece yılın bu gecesi vücut buluyorum o yüzden birazcık geçişmeye ne dersin?
Esta noite é véspera de Halloween... a única noite em que me converto em carne e osso. O que acha de entonar um pouquinho?
Ben sadece aileme birazcık iyilik getirmeye çalışıyorum
Apenas estou a tentar trazer algo de bom para a família.
Hayır, çalışmadı. Birazcık seni boynuzladı sadece.
Ela enganou-te por uns tempos.
Sadece senin de dediğin gibi göz alıcı bir genç kadın perukla ve birazcık makyajla o çirkin hemşireye döndü.
Só que... Lá estava ela... como você disse uma jovem fascinante que, com uma peruca e um pouco de maquilhagem, conseguia transformar-se naquela enfermeira deselegante.
Birazcık öpüştük sadece.
Só nos beijámos um pouco.
At yarışı izleyeceğim demedi ki.. .. çünkü ortalık birazcık battı.. işte, ben, sadece, şey.. .. yani biri tüm bunları görse
Ela não explicou a necessidade do televisor, de querer ver o "Royal" quero dizer, eu... para o caso de alguém ver e pensar "Deus!"
Canını yakmayacağız. Birazcık sadece.
Nós não te vamos magoar muito...
33 dikiş attılar, ama zor farkediliyor. Sadece nakledilen deri birazcık görülüyor.
Me puseram 33 fios, mas quase não se nota, só o implante de pele.
birazcık 224
birazcık daha 63
sadece sen 117
sadece sen ve ben 157
sadece 2704
sadece bu mu 17
sadece sordum 78
sadece benim 48
sadece merak ettim 133
sadece sen varsın 16
birazcık daha 63
sadece sen 117
sadece sen ve ben 157
sadece 2704
sadece bu mu 17
sadece sordum 78
sadece benim 48
sadece merak ettim 133
sadece sen varsın 16
sadece bir adam 18
sadece merak ediyorum 23
sadece senin 16
sadece beni 16
sadece seni 36
sadece ben 126
sadece bir gece 27
sadece biraz 87
sadece ikimiz 113
sadece bekle 58
sadece merak ediyorum 23
sadece senin 16
sadece beni 16
sadece seni 36
sadece ben 126
sadece bir gece 27
sadece biraz 87
sadece ikimiz 113
sadece bekle 58