Uzaklarda translate Portuguese
615 parallel translation
Sevgilin uzaklarda olduğu için öfkene yenik düşme.
Minha querida! Não te zangues pelo teu amor estar longe.
Brack, uzaklarda bir yerlerde, ikinci bir Missouri bulabilecekmiyiz evlat?
Amigo, dizem que existem terras estupendas máis alem ha um segundo Missouri.
Dans ederken aklım çok uzaklarda oluyor
A minha mente está distante quando danço.
Öylesine uzaklarda.
Tão longe.
Ama çok uzaklarda... yıkıntıların arasında yeni bir dünya kıpırdanıyor... yavaş yavaş... ama umutla.
Mas vejo a uma grande distância... um mundo novo a agitar-se nas ruínas,
Yolu göster bana, gece karanlık Ve ben uzaklarda...
Guia-me, pois a noite é escura E eu estou longe de...
- Uzaklarda...
- Na distante...
- Çok, çok uzaklarda.
- Ele está longe, muito longe.
Uzun zamandır uzaklarda olan gençliğim geri geldi sanki.
É como o regresso da minha juventude, após uma grande ausência.
- Uzaklarda.
Muito longe...
Dietrich'in kìsa dalga radyosunun menzilinin kìsa oldugunu ve tüm mesajlarìnìn FBI'ìn pek uzaklarda olmayan uzun menzilli radyo istasyonuna yansìtìldìgìnì bilmiyorlardì.
Eles não sabiam que o rádio de Dietrich tinha um alcance limitado e que as mensagens dele eram transmitidas para uma estação secreta do FBI não muito distante.
Böyle hayaller kurmak için uzaklarda olmana gerek yok.
Não é preciso estar em alto-mar para ter sonhos desses. Pois.
- Daha uzaklarda bir yere çağırıyor sizi.
- Para lugar afastado.
Ev sahiplerime bildirmem gerekir ki, iki hafta uzaklarda olacağım.
Devo avisar os meus anfitriões que estarei fora por duas semanas.
Çok uzaklarda.
Muito longe.
Ben korkmuyorum, David, hele bu denli uzaklarda olduktan sonra.
Não tenho medo, e já viémos tão longe.
- Babam uzaklarda iken oldu.
- Foi quando o pai esteve fora.
- Çok uzaklarda kaldı.
Está a ficar muito para trás.
Günün birinde yerleşecek bir yer bulacağım, belki de buradan uzaklarda.
Encontrarei um lugar onde me instalar, possivelmente no território.
Cesedini 1600 km. uzaklarda bir yere gömdüm.
Enterrei seu corpo no meio do nada.
Bundan önce biz çoktan uzaklarda olacağız, dostum.
Antes de nos apanhar, já estaremos longe daqui, amigo.
Çok uzaklarda.
Longe daqui.
Çok... çok uzaklarda.
Distante... muito distante.
Daha Batıda uzaklarda neler olduğunu Sen hiç merak etmiyormusun?
Não tem nenhuma curiosidade de saber como é o oeste? Não.
- O zamana dek çoktan uzaklarda olurum, tabi inekte yürürse.
Dentro de 48 horas estarei longe... Se ela quiser caminhar.
Çok uzaklarda olmak gibi.
Bem longe.
O bedende bir zamanlar bir dev yaşardı ama Matt Brady kayboldu. Tanrıyı çok yükseklerde, çok uzaklarda aradı çünkü.
Um gigante sabe a grandeza do seu corpo mas Matt Brady perdeu-se procurando Deus alto demais e longe demais.
Senin için uzaklarda 3 yıl hasret çekti.
Desejou-a durante três anos!
Kuzeyde, çok uzaklarda, o mağarada genç bir tanrı uyur.
Muito longe, para Norte, dorme um jovem deus nessa caverna.
Çok uzaklarda.
Bem longe.
- Çok uzaklarda henüz keşfedilmemiş bir ada.
- É uma ilha algures, que ainda não foi descoberta.
- Biraz uzaklarda bıraktım.
- Deixei-o a alguma distância.
Güneyden çok uzaklarda.
Muitas léguas para sul.
Evden bu kadar uzaklarda sürtmek pek akıllıca değil!
Não é inteligente andar a vagabundear tão longe de casa.
Çok uzaklarda. Sekiz gündür onu görmüyorum.
A minha filha está longe, não a vejo há oito dias!
Kızım uzaklarda! Çok uzaklarda!
A minha filha está longe, muito longe!
Gelecek yıl bu zaman hatta belki yarın uzaklarda olacaksın.
Para o ano, por esta altura... talvez até já amanhã... vais estar longe.
Uzakta çok uzaklarda, yaşlı adam.
Muito longe demasiado afastado, velhote.
Hayatınızın geri kalanını uzaklarda geçireceksiniz.
Vou fazer com que os prendam para o resto das suas vidas.
Yarın sabah biz uzaklarda olacağız.
Amanhã de manhã estaremos longe daqui.
- Senden çok uzaklarda hayatım.
- Demasiado longe de si, querida.
Köylüler hiç kimseyi bu kadar uzaklarda aramaz.
Os rurales nunca irão perseguir ninguém até aqui.
Bebeğim uzaklarda
Agora que a querida foi embora
Bugün üzgün ve yalnız Çünkü bebeği uzaklarda
Ele está um pouco triste e só Agora que a querida foi embora
Biraz yalnız ve üzgünüm Bebeğim uzaklarda
Estou um pouco triste e só Quando a minha querida vai embora
"Hem iyi para kazanıyor, hem de uzaklarda sürekli!"
Parece que esses tipos formam um grupo, e nunca estão em casa!
" Evimizin ateşini yanık tutalım... kalplerimiz arzularken... uzaklardaki çocuklarımızı... çocuklarımız uzaklarda olsa bile... evlerinin... hayalini kuruyorlar.
"seguiremos podendo servir a comida... " até que nossos corações... deixem de gritar... " para nossos meninos...
Londra... Dünya şimdi çok uzaklarda, bana bile yabancı.
Londres... o mundo esta tudo tão longe, inútil e estranho.
Hofburg'dan, bir hapishaneymiş gibi nefret ettiğimi, her zaman savaşta ve uzaklarda olan bir koca istemediğimi farkettiklerinde...
Porque odiava a prisão da Hofburg e não queria um marido distante... Sempre de uniforme, sempre na guerra, a perder a guerra!
Birkaç yıl uzaklarda olacaksın, sen gitmeden bunu bir sonuca bağlamamız iyi olur.
Se vais emigrar, é melhor falarmos agora.
O çok uzaklarda.
- Ela está longe...
uzaklaşın 97
uzaklaş 262
uzaklık 23
uzaklaşma 31
uzaklara 40
uzaklaşıyor 38
uzaklaş oradan 25
uzaklaş buradan 43
uzaklaşıyorlar 24
uzaklaş ondan 16
uzaklaş 262
uzaklık 23
uzaklaşma 31
uzaklara 40
uzaklaşıyor 38
uzaklaş oradan 25
uzaklaş buradan 43
uzaklaşıyorlar 24
uzaklaş ondan 16