Uyar mı translate Portuguese
2,525 parallel translation
Bu binaları kullanarak kampüsü boydan boya geçebiliriz, uyar mı?
Vamos de mansinho pelo campus, entre estes prédios.
Bu protokol sana uyar mı?
Agrada-te o protocolo?
Babanın kurallarına her zaman uyar mısın?
Segues sempre as regras do teu pai?
- Bu sana uyar mı?
Concordas com isso?
- Bunlar cücelere uyar mı?
- Isto serve para anões?
Yani kesene uyar mı bilmiyorum. Ama yapacağım şey, 2,000 $ içine, tam dolu, 3 tane, 30 mermilik şarjörü de dahil edeceğim.
Eu não sei se está dentro de seu orçamento, mas vou dar-lhe 3 cargas completas de 30 balas, pelos US $ 2.000.
- Victor bana uyar mı bil... - Evet, elbette uyar.
- Não sei se sou um Victor.
Yarın sana uyar mı?
Que tal amanhã, para ti?
Sana uyar mı?
Consegues lidar com isso?
- Uyar mı?
- O que achas?
Size uyar mı?
Tudo bem para você?
Uyar mı bilmem.
Não sei se vão servir.
Evde buluşsak, sana uyar mı?
- Podemos encontrar-nos lá?
- Size uyar mı?
- Pode ser?
- Onlara uyarı mı yolladın? - Hayr.
- Avisaste-os?
Acil uyarı mı!
Alerta de emergência?
Ama seni uyarıyorum, arkadaşlarımı incitme.
Mas dou-te um aviso : Não magoes os meus amigos!
Her biriniz, ihtiyaçlarımız uyarınca ve güçleriniz ölçüsünde birer görev aldınız.
A todos ser-lhes-á atribuída uma Ordem de acordo com as nossas necessidades e as vossas forças.
Alex, bir uyarım var. Size doğru gelen üç tane kötü adamımız var.
Alex, ficas informada, há três mauzões dentro do perímetro indo na vossa direcção.
Hatırlatırım Albay, yorgun pilotlara uyarıcı vermek Kanada politikasında yoktur?
Devo lembrá-lo Coronel, que não é política Canadiana dar estimulantes a pilotos cansados.
Uzun uçuş operasyonlarında uyarıcı kullanmanın güvenliği ve etkileri konusundaki araştırmalara aşina mısın?
Está familiarizada com os estudos de segurança e eficiência de medicamentos estimulantes em longos períodos de operação de voo?
Ve seni uyarıyorum, onun adını herhangi bir gazetede görecek olursam peşini bırakmam, seni mahvederim ve hapse attırırım.
E aviso-a, se ler o nome dela em algum sítio que não seja no "Court Circular", persigo-a, arruíno-a e faço com que a prendam.
Kurbanımızın bu uyarıyı zamanında almamış olması kötü.
É pena ele não ter recebido o aviso a tempo.
Onu her zaman şekerin var diye uyarırım ama beni hiç dinlemez...
Estou sempre a dizer-lhe que não pode, mas...
Uyarı mı verdiler? Arkadaşımız Harold dün akşam püre yarışmasında şerifin kızına asılmış. Şerif de kararsız kaldı tabii.
Parece que o nosso amigo Harold enrolou-se com a filha do Xerife na última noite da batatada, e o Xerife sente-se ambivalente.
Böbreklerindeki aşırı sinir uyarımına bağlı hipertansif kriz geçirmiş olmalı. O yüzden sinirlerini kesiyorlar.
Deve ter tido uma crise hipertensiva devido a um excesso de estimulação nos rins, por isso, vão cortar os nervos.
Eğer sorularımız görmezden gelip disiplin cezası almak istiyorsanız bu da bize uyar.
Se quiseres ignorar as nossas perguntas, e ser atingido com uma acção disciplinar, também estamos bem com isso.
Uyarı mı tehdit mi?
Aviso ou ameaça?
Uyarı verip bırakırlar sandım.
Eu pensei que vos iam deixar ir apenas com uma advertência.
Size uyar mı?
Vocês importam-se?
- Macarları uyar. Neyle uğraştığımızı anlat.
Alerte os Húngaros, que vamos tomar conta disto.
Mordor mağaralarına girmeden önce ufak bir uyarıda bulunayım.
Pois, deixa-me só avisar-te antes que entres nas grutas de Mordor.
Bu sana ilk ve son uyarım.
Este é o meu primeiro e último aviso.
Şey, operasyon birimine gidip dışarda kaldığımı söylersem, Yasağa uymadığım için uyarı alırım.
Se tiver de ir informar que fiquei trancada por fora, vou ganhar um demérito pelo toque de recolher.
Evet, ve onu içeri almasaydım milyonlarca uyarısı olacaktı.
Tenho um amigo que me arranja. E ele tinha um monte de deméritos, se não o deixasse voltar.
Bu uyarıyı göz önünde bulunduracağım.
Considero-me avisada.
Sabahki uyarım yetmedi galiba?
A minha decisão anterior não foi suficientemente clara para ti?
- Biraz hava alacağım. Sana uyar mı?
- Isso está ok para ti?
Kızım, seni uyarıyorum :
Se você for, considere-se avisada :
Bu bir uyarı mı yoksa tehdit mi?
Isso é um aviso ou uma ameaça?
Uyarım yeterince açık değil miydi?
O meu aviso não foi específico o suficiente?
Ve benim daima sen ve babana karşı zaafiyetim vardı. ... o yüzden sana bir uyarı yapacağım.
E sempre tive um ponto fraco por ti e pelo teu pai, então vou dar-te um aviso.
Yapılan nörolojik çalışmalar aynı fikirde olmadığın birini dinlemenin beynin uyarılmasına yardım ettiğini gösteriyor.
Estudos neurológicos mostram que ouvir alguém de quem discordas, ajuda a estimular o cérebro.
Uyarınızı dikkate alacağım.
Considera-me avisada.
Hatta üşenmeyip ve tüm o sağlık uyarılarını göz ardı edip gidip kendi ellerimle aldım.
E até me esmerei e fui ao restaurante onde não violam as regras de higiene e segurança.
Ama uyarıyorum, seni ifşa etmekte suçluluk duymazdım.
Mas aviso-a de que não me sentirei culpado de a expor.
Uyarılarım bir kulağından girip ötekinden çıktı yani.
Então os meus avisos foram apenas uma brisa a soprar pelos teus ouvidos?
Clara iki saatte bir süt içer ve tükürerek seni uyarır. - İşte benim kızım.
Clara come a cada duas horas e normalmente avisa quando está cheia quando vomita.
Bu bir çeşit uyarıcı falan mı?
O quê? Estou presa?
Ufaklık, dinle. Tup'ten bir uyarı aldım.
Júnior, ouve, acabei de receber um aviso da Tup.
Cafferty telsize de cevap vermiyor dolayısıyla uyarılarımıza dikkate alıp almadığını da bilemiyoruz.
O Cafferty não responde ao rádio, não faço ideia se recebeu algum dos nossos avisos.