Uyandın mı translate Portuguese
1,012 parallel translation
- Uyandın mı? Özür dilerim
- Sherry querida, acordei-te?
İyi uyandın mı?
Acordaste bem?
Smalley, uyandın mı?
Smalley, ainda não te levantaste?
Fella! Uyandın mı?
Estás acordado?
Percy? Uyandın mı?
Percy, você está acordado?
- Uyandın mı?
- Já estás acordada?
Bunun üzerine bir sürü iğrenç iblis üşüştü başıma, kulağımın dibinde ulumaya başladılar. O kadar korkunç çığlıklar atıyorlardı ki haykırışlarından titreyerek uyandım.
Entretanto, pensei, uma legião de sórdidos demônios me cercaram, e lançaram para o fundo de meus ouvidos gritos de tal modo hediondos que o próprio ruído me despertou em sobressalto,
Uyandıktan sonra da uzun süre gördüğüm rüyanın etkisinden kurtulamadım, hâlâ cehennemde olmadığıma inanamadım.
e por um tempo, não ousava crer que não estava no inferno, tal a temerosa aflição causada pelo pesadelo.
Boşluk duygusu ve üzüntü ile ezilmiştim, ama çok geçmeden düşlerimden, bana sürekli tekrarlayarak bir şeyler soran genç bir kızın sesi ile uyandım.
Um sentimento de vazio e tristeza invadiu meu coração. mas logo fui despertado de minhas meditações pela voz de uma jovem que me perguntava algo insistentemente.
Bay Lemon. Teğmen Manion'un sizi uyandırıp teslim olduğu gece... daha önce de uyandınız mı?
Sr. Lemon, na noite em que o Tenente Manion o acordou e se entregou, tinha sido acordado antes?
- Uyandıracak mısın?
- Acordas-me?
Her sabah uyandığımda, kendi kendime, bu akıl sağlığımın yerinde olduğu son gün diyorum.
Todo manhã quando levanto digo a mim mesmo Que este é meu último dia de sanidade.
Uyandığımızda dünyaya dönmüş olacaksın.
Quando despertar estará de volta à Terra.
Uyandığımda para masanın üstündeyse, bilirim ki bir ortağım var.
Quando acordar, se o dinheiro estiver na mesa, sei que tenho um sócio.
Sabah uyandım ve altın dansçı yatağımın uçundaydı.
Levantei-me de manhã, e lá estava o Dançarino Dourado aos pés da minha cama.
Yatağımda uyandığımı, annemin çığlıklarını duyduğumu... ve... ve o adamı... gördüğümü...
Acordar na minha cama, a ouvir a minha mãe gritar... e... e vendo... essa pessoa...
Erkenden uyandın mı?
Já acordada?
Beni uyandırdığınız için kızgınım.
Acordaram-me. Estou irritado.
Sabahları uşağım veya aşığım olarak beni uyandıracaksın. Birkaç yıl sonra güzelliğin bitecek benim de seninle işim bitecek.
E nós, a nossa cabeça, a nossa cara, são apanhadas pela câmara, com as luzes a incidir.
- Uyandınız mı prenses? - İçki istiyorum. - Birazdan prenses.
- Doutor, meu rapaz, já está envolvido nisto até ao seu pescoço de galinha.
Rufio eğer herhangi bir nedenden dolayı unuturlarsa veya saati karıştırırlarsa sen beni uyandırır mısın?
E, Rufio... se, por qualquer razão, os guardas se esquecerem ou calcularem mal o tempo acordas-me tu mesmo?
Bu sabah uyandığımızda bir kadın daha dul kaldı. Kasabımızda olması gerekenden çok daha fazla dul kadın var. Ve sonuncusu bir asi tarafından, Matt Weaver tarafından dul bırakıldı.
Esta manhã, descobrimos que tínhamos mais uma viúva numa cidade, que já tem a sua quota parte delas, e foi feita viúva por um rebelde, Matt Weaver.
Uyandınız mı, bayım.
Senhor, está acordado?
Daha önce dediğin şeyi yapalım, polisi uyandıralım, bakalım deli komşuların evinden çıkacaklar mı?
Vamos fazer o que sugeriste antes, acordar a Polícia, ver quem sai dos malucos dos vizinhos.
Ama son iki günde bu mahkeme salonundaki performansınız benim çok seçkin meslektaşlarım ve bende şüphe uyandırdı.
Porém, A sua conduta nesta sala de tribunal nos últimos dois dias... deixou uma pequena dúvida nas mentes de meus colegas distintos e de mim... que suas atividades lunáticas com animais infrinja na segurança pública... e não será tolerado.
