Sinir translate Portuguese
6,663 parallel translation
Epigenik sinir durumlarını kontrol edin.
Verificar os estados dos neurónios epigénicos.
Önemsediğin biri tehlike altında olunca gösterilen sinir gibiydi.
É normal quando alguém de quem se gosta se magoa.
Sinir bozucu ve kendini beğenmiş olmadığım anlamına geliyor. Henüz.
Significa que não sou nem chato, nem pretensioso... ainda.
Sonu ilk cinayete giden bir sinir krizini tetikleyebilir.
Pode ter desencadeado um surto psicótico, levando ao primeiro assassínio.
Periferal sinir sinyallerini, emirleri doğrudan periferik bacağa iletecek şekilde yeniden ayarladım. Böylece sensörlerine ihtiyacım kalmadı.
Estou a redirecionar os sinais nervosos periféricos, para mandar comandos directamente para a prótese, e assim elimino os seus sensores.
Sinir bağlantıları için hala sana ihtiyacım var.
Não, eu preciso que ligues os nervos.
Yüzündeki deri çok incedir ve pek çok da sinir ucuyla doludur.
A pele da face é muito fina e está cheia de terminações nervosas.
Karınca Adam, kimse bana inanılmaz sinir bozucu küçülebilen adamın bugün geleceğini söylememişti.
Homem Formiga, ninguém me avisou que o incrível mini chato vinha hoje.
Sinir gazını ya satacaklar, ya da kullanacaklar.
Eles fazem o gás asfixiante para vender, ou eles vão usar o gás.
Silah derecesinde bir sinir gazı tehlikemiz var. Bu yüzden operasyon birincil önceliğe yükseldi.
Temos um Agente nervoso com armas lá fora, e por isso a operação, é de nível 1.
Çalınanlar sinir gazı yapmak için kullanılan kimyasallar.
São as substâncias químicas, para fabricar o gás VX.
Sinir gazını yapmak tahminen en fazla 3 gün sürer.
Levam no máximo três dias, para fazer o VX.
Bu da demek oluyor ki Amerika topraklarında silah derecesinde bir sinir gazı bulunacağı günde kadar 3 günümüz var.
Ou seja, três dias até que haja uma arma química em solo americano.
Biliyor musun? Sırtın alt kısmı genital bölgeden daha çok sinir ucu bulundurur.
- Sabia que há mais, terminações nervosas na lombar do que nos órgãos genitais?
Sinir uzmanı nerede kaldı? !
Onde está o neurocirurgião?
Lisansın neydi peki, öldürme izni mi yoksa sinir etmek mi?
Qual era a tua designação de "00"? Licença para matar ou só para aborrecer?
Tek yapman gereken sinir krizi geçirmeden bir hafta dayanmak.
Só precisas aguentar uma semana sem te passar.
Kalıcı rektal sinir hücresi implantasyonu için geldi.
Está aqui para a implantação, de um pacemaker rectal.
Naklettiğimiz sakral sinir uyarıcıları tuvalete çıkma aralığınızı uzatmalıydı.
O principal nervo estimulador sacral que implantámos, devia ter cortado muito mais, a frequência.
Üzgünüm ama kalıcı sinir implantasyonunu önermiyorum.
Desculpe, não vamos implantar o pacemaker permanentemente.
Sinir bozucu bir şey değil mi?
Muito chato, não é?
Evet, oldukça sinir bozucu. Affedersiniz.
Sim, muito chato.
Çok arkadaşı olmadığı için ona acımıştık ama açıkçası biraz sinir bozucu bir adamdı.
Ele não tinha muitos amigos e nós tivemos pena dele, mas a verdade é que ele era um pouco irritante.
Masum bir savaş kahramanı gibi görünmelisin sinir yok, sınırı aşmak yok.
Vais ter que parecer um herói de guerra inocente. Sem raiva, sem ousadia.
Silah derecesinde bir sinir gazı tehlikemiz var. - Bu yüzden operasyon birincil önceliğe yükseldi.
Há uma arma de agentes nervosos à solta, por isso a operação é prioridade máxima.
90'larda karaborsada sinir gazı ticaretinin kaynağı olduğuna dair dedikodular vardı.
- Nos anos 80... Era uma fonte do mercado negro de agentes nervosos.
Ya istediğimi yaparsınız ya da Los Angeles'da önümüzdeki bir saat içinde bir sinir gazı saldırısı gerçekleşir.
