Sonsuza kadar mı translate Portuguese
1,277 parallel translation
Sadece bir kaç cevap ver ve sonsuza kadar karşına hiç çıkmayayım.
Quero que me dês umas respostas e eu partirei para sempre.
- Onunla sonsuza kadar birlikte olacağımın haberini vermek için sürpriz bir ziyarete karar verdim.
Fazer-lhe uma visita surpresa, para lhe dizer que ia mudar-me para sempre para junto dela.
Şimdi kanlarımız sonsuza kadar birbirimize akacak.
Agora o nosso sangue fluí através de cada um como se fosse para toda a eternidade.
Artık kanlarımız sonsuza kadar birbirimize akacak.
Agora o nosso sangue flui entre nós, como o tem feito por toda a eternidade.
Sonsuza kadar burada kalmayacağım.
Não ficarei aqui para sempre.
Klaus'la sonsuza kadar mutlu yaşayacağımızı düşünmüştüm.
Pensava que eu e o Klaus íamos ser felizes para sempre.
Beni seyredecek tüm düşmanlarımın önünde sonsuza kadar bağışlanmayı diliyorum.
Preparaste uma mesa para mim, na presença dos meus inimigos.
Birkaç hafta önce Jerry ve ben bir tura katıldık. Bu katılmak istediğimiz tur değildi ama hayatlarımızı sonsuza kadar değiştirdi.
À umas semanas atrás... o Jerry e eu fomos num cruzeiro... não era o cruzeiro que pretendíamos mas... ainda bem que embarcámos no navio errado porque mudou a nossa vida para sempre.
- Annem yine aynı yolda - Sonsuza kadar olmayacak tatlım
- Posso ter a minha coca cola?
Sonsuza kadar köle mi kalacağız yoksa cennetten birinin gelip bizi kurtarmasını mı bekleyeceğiz?
Ficaremos em nosso exílio por toda a eternidade... até que os céus nos mandem alguém para nos salvar?
Sonsuza kadar kalbimde saklayacağım seni Monrepos
Para sempre escondi no meu coração o parque de Monrepos
Sanırım. Ama sonsuza kadar bekleyemem.
Acho que sim, mas não posso esperar para sempre.
bana sonsuza kadar sayacağımızı söyledin.
Disseste-me que poderias continuar sempre a contar.
Peki.... sen ve Christine Hargensen... sonsuza kadar arkadaş mı oldunuz?
Então... você e Christine Hargensen... amigas até ao fim?
Büyük vurgunu gerçekleştirip emekli olabilirdik. Bir yere yerleşebilirdik. Planımız sonsuza kadar mutlu ve zengin yaşamak değil miydi?
Se nós conseguíssemos sucesso e nos aposentássemos, ficaríamos tranquilos, vivendo felizes e ricos pra sempre... esse era o plano
Üniformasını çaldığım muhafız sonsuza kadar baygın kalmaz.
O guarda a quem roubei o uniforme pode aparecer em qualquer momento.
Sonsuza kadar belediye başkanı olmayacağım.
Não vou ser presidente da câmara para sempre.
"Boş boş dolaşmadan önce bunu saklamalıydım.Tamam, sonsuza kadar elveda."
"Tenho de acabar esta carta antes que me ponha a divagar. OK, adeus para sempre."
Heyi fark ettin mi, az önce hayatımızı sonsuza kadar değiştirmiş olabiliriz?
Percebes que podemos ter mudado a nossa vida totalmente?
Bunun sonsuza kadar devam ettiğine tanık olurdun.
A M. Gilmore e os seus ciclos viciosos.
bir süreliğine gitmek zorundayım... ama bu sonsuza kadar sürmeyecek. "
"Tenho que te deixar por um bocado... mas não será para sempre."
Kendini sonsuza kadar olanlar yüzünden suçlayacak mısın?
Jogará-te a culpa do que aconteceu para sempre?
Öfkelenmeyi sonsuza kadar bıraktım.
- Deixei a ira para sempre.
Artık sonsuza kadar yalnız kalacağım.
Agora, ficarei só para sempre.
-... incitirsen sonsuza dek mahkum edilecek şekilde yakalanana kadar seni kovalarım.
-... de alguma forma não descansarei até te apanhar e prender, e, desta vez, para sempre.
Onu çok seviyorum ve sonsuza kadar beraber olalım istiyorum.