Uyandınız mı çocuklar?
Meninos a pé!
Uyuyan diğerlerini uyandırma çabalarımızın sonucu, ışınlanmış olanın durumuna bağlı.
As tentativas de reanimar os outros aguardam o nosso êxito ou fracasso com o paciente já puxado para a Enterprise.
Yarın sabah uyandıklarında... onları bekleyen bir sürpriz olacak, ve sanırım bundan hoşlanacaklar!
Amanhã, quando acordarem, terei... uma pequena surpresa à espera deles, e penso que vocês vão gostar!
Bu sabah uyandım ve pijamalarımın içinde bir fil vurdum.
Levantei-me esta manhã e dei um tiro num elefante que estava no meu pijama.
- Bir öpüşle uyandıracağımı mı sandın?
- Acha que o acordo com um beijo? - Pode tentar.
Arkadaşımı uyandırdın.
Acordaste o meu amigo.
Bir gün uyandım ve ev boş kabuk gibi geldi. Ve de darmadağınık.
Uma manhã acordo... e subitamente, a casa parece-me uma concha vazia...
Eskiden kafasını levyeyle kaldırarak uyandırırdım.
Costumava acordar o Ken com um pé-de-cabra na nuca.
Her gece duvarın öte tarafından gelen ve merakımı uyandıran sesler duyuyordum.
Toda noite eu ouvia vozes através da perede... que me aguçavam a curiosidade.
Ben üçe dek sayıp parmaklarımı şaklatana kadar uyuyabilirsiniz. Uyandığınızda Melinda hakkında hiçbir şey hatırlamayacaksınız.
Dormirá até eu contar até 3 e, quando estalar os dedos você acordará... e não lembrará nada de Melinda.
Yardım et bana anne, bir kabus görüyorum ve uyanamıyorum... Beni uyandırmalısın yoksa yıllarca böyle kalacağım!
Tenho um pesadelo, Mamãe, acorde-me... isto vai durar anos.
Uyandın mı?
Estás a dormir?
Erkeklerin şehvetini uyandırmak için vücudunu kullanmamalısın. Kendimi aklayacağım!
Será minha testemunha imparcial.
- eh, saat 11 : 00 den sonra camın kırıldığını ve alarmı duydum ve uyandım
Bem, depois das 23h, ouvi o vidro a partir-se e o alarme e acordei.
Uyandırın. Madelia ve Mankato arasındaki her kasabayı uyarması lazım.
- Reanimem-no, deve comunicar.
Bu sabah çok azgın uyandım.
" Fiori, Fiorello, I'amore é bello, perto de ti... Esta manhã acordei excitada, pronta para o amor.
Tersine ; ölümünün kederi bizim içimizde güvercinler, diğerlerinin içlerinde kuzulardan başka bir şey uyandırmasın ve böylece birlikte, acımızı paylaşmanın bağıyla Usta Po'nun hatırasından feyzalalım ve kör aslanın göz yaşlarını ebediyen silelim.
Que possa, na sua tristeza... acordar nada mais, que a pomba dentro de nós, o cordeiro nos outros... para que juntos, na ligação da compreensão nos podemos alegrar na memória do Mestre Po e limpar para sempre as lagrimas dos olhos do leão cego.
Uyandırmayayım diye korkma sakın. Rahat ol.
Não se preocupe em acordar alguém.
Dün seni uyandırdım sen de uyumana izin vermediğim için beni azarladın.
Ontem fiz isso e tu queixaste-te por não te deixar dormir.
- Kızları uyandırmayacak mısın?
- Não vais acordar as meninas?
Bu sabah uyandığında böyle şeyler olacağı hiç aklına gelir miydi? Dön bakalım, seni bir arasın.
Quando colocastes as tuas meias esta manhã imaginavas... que te irias tornar um moço dos recados?
Hem beni hem de karımı uyandırdınız.
Acordou-me a mim e à minha mulher.
Ama bir sabah sadece uyanacak Sen sadece, uyandıracaksın, ve diyeceksin "Burada yataktayım ve burada kalacağım." diyeceksin.
Não sei, mas acho que um dia vai acordar e dizer "aqui estou eu nesta cama e aqui vou ficar".
Derin uykundan uyandığını umarım.
Espero ter-te acordado de um sono profundo.
Uyandım ve sen... koridorun karşısındaki odadaydın, duruyordun, elinde bir taş ile.
Despertei e você estava no quarto de frente, de pé. Com uma pedra na mão.
Yarın uyandığımda arayıp Ravel'i biraz sıkıştırmalıyım.
Amanhã, tenho de preparar Ravel.