Tart translate Portuguese
18,566 parallel translation
Güzel, çünkü tartışacak bir şey yok ortada zaten.
- Não temos o que discutir.
Bu konudaki bir dakika tartışacağız.
Vamos concordar em discordar por agora.
Tartışma moderatörü Merritt Davis olacak.
Merrit Davis será o moderador do debate.
Verimli bir tartışma geçireceğimizi umuyorum Bay Queen.
Espero que tenhamos um debate produtivo, Sr. Queen.
O fiyatın sonuna kaç tane sıfır daha eklenebileceğini tartışmak için bir kurul toplantısı yapacak.
Pediu uma reunião para discutir quantos zeros podemos pôr no preço.
Meseleyi sizinle tartışmak istemişlerdi.
Eles queriam discutir isso consigo.
- Tartışacağız da zaten.
Eu vou falar com eles.
- O buradayken tartışmasak olur mu?
Podemos não lutar com ela aqui?
Ebeveynlik felsefelerimi sonra da tartışabiliriz.
Podemos discutir isso depois.
Bu konuyu daha fazla tartışmak istemiyorum.
Não vou continuar a debater isto.
- Tartışacak vaktimiz yok.
- Não há tempo para discutir.
Tartıştık ya hani?
Depois do desentendimento.
Milton'ın garip şekilli kafası bir yana,... işteki tartışmalarımızın dışarıdaki ilişkimizi etkilememesi için bir sınır belirlemeliyiz.
Esquecendo a cabeça do Milton, não podemos deixar que os desentendimentos no trabalho afetem a nossa relação fora do trabalho.
Tartışmaktan bıktım artık.
Estou farto de discutir.
Tartışmaya yol açan Sokovia anlaşmasının üzerine Tony Stark ve Avengers ile dövüşen Steve Rogers'ın nerede olduğu hâlâ bilinmiyor.
Ainda não há nenhuma pista sobre o paradeiro de Steve Rogers, depois da sua discussão pública com Tony Stark e os Vingadores sobre os controversos Acordos de Sokovia.
Yerel polis hala tartışıyormuş.
A polícia ainda está a verificar.
Hala o konuşmalarla nasıl başa çıkacağımı bilemiyorum. Binlerce kez tartıştık ama hiçbiri gerçek değildi.
Ainda não lido bem com o facto de que aquelas conversas discussões, debates, milhares deles... não eram reais.
Tartışmamız gereken bazı şeyler var.
Precisamos discutir alguns assuntos.
Tartışmayı istediğiniz zaman bırakabilir ve bizi bu şeyden kurtarabilir...
Querem parar de discutir, para nos tirarem daqui...
Enstitü'ye döndüğümüzde teorilerinizi istediğiniz kadar tartışabilirsiniz.
Vocês podem discutir teorias quando voltarmos para o Instituto.
Sanırım dolapta hindili tart yapacak kadar malzeme vardı.
Acho que temos o suficiente para fazer uma torta de peru.
Hindili tart o zaman.
- Boa. Vamos fazer torta de peru.
Bir şey yaptığım yok. Hindi tartı yapıyorum sadece.
Não estou a fazer nada, estou só a fazer a torta de peru.
Rakamları çeken kişiyle hile yapıyorsun diye tartışıyordu.
Estava a discutir com o empregado, dizendo que ele estava a fazer batota.
Laterano Paktı'nın yeninden tartışmaya açılması. Vatikan Devleti sınırlarının yeniden değerlendirilmesi.
uma reabertura da discussão sobre os Tratados de Latrão, uma completa revisão dos limites territoriais do Estado do Vaticano. "
Hindili tart almalıydın.
Devias ter escolhido a torta de peru.
Bilim fuarının sonuçlarını sonra tartışırız.
Falamos das consequências da sua feira de ciências depois.
Ya tartışırız ya da onu kurtarırız.
Ou discutimos ou salvamo-la.
- Evlilik tartışmalarınızın sırası mı şimdi?
Agora é a altura para uma conversa matrimonial?
- Onu tartışabilirdik?
Poderíamos ter discutido o assunto? Pai.
Zaten sana söyledim! Gerçek parayı tartışıyoruz, bir paket mm'i...
Estamos a falar de dinheiro a sério e não um pacote de MM's. Não se meta.
Bunu tartıştığımızda oldukça ciddi...
Fui muito clara quando discutimos...
Şimdi aile münakaşalarımızı tartışalım hadi.
Por favor, vamos discutir os nossos problemas familiares.
Sağduyulu olmak istiyorsan ses tonunu sevgili tartışmasına düşürmekle başla.
Se estão a tentar ser discretos, comecem por baixar o volume nessa discussão amorosa.
Birkaç tartışma yaşamış olabiliriz.
É normal que tenhamos arrufos.
Bir tartışma oldu mu? Başka bir odaya geçtiler mi?
- Eles foram para outro quarto?
Tartışma bitmiştir.
Esta discussão terminou.
Bu tartışılabilir.
Bom, isso é discutível.
Onu öldürüp öldürmemeyi veya onu nerede ve hangi zamanda bırakacağımızı tartışmak yerine neden gidip onunla konuşmuyoruz?
Ao invés de nós discutirmos sobre se o devemos matar ou onde ou quando o largar, porque não falamos com ele?
Oradaki herkes çocuğu öldürüp öldürmeyeceğimizi tartışıyor çünkü kimse onun değişebileceğini düşünmüyor bu da aklma seni getirdi.
Todos estão ali fora a discutir sobre se matam ou não este miúdo, porque ninguém acha que ele consegue mudar, o que me fez pensar em ti.
Dünyadaki tüm yasal kung fu hareketleri bile bu tartışmayı kazandıramazdı.
Nenhuma manobra legal venceria aquela discussão.
Çok tartışma yarattı.
Gerou muita controvérsia.
Ben rolümü etrafımda başlayan tartışmada görüyorum.
Vejo o meu papel na controvérsia que se criou.
Sadece tasarlayıp sahada giydiğim kostüm değil büyük motorlu arabalar ve purolar da tartışma yaratıyordu.
Não apenas com o fato que desenhei e que esteve em campo por um dia, mas também com os muscle cars e os charutos gigantes.
Bazılarınız rakipleri tartıp şöyle düşünüyorsunuz, "Bu benim ezeli düşmanım."
Consigo perceber que alguns já estão a avaliar a concorrência, olham e pensam : "Ali está o meu arqui-inimigo."
Bakın siz dışarı çıkın da jüri durumu tartışsın.
Digo-lhe o seguinte : Vá até lá fora e o júri vai deliberar.
Hadi ama çocuklar, bununla tartışamazsınız.
Não há como argumentar com esta carinha.
Artık değiştiremeyeceğimiz bir şeyi tartışmayalım Doug.
- Não falemos do que não se pode mudar.
- Bunu tartışmayacağız.
- Não há discussão!
- Tartışmaya açık bir durum değil.
Não está aberto a negociação.
Seninle tartışmıyorum.
Não vou discutir.