Que a amo... e que devíamos ficar juntos para sempre.
Hâli hazırda sonsuza kadar birlikte olacağımızı biliyoruz.
Então. Nós já sabemos que vamos ficar juntos para sempre.
Michael, tek sorunumuz beraber sonsuza kadar... beraber olacağımıza karar vermemmemiz.
Michael, todos os nossos problemas existem por tu não te decidiste... se vamos ficar juntos para sempre.
Haydi kurtulalım ondan. Hem de sonsuza kadar.
Então vamos livrar-nos disso....... de uma vez por todas!
Burası cehennem gibi sıcak ve sonsuza kadar burada yatacakmışım gibi hissettim.
Devem estar uns 40 graus e eu aqui, deitado nesta merda...
Sizi sırtımızdan atmalıyız. Sonsuza kadar.
Temos de nos livrar de ti para sempre.
Ömrünü birlikte geçirmek isteyeceğim birini buldum, ve sonsuza kadar bırakmayacağım.
Encontrei alguém com quem passar o resto da vida, e vou agarrar-me a essa pessoa para sempre.
Doğrusu tam bir plan yapmadım, ama sonsuza kadar diye düşünmüştüm.
Na realidade não fiz planos, mas estava a pensar, tipo... para sempre.
Neredeyse ölüyordum, ama ben, uh, benim için yaptığın her şey için sana sonsuza kadar minnettar kalacağımı bilmeni isterim.
- Eu estava quase morto mas não quero que penses que eu não sou eternamente grato por tudo que fizeste.
Yine de sonsuza kadar yaşayacağım.
Eu ainda vou viver pra sempre.
Ama diğer taraftan, sonsuza kadar k.çını tekmeliyor olacağım.
Mas no outro lado, eu vou andar a sovar-te para o resto da eternidade.
Umarım yanarsın, umarım sonsuza kadar yanarsın!
E espero que arda, que queime no inferno para sempre.
Şimdi, kuantum hesaplamaları benim böyle bir şeyi gündelik hayatımızda gerçekleştirebilme ihtimalimin belki sonsuza kadar denememi gerektirecek denli küçük bir olasılık olduğu sonucunu verir.
Mas, a Mecânica Quântica mostra que a probabilidade de isto acontecer no dia-a-dia é tão pequena que teria que continuar a tentar atravessar a parede até à eternidade antes de ter qualquer hipótese razoável de o conseguir.
Kanunlarımız Mesih'in sonsuza kadar yaşayacağını söylüyor.
A nossa lei diz-nos que o Messias vai viver para sempre.
Sonsuza kadar yaşayacağım...
Viverei para sempre...
Sonsuza kadar yaşayacağım.
Viverei para sempre.
Sonsuza kadar yaşamalıyım...
viverei para sempre...
O hizmetkârları için en doğru kararı verendir. Ruhlarımızı yeşil çayırlarına alır ve sonsuza kadar korur.
Em verdes prados me faz descansar, e conduz-me às águas refrescantes...
Ve sonsuza kadar minnettarım.
E estarei para sempre grato.
Umarım Malcolm ile ben sonsuza kadar arkadaş kalırız.
Desejo Malcolm e eu somos amigos para sempre
Ugh... Tatlım, geç kalmamızın sebebi, senin hazırlanmanın sonsuza kadar sürmesiydi.
Querida, a razão porque nos atrasamos é porque demoraste uma eternidade a arranjar-te.
Bir soru daha Bayan K. Eğer kazanırsanız öğrencilerinizi ve okulu unutup onları sonsuza kadar yalnız mı bırakacaksınız?
Outra pergunta : Sra. K., se ganhar essa competição vai esquecer os amigos e familia e nos deixar para sempre?
Sonsuza kadar buraya sıkışıp kaldığımız anlamına geliyor!
Oh meu, as coisas vão ficar assim para sempre.
Sonsuza dek mutlu yaşamayacağımızı anlayana kadar yani birbirimizle.
Até termos percebido que não íamos viver felizes para sempre, pelo menos não um com o outro.
Üstüne üstlük, sonsuza kadar seksi olacağım.
Além disso, serei sensual para sempre.
Kahretsin, eğer yanlış cevaplarsam, sonsuza kadar Genin olarak kalacağım.
Numero cinquenta, chumbaste.