Façam isso ou vai haver um ataque com gás VX em Los Angeles, dentro de uma hora.
Ya istediğimi yaparsınız ya da Los Angeles'da önümüzdeki bir saat içinde bir sinir gazı saldırısı gerçekleşir.
Façam isso ou vai haver um ataque com gás VX em Los Angeles dentro de uma hora.
On iki saat kırk dakika süren ameliyatta, doktorlar ikizlerin dokularını, sinir zincirlerini ve damarlarını ayırabildi.
Uma operação que durou 12h40m separou o tecido, nervos e vasos sanguíneos que os juntavam. "
- Hala sinir bozucu.
- Continuo vexado.
Beyin dokusu henüz farklılaşmadı bu sayede senin beynindeki sinir ağını ona işleyebilirim.
Ela tem tecido cerebral indiferenciado. Posso mapear a tua rede neural nela
Sinir hastası tarafından duvara bokla yazılan 50 yıl öncesine ait hayalet hikayesi için mi?
Uma história com 50 anos, escrita com as fezes de uma doente mental?
Çok sinir biri.
Ela é tão má.
Sinir ağı temel Japonca ile programlanmıştı.
A sua rede neural foi programada com japonês básico.
Bence Bay Yasumoto'nun ima ettiği teori, sinir yolları tamamen çözümlenirse, insan beynini kopyalayıp bir Humanich bedenine aktarabilmemiz.
Penso que o sr. Yasumoto se esteja a referir à teoria segundo a qual assim que o sistema neural seja completamente decodificado, seria possível copiar um cérebro humano e carregá-lo num corpo Humanich.
Bu tam anlamıyla sinir bozucu bir şeydi.
Isso foi frustrante, no mínimo.
Şu andan itibaren, sadece tereyağındaki ekmek kırıntılarının ne kadar sinir bozucu olduğundan filan bahset ve düşünmeyi bana bırak!
A partir de agora, é melhor falares sobre o quanto odeias deixar restos de migalhas de pão na manteiga, e deixa os pensamentos para mim.
- Beni sinir etmeye mi çalışıyorsun Jim?
Estás a tentar enervar-me, Jim?
Eğer bilmen gerekiyorsa, bir sinir krizi geçiriyor.
Se quer mesmo saber, está a ter um esgotamento nervoso.
Ve bu üç dakikayı işemek veya seninle beraber bir şeyler yemek yerine senin o sinir bozucu telefon konuşmaların için kullanmak harika olurdu. Çok meşgulüm.
Era muito bom usar esses três minutos, a fazer xixi ou a comer algo ao contrário de estar aqui outra vez, contigo e as tuas chamadas aborrecidas.
Ailemin ayrılmasını ben de istemiyorum ama peşinden gidip hayatım boyunca ona sinir olmak da istemiyorum.
Também não quero dividir a nossa família, mas com certeza não quero ir e ficar ressentida para sempre.
- Zehirler, sinir gazı, radyo izotopları. Hugo Chavez'e kanser bulaştırıldığı teorisini duymuş muydun?
Já ouviste a teoria de que o cancro do Hugo Chavez lhe foi dado?
Sodyum kanalları sinir hücrelerini patlatır.
Os níveis de sódio explodem os nervos sensoriais.
Çünkü bir sinir krizi geçiriyorsun. Bir cümle kurmaktan bile uzaksın.
Tiveste um esgotamento, mal conseguias falar.
Ne kadar sinir bozucu. Aceminin teki, ustanın ellerinden çıkmış bir şeye müdahale etmeye çalışıyor.
Que frustração, uma noviça a tentar interpretar o trabalho de uma mestre.
Aynı noktada olmamak çok sinir bozucu.
É frustrante quando não pensam a mesma coisa.
Sanırım iç organ veya sinir zedelenmesi şeklinde bir ölümle ilgili.
Acho que tem a ver com o método de morte... Danos viscerais contra danos nervosos.
Sinir işe yaramadı demek.
A fúria não resultou.
Nevelsky, karaborsada VX sinir gazı satıldığını keşfedince ihbar etmeye çalışmış.
E quando o Nevelsky descobriu, que estavam a vender gás asfixiante no mercado negro, tentou soar o apito.
V-serisi sinir gazı bombası.
É um Agente nervoso, de série V.
Çok sinir bozucuydu.
( Risos ) Era tao chato.