Silah translate Portuguese
60,474 parallel translation
Nasıl bir polisin silah kasası olmaz?
Todos os polícias têm um.
Silahı var!
Ele está armado!
Nedensiz yere silahımı ateşlemem.
Não vou desatar aos tiros sem motivo.
Silah kasası.
Cofre para a arma.
TJ atladığında silah doğrultulan koruma, şu anda kayıp.
O guarda que estava refém quando o TJ saltou. Está desaparecido.
Barton'a silah doğrultan adam biliyordu.
O tipo que apontou a arma ao Barton sabia.
Bana silah mı çekiyorsun?
Apontas-me a arma?
11 uçağıyla Miami'ye döneceksin. Silahın bende kalıyor.
Voltas no voo das 11 : 00 para Miami e eu fico com a tua arma.
Ayrıca bana silah lazım, bir de KOD'da memur olmak için yemin etmeliyim.
E eu preciso de uma arma e de ser admitido como polícia da Brigada de Trânsito.
Bana silahını ver.
Preciso da tua arma.
Evet. Silahımı al.
Pega a minha arma.
Bana silahını ver! Yerden kalkma!
Dá-me o teu braço!
Ufak çocuklarımızın silah şiddeti yüzünden okullarda tecrit eğitimi aldıkları bir devirde yaşıyoruz.
Vivemos numa época em que as nossas crianças têm exercícios de confinamento por causa da violência com armas.
- Silahımın olması bana yardımcı oldu aslına bakarsanız.
Na verdade, ter uma arma ajudou-me. A sério?
Belki ben de silah almalıyım.
Talvez deva arranjar uma arma.
- Evde silah bulunduruyor musunuz?
- Tem alguma arma em casa?
Ama eğer bu silahı doğru yöne çevirirsen...
Mas, se apontares essa arma na direção certa...
Bir silahım vardı.
Eu tinha uma arma.
Silahı nereye doğrultmuştun?
Para onde apontavas a arma?
Lacey, yapma. Silahı...
Lacey, está tudo bem, baixa...
Silahı indir.
Baixa a arma.
Silah. Çocuk pornosu.
Pornografia infantil.
Babam silah taşır.
O pai está armado.
Eline silah almamalısın.
Não devias estar a mexer numa arma.
Silah meraklısı bir ailede yetişmedim, tamam mı?
Não sou de uma família de armas, percebes?
Çok silahımız yok yani.
Não muitas armas, ponto.
Bizde adam da var silah da.
Temos pessoas. E armas.
Silahını istiyorum.
Quero a arma dele.
Hatta bence bu şerefsizin hiç silahı olmaması lazım. Yaramaz çocuklara silah yok.
Por acaso, acho que este anormal não devia ter uma arma nunca.
Silahını ver ona Richard.
Entrega a tua arma, Richard.
İndir silahını salak.
Para trás, idiota.
Kurtarıcılar, onların yanındayken silah taşımamam gerektiğini anlayacak kadar akıllı.
Os Salvadores são espertos o suficiente para saber que eu não devia ter uma arma perto deles.
Gizlediğim silah zulasının izini buradan, Ezekiel'ın değer verdiği birinin evine doğru bıraktım.
Deixei uma pista daqui até um esconderijo de armas que inventei, na cabana de alguém com quem o Ezekiel se importa.
Kurtarıcılar gelip arkadaşlarının öldüğünü gördüğünde beyinlerini götlerinde taşımayıp bariz bir izi sürmeyi becerebilirlerse silah zulasını bulacaklar, sonra da o eve gidip o kadına saldıracaklar.
Quando os Salvadores vierem e encontrarem os amigos mortos, se souberem identificar os seus pedaços e puderem seguir uma pista óbvia, eles irão até ao esconderijo das armas e então até à cabana, - E irão atacar essa mulher.
Yiyecek, silah, araç, yakıt.
Comida, armas, veículos, combustível.
Silah.
Armas.
Dışarıda kalıp bu anlaşma için silah aramalıyız.
Temos de ficar e procurar armas para o acordo.
Bu çöküntüden evvel silah hâline getirilmiş hastalıklarla mücadele etmek için hastalıkları silah hâline getirme amacı taşıyan İnsan Genom Projesi'nde. Dr. T. Brooks Ellis'le çalışan 10 kişilik ekibin bir parçasıydım.
Antes do colapso, eu era um dos dez do Projecto Genoma Humano, a trabalhar para o Dr. T. Brooks Ellis a criar armas biológicas para combater armas biológicas.
Birkaç gündür dışarıdayız ve elimizde sadece iki silah, ezilmiş fasulye konserveleri ve birkaç da futbol tişörtü var hemen hemen.
Dois dias fora, tudo o que temos são duas armas, latas amassadas de feijão e algumas camisolas de futebol.
Sadece silaha ihtiyacımız var ve... O kadar silahı bugün nereden bulacağımızı biliyor musun?
Sabes onde podíamos encontrar tantas armas hoje?
Hiç silah bulamadım.
Não encontrei nenhuma arma.
Ama benim bir silahım vardı.
A questão é :
Muhtemelen silah aramaya çıkmıştır.
Deve ter saído para ir procurar mais.
Tek bir şartla. Silahı ben sıkacağım.
Uma condição.
Silahı sen sıkabilirsin.
Assim podes dar o teu tiro.
Bizde adam da var silah da.
Temos pessoas e armas.
Benjamin, silahını kaldır.
Benjamin, levanta a arma.
Silahın olduğunu biliyorum.
Não sabia que tinhas uma arma.
Son herif kusura bakmasın ama bir silahı bile tutamıyordu.
Sem querer ofender o último tipo, mal sabia lidar com uma arma.
Gerçek bir silah bulamadım.
Nenhuma a sério.
Bir sürü silah istemiştin, al işte orada.
É isto.
silahlı 32
silahı 22
silahlar 165
silahım 35
silahları 22
silah yok 83
silahsız 29
silahın 28
silahlılar 19
silahı al 54
silahı 22
silahlar 165
silahım 35
silahları 22
silah yok 83
silahsız 29
silahın 28
silahlılar 19
silahı al 54
silahım yok 37
silah sesleri 29
silahlı soygun 46
silahı var 147
silahsızım 41
silahın var 16
silahım var 52
silahı ver 44
silahları var 27
silah mı 60
silah sesleri 29
silahlı soygun 46
silahı var 147
silahsızım 41
silahın var 16
silahım var 52
silahı ver 44
silahları var 27
silah mı